Madalya

04:0010/10/2018, Çarşamba
G: 10/10/2018, Çarşamba
Mustafa Kutlu

Göz alabildiğine uzayıp giden meyve bahçeleri. Elma, kiraz, armut, şeftali ve diğerleri. Bu manzara ağaçlar çiçeğe durduğunda ayrı bir güzellik, meyveler kızardığında ayrı, hasat zamanı ayrı bir güzellik taşır.Rızkını tarımdan kazananın, toprağa sevdalı olanın payına düşen bir güzellik. Ötesini sanayiciler düşünsün. Efendim bu bahçeleri “Ülke TV”de gördüm. Hayran oldum, derhal Ülke TV Müdürü Hasan Öztürk kardeşimi arayarak, “bu güzellik nasıl oluşmuş, kimler becermiş bunca toprağı tek tarla haline

Göz alabildiğine uzayıp giden meyve bahçeleri. Elma, kiraz, armut, şeftali ve diğerleri. Bu manzara ağaçlar çiçeğe durduğunda ayrı bir güzellik, meyveler kızardığında ayrı, hasat zamanı ayrı bir güzellik taşır.


Rızkını tarımdan kazananın, toprağa sevdalı olanın payına düşen bir güzellik. Ötesini sanayiciler düşünsün. Efendim bu bahçeleri “Ülke TV”de gördüm. Hayran oldum, derhal Ülke TV Müdürü Hasan Öztürk kardeşimi arayarak, “bu güzellik nasıl oluşmuş, kimler becermiş bunca toprağı tek tarla haline getirmeyi, nerede bu köy, nerede bu insanlar, alınlarından öpeceğim onları” diyerek bilgi istedim. Sağolsun aşağıdaki bilgileri gönderdi. Bu köy Yozgat’ın Kadışehri ilçesinin Kabalı Köyü.

Yozgat bozkırın ortasında. Köylüler kuru tarım yapıyormuş. Bilirim bire beş verir, ekeni doyurmaz, köyler boşalır böyle bir yer. Ancak bir proje yapılmış, sabırla uygulanmış. 2009 yılında sıfırdan başlayan projenin 2013’te verimi alınmış, ihracat başlamış. Bu işin mimarları şunları anlattı:

“Öncelikle projenin adı; Deveci Havzası Meyvecilik Entegrasyon Projesi. 2009 yılında dönemin İlçe Kaymakamı İsmail Şanlı ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Osman Günaydın tarafından yapılan Kadışehri İlçesi SWOT (sürecin güçlü ve zayıf yönlerinin detaylı araştırılması) analizleri neticesinde, ölçek büyüklüğünün ekonomik faydaları ve tarımda entegreleşmeyle teknolojinin kullanımını esas alarak yapılan toplantılar sonucu fikir olarak ortaya çıkmıştır. Daha sonra uygulaması gerçekleştirilen proje sahasında mevcut moto-pomp sisteminin oluşu, önceden yapılmış olan demonstrasyon meyve bahçelerinin varlığı, çiftçilerin bir araya gelebilme yeteneği (sulama kooperatifi varlığı), köy muhtarının ve önder çiftçilerin projeye olumlu yaklaşımları, yapılan toprak analizleri ve iklimsel verilerin projeye uygunluğu, yeterli teknik personel ve ziraat fakülteleriyle iletişim halinde bulunma, yerel siyasi aktörlerin projeye sahiplenmeleri güçlü yönler olarak projenin başlatılmasındaki en önemli etkenlerdir. Arazi sahipleri proje öncesi kuru tarım arazilerinde hububat tarımı yapmaktaydı ve bir yıl nadas bir yıl ekim uygulaması yapılıyordu. Getirisi çok düşük olan bu sistem hem teknik personelce hem de yapılan toplantılarla arazi sahiplerine anlatıldı. Önder çiftçilerle büyük meyve bahçeleri gezilerek iyi uygulama örnekleri yerinde incelendi. Burada dönemin muhtarının da ikna yeteneğini gözardı etmemek gerekir.”

Görüldüğü gibi köylülerin ikna edilmesi çok önemli. Araziler birleşecek, tapu-kadastro işlerinden başlayarak bir sürü engel aşılacak.

Engeller aşılmış.

Proje hayata geçirilmiş.

Devlet bu işe öncülük etmiş. Ne güzel razı olmalı, istemeli. Günümüzde yüksek tahsil yapan (Ziraat mühendisleri başta olmak üzere) maaşa talim eden, köyünde yüzlerce dekar arazisi boş yatan okumuşlar var. Bunlar ceddimizin “akıncıları” olmalı. Kendi köylerinden başlayıp boş yatan Anadolu topraklarını canlandırmalı.

Neden şikâyet ediyoruz?

Efendim sermaye yok. Dışardan para gelecek, yatırım yapılacak.

En büyük sermaye “vatan toprağı”. Sizi binlerce yıl beslemiş, toprağa dönün. Evvel Allah sizi kimseye muhtaç etmez. Ama şunu unutmayın “Rızkı veren Cenab-ı Allah”tır. Bu iman esasıdır. Aman ha!

Anadolu toprağı susuz. Ekilebilir arazi az. Ne gam. Sayın Veysel Eroğlu beş bin gölet yaptı. Biz onu 50.000’e çıkarırız. Büyük şehre gitmiş, ama toprağın kokusu burnunda olanları çağırırız.

“Büyük bir seferberlik” başlamalı. İşte size bir “çılgın proje”. Reis istesin olur. Yukarıdaki proje köylüleri köye döndürmüş, gelirleri artmış, dışarıdan işçi gelmeye başlamış. Zafer budur. Bozkırda bir vaha. “Haydi gençler toprağa”.

Köylülerimizi mesela Hollanda’ya götürelim. 10.000 ortaklı kooperatifleri görsünler. Nasıl para kazanıyorlar ama. Tarımda ihracat ile dünya ikincisi bir yer. Konya kadar anca var. İlçe kaymakamı İsmail Şanlı ile, o yıllarda İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü olan Osman Günaydın şimdi neredeler bilemiyorum.

Devlet, meslekten insanlar, Tarım Bakanımız mutlaka bu projeden haberdardır. Ben yeni öğrendim. Tüm Türkiye biliyor mu acaba? Sivas’ın tamamen boşalan 216 köyü biliyor mu?

Katma değeri yüksek, modern teknoloji ürünleri isteniyor. Güzel. Ben birkaç yıl önce şöyle bir kıyas yapmıştım. Bir kilo çelik 1.75 kuruş. Aynı yıl bir kilo kabuklu ceviz 20 lira idi. Tarımı küçümsemeyelim. Gediz’i, Menderes’i, Ergene’yi, Kızılırmak’ı tarım mı kirletti?

Bence büyük bir hamle gerekiyor. Bu projenin belgeseli çekilmeli. Tüm kanallarda defalarca gösterilmeli. Sporda madalya kazananlara nasıl merasim yapılıyor. Bu projede yer alan bürokratlara, muhtarlara, köylülere madalya verilmeli.

“Şu köylüleri ne yapalım?” sorusu abestir. Şehirlerimiz birer büyük köy oldu.

Bu ülkenin iki büyük zengini vardı. Karşılaştıkları zaman şöyle konuşurlardı:

– Nörüyon aga, işler nası?

– Malı sıhacan şindi, hava dumanlı.

Elbette anladınız.

#Yozgat
#Kent