Epeyce bir zamandan beri hep aynı şeyden bahsettiğim anlaşılmıştır.
Nedir o?
Kapitalizmi eleştiren, ona sövüp sayan, bu hegemonik cellattan kurtulmamız gerektiğini haykıran çok insan, çok yazı, çok kitap var.
Bende bir hikâyecinin hissiyatı, isyanı var. Bilimsel, felsefî, akademik birikimim yok sayılır. Peki, nedir bu cesaret, bu celal? Cahil cesur olur derler, o mu?
Yoksa “had”den bahsedenin haddi aşması mı?
Gördüğümü, bildiğimi, hissettiğimi dile getiriyorum, o kadar. Hakkı söylemek istiyorum. “Sevdiğimi demez isem, sevmek derdi beni boğar.”
Şu da var.
Ne güzel.
Adım derken neyi kastediyorum?
Son derece açık sözlüyüm.
Kapitalizmin oluşturduğu bir dünya sistemi var.
Mutluluk anlayışı, tüketim alışkanlıkları, özgürlük-güvenlik ekseninde bir varlık telakkisi var. Var oğlu, var.
Bütün bu şartlar karşısında kuru kuruya ve övünmenin ne de ağlayıp sızlanmanın mânâsı yok.
Yani şöyle:
Devlet önemli değil “şirket, mühim diyorsan onu da söyle.
Geçen asırdan beri böyle bir “nizam” fikrini dile getirenler oldu.
Lakin tam bir felsefe ve fikriyat olarak kuvveden fiile çıkamadı.
Kolay değil.
Kapitalizmin hesabını görecek, yerine teklif ettiği “nizam”ın daha iyi olduğunu kalabalıklara benimsetecek, onları bu yeni “hayat tarzı”na ikna edecek, ardından yeni hayatı teoriden pratiğe aktarmak için harekete geçecek bir irade, bir fikriyat, bir mücadele.
Mevcut sistem kendine muhalif en ufak bir oluşuma müsaade etmez. Ya yasaklar, ya tutuklar, ya yok eder, ya da itibarsız hale getirir.
Öncelikle akedemya ve ulema arasında bu mesuliyeti duyanlar, heyecanını yaşayanlar, mutlaka birbirleri ile temasa geçmeli, bir sinerji oluşturmalılar.
Umutsuzluk, kötümserlik bize yaraşmaz. Hele hele mevcut sistemin getirisinden nemalanıp “maceraya ne lüzum var, işte ne güzel yaşayıp gidiyoruz” diye gevşeyip, teslim bayrağını çekmek bize hiç yaraşmaz.
Bizden öncekilerin, hocalarımızın söylediklerinden, yazdıklarından hareket ederek bir başlangıç yapmak elbette mümkündür.
“Mustafa sana katılıyorum. İkimiz bir çadır alarak dağa çıkabiliriz, ama hanımlar gelmez.”
Bundan böyle rahmetlinin Osmanlı devlet ve iktisadı konusunda yazdıklarından ilke olarak bize bugün için de ışık tutacak bölümleri nakledeceğim.
Orada tarım toplumuna ait içtihatlar var, şimdi sanayi toplumundayız hatta bilgi toplumuna, dijitale geçtik nemize gerek demeyin.
O ilkeler Âmentü’ye inananlar için kıyamete kadar geçerlidir.
(Devam edeceğim, ama izne çıkıyorum. Güz aylarında buluşmak üzere, hoşçakalın).
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.