Haydut Baronlar

04:006/03/2019, Çarşamba
G: 6/03/2019, Çarşamba
Mustafa Kutlu

Bütün dünya bir kuyruklu yıldızın parıldayan büyülü kuyruğuna tutunmuş gidiyor.Onun adı: Teknoloji.Eleştirmen-iletişim teorisyeniNeil Postmanşöyle diyor: “Amerikalı kapitalistler işlerini çok daha hızlı yapıyorlardı ve yeni teknolojinin ortaya çıkardığı ekonomik imkânları sömürmeye diğer milletlerden daha iyi odaklanmışlardı. AralarındaSamuel Morse, Alexander Graham Bell, Thomas Edison, John D. Rockefeller, John Jacob Astor, Henry Ford, Andrew Carnegiegibileri vardı ve bu insanlardan bazılarıHaydut

Bütün dünya bir kuyruklu yıldızın parıldayan büyülü kuyruğuna tutunmuş gidiyor.
Onun adı: Teknoloji.
Eleştirmen-iletişim teorisyeni
Neil Postman
şöyle diyor: “Amerikalı kapitalistler işlerini çok daha hızlı yapıyorlardı ve yeni teknolojinin ortaya çıkardığı ekonomik imkânları sömürmeye diğer milletlerden daha iyi odaklanmışlardı. Aralarında
Samuel Morse, Alexander Graham Bell, Thomas Edison, John D. Rockefeller, John Jacob Astor, Henry Ford, Andrew Carnegie
gibileri vardı ve bu insanlardan bazıları
Haydut Baronlar
(Robber Baron) olarak biliniyordu. Bu insanların yağmaladıkları şey Amerika’nın geçmişiydi, zira
bu insanların temel düşüncesi teknolojik ilerleme yolunda olmayan hiçbir şeyin korunmaya değer olmadığıydı.
Bu insanlar yirminci yüzyılın mimarlarıydı (Teknopoli, Sentez Yay. 2013).


İş bu noktaya varmadan önce, Batı Avrupa’da yüzlerce düşünür ve sanatçı maneviyatın önemine vurgu yapmışlardı. O nasıl bir maneviyat idiyki vahşi kapitalizmin tüm insanlığı ve tabiatı sömürmesine mani olamadı. Yağma bütün dehşeti ile sürüyor.

Bakın
Teoman Duralı
bu konuda ne diyor:
“Tarihte kısa sayılabilecek zaman diliminde —1500lerden bu yana— en müdhiş olayların, çığır açıcı yeniliklerin, keşifler ile icâtların; muazzam sistem kurucu filosofların, bilimadamlarının, bestecilerin, şairlerin, romancıların, tiyatro ile opera eserleri sâhiplerinin, ressamların, mühendislerin, seyyâhların, tâcirlerin, siyâsetciler ile devletadamlarının yer aldıkları, arzıendâm ettikleri, Yeniçağ Batı Avrupa medeniyeti sahnesidir. İşte bunlardan birkaç göz kamaştırıcı örnek: Nicolas Copernicus (1473-1543), Cristoforo Colombo (1451-1506), Amerigo Vespucci (1454-1512), Leonardo da Vinci (1452-1519), Fernan de Magellan (Por Fernão de Magalhães: 1480-1521), Martin Luther (1483-1546), Galileo Galilei (1564-1642), Isaac Newton (1642-1727), René Descartes (1596-1650), Gottfried Wilhelm Leibniz (1646-1716), Vitus Bering (1681-1741), Abel Janszoon Tasman (1603-1659), Johann Sebastian Bach (1685-1750), William Shakespeare (1564-1618), Amadeus Mozart (1756-1791), Immanuel Kant (1724-1804), Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832), Friedrich von Schiller (1759-1805), Ludwig van Beethoven (1770-1827), Georg Wilhelm Friedrich Hegel (1770-1831), Christian Johann Heinrich Heine (1797-1856), Aleksandır Sergeyeviç Puşkin (1799-1837), Charles Robert Darwin (1809-1882), Karl Heinrich Marx (1818-1883), Fiyodor Mihailoviç Dostoyevski (1821-1881), Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910), Piyotır İlyiç Çaykovski (1840-1893), Friedrich Nietzsche 1844-1900), Miguel de Unamuno (1864-1936), Albert Einstein (1879-1955), José Ortega y Gasset (1883-1955), Martin Heidegger (1889-1976)... Saydığımız, sayamadığımız, birkaçı dışında, maneviyât yanı ağır basan bu olağanüstü şahsiyetler, artık
Yeniçağ dindışı Batı Avrupa ile Çağdaş İngiliz-Yahudî medeniyetlerine giren dönemlerde yaşamış olmalarına rağmen, bundan önceki çağlara yön vermiş dinin etkilerini hâlâ belli ölçülerde yansıtmışlardır. Bahsettiğimiz etkilerin, Batı Avrupa toplum hayatından git gide silinişi 1789 İhtilâlikebîrle iyice belirginleşerek Birinci Dünya Savaşı sonrasına değin süren bir süreçtir.

Gerek Yeniçağ dindışı Batı Avrupa gerekse ondan türeyip gelişmiş İngiliz-Yahudî medeniyetinin önde gelen özelliği, dünyaötesi, manevî, öyleki efsânevî kaynağı ile dayanağının bulunmaması, ikisine, özellikle de sonrakisine benzeri görülmemiş bir esneklik ve hareket kâbiliyeti kazandırmıştır. Bu dünyevî, fizikî hareket kâbiliyeti ve esneklik, söz konusu medeniyete maddî düzlemde kendisini süreklice yenilemek, değişen durumlara uyarlamak imkânını bahşetmiştir. İşte bahsolunan yenilenme, uyarlanma yetisi, İngiliz-Yahudî medeniyetinin fikir mimârlarınca hürriyet şeklinde nitelenmiştir.” (Çağdaş Küresel Medeniyet, Dergâh Yay., 9. bs. 2018).

Batı’daki “
güç temerküzü
” Hududullah’ı çiğneyerek tabiat-siyaset ve iktisat alanında bir “özgürlük” uydurdu. Bu özgürlüğe karşı çıkanları mahallenin delisi ilan etti. Sonunda nasıl bir tablo ile karşılaştık dersiniz?
#Robber Baron
#Neil Postman
#Teoman Duralı