için dünya hayatı ahıretteki akıbetimiz (hesap günü) düşünülerek tanzim edilir. Bu sebeple fert ve toplum olarak “Ahlâk Nizamı”na uygun bir hayatımız olmalıdır. Hâlihazırda dünyada bir “Ahlâk Nizamı” yok ise onu var kılmak hedefimizdir. Peki bu nasıl olacak?
Önce şunu tesbit edelim: Şu an dünyada ve ülkemizde “Ahlâk Nizamı”na uygun bir düzen yoktur.
Bütün dünya tek bir sistemin sultası altındadır. Bu sistem ahıretin varlığına inanmaz. Cenneti bu dünyada bulmak için kurgulanmıştır.
Bu düzenin adı “Kapitalizm”dir.
“Tek yol”u budur. İnsanlık bile-isteye veya cebrî olarak bu yolda yürümektedir.
Bu yolun tek çıkar yol olduğu âdeta “itikadî” hale gelmiştir. “Hayat tarzı”nı o belirler, âdeta yeni bir “kilise” olmuştur. Kilisenin direklerini “bilim” diker, karşı çıkan “aforoz” edilir.
Sistemin kurucusu “Küresel Sermaye”dir. Kim olduğu, ne olduğu hakkında “efsaneler” söylenir.
Koyduğu “kanun”ların hakimiyet ağı o derece geniştir ki; âdeta hangi taşı kaldırsanız altından o çıkar.
Paralar, bankalar, çarşılar, ulaşım-iletişim, silahlar, ordular, adı-sanı olan meşhur üniversiteler, laboratuvarlar, kütüphaneler, projeler, ar-ge’ler, araştırmalar, arşivler, kayıtlar, kongreler, dergiler, makaleler, ödüller-ünvanlar, deneyler, yer ve gök, hatta uzay ondan sorulur.
Hâşâ Tanrı’nın yerini almıştır ve “Kanun benim” der.
Bazan mafya, bazan mahkeme olur. Melek midir, şeytan mıdır bilinmez lakin “güç” ondadır, inkar edilemez. İşte burada duralım ve bu seküler tapınaktan çıkalım.
Demek bu abartılı tasvirden sıkıldınız. Bir korku tüneline girmiş gibi oldunuz. “Yol”dan çıkıp nefes almak istiyorsunuz.
Pekâla! Hadi sizi ferahlandıralım. “Yol”un faziletlerinden dem vuralım.
Önce
ndan başlayalım. Ardından
,
ve
ye geçelim.
,
ni unutmayalım.
tan dem vuralım. Kalkınmacı, ilerlemeci olalım. Madem bu zenginlik, bu konfor, bu refah bizim. Eh! Daha ne istenir ki.
“Güç temerküzü” işin başıdır.
Maddî-manevî, ilmî-fikrî, siyasî-iktisadî, askerî-mülkî her alanı inhisarında tutan bu gücün adı “
”dir. Batı’da vücut bulması, kimlik kazanması uzun sürmüştür. Ne zaman ki hakimiyet gökten yere indirildi hayatın bildik mânası, büyüsü, şiiri kayboldu. Kaba güç, nefs-i emmare tüm vahşeti ile hem hemcinsini hem tabiatı yağmaladı. Kan dökerek, kandırarak, esir alarak, altını ve gümüşü biriktirdi.
Ardısıra gücüne güç katacak olan “
”yi kurdu, tarım toplumunu bitirdi, insanoğlunu topraktan kopardı fabrikaya kul yaptı.
ile üretim ve tüketim dünyanın görmediği rakamlara ulaştı. Hele bir de
gelişme vukubuldu ki, zenginliğin parıltısı, medeniyetin ışığı gözler kamaştırdı. Batı’daki bu yolculuk felsefe-bilim-sanat-siyaset sahnesine sayısız isim kazandırdı.
Çağdaş Küresel Medeniyet denilen dinsiz gelişimin binlerce cilt tutan macerası ünlü kütüphanelerde ve artık dijital ortamda bulunuyor.
Tüm dünyada eğitim-öğrenim bu “Tek yol”dan başkasını kabul etmez. Bu yola tabi olacak, bu kulvarda koşacaksınız. Hayatta kalmak istiyorsanız “Küresel Güç”e inanın.
Çünkü “En büyük o, başka büyük yok”.
Bu yolda yürüyen insanlık nereye vardı?
Ulaşılan menzili “Kalbin Sesi” kitabımda anlattım. Ama burada da bir iki cümle söylemeliyim.
Cumhurbaşkanımız BM’de yaptığı konuşmada dünyanın servetine 62 kişinin el koyduğunu söyledi.
Bu söz artık meşhur olan “Dünya beşten büyüktür”den daha önemli idi ama kimse üzerinde durmadı. Son aylarda yayımlanan “Dünyada gelir dağılımı” raporlarına bir bakın.
Düpedüz “zulüm” göreceksiniz. Dünyadaki servetin %99’una %1 nüfus el koyuyor. Küresel güç dünyanın kanını emiyor.
Bu yolda yürüyerek dünyanın en güçlü beş ekonomisinin arasında yer almayı makbul ve meşru göremeyiz.
“
” kendi düşünce zeminimizde imal-i fikr ve tartışma ile vücut bulabilir. “Kendimiz olmak” ne kadar mümkündür?
Nasıl bir slogan attığımın farkındayım. Eğer bana uyar “yoldan çıkarsanız” gayr-ı ilmî, gayr-ı ciddî, ütopist, romantik, hayalci, kayda değmez benzeri sıfatlarla anılabilirsiniz.
“Yoldan çıkış”ın yol haritası haftaya.