Trump ve Pence için Papaz Brunson’ın önemi

04:0029/07/2018, Pazar
G: 29/07/2018, Pazar
Merve Şebnem Oruç

Başkan seçildiğinden beri Twitter’ı dünya ülkelerini tehdit etmek, dünya liderleriyle sert pazarlıklar yürütmek, sağa sola gözdağı vererek isteklerini dayatmak için fevkalade etkin kullanan Donald Trump, bu platformu, iki ülke arasında Suriye ve PKK’dan FETÖ’ye pek çok anlaşmazlık konusu bulunmasına rağmen Türkiye’ye karşı olumsuz mesajlar göndermek için sadece üç kez kullandı.Bunlardan ilki, 18 Nisan 2018 tarihli: “İyi bir centilmen ve Amerikalı Hıristiyan bir lider olan Andrew Brunson, Türkiye’de

Başkan seçildiğinden beri Twitter’ı dünya ülkelerini tehdit etmek, dünya liderleriyle sert pazarlıklar yürütmek, sağa sola gözdağı vererek isteklerini dayatmak için fevkalade etkin kullanan Donald Trump, bu platformu, iki ülke arasında Suriye ve PKK’dan FETÖ’ye pek çok anlaşmazlık konusu bulunmasına rağmen Türkiye’ye karşı olumsuz mesajlar göndermek için sadece üç kez kullandı.



Bunlardan ilki, 18 Nisan 2018 tarihli: “İyi bir centilmen ve Amerikalı Hıristiyan bir lider olan Andrew Brunson, Türkiye’de sebepsiz yere yargılanıyor ve işkence görüyor. Ona ‘ajan’ diyorlar ama ben ondan daha çok ajanım. Umarım, ait olduğu güzel ailesine, evine dönmesine izin verilir.” Trump bu tweet’i, 16 Nisan tarihli duruşmada Papaz Brunson’ın tutukluluğunun devamına karar verilmesinden sonra atmıştı.

İkinci negatif içerikli tweet’inin tarihi ise 19 Temmuz 2018... Yani on gün önce... “Türkiye’nin Amerikalı saygın papaz Brunson’ı serbest bırakmayacak olması tam bir rezalet. Çok uzun zamandır rehin tutuluyor. Erdoğan harika bir Hristiyan eş ve baba olan bu kişinin özgür kalması için bir şey yapmalı. O yanlış hiçbir şey yapmadı, ve ailesinin ona ihtiyacı var!”

Trump, Nisan’daki tweet’ine oranla görece biraz daha sertleşen bu cümlelerin ardından üçüncü, son ve en sert tweet’ini bu hafta, Brunson için ev hapsi kararı çıkmasının ardından yazdı: “Harika bir Hıristiyan, aile adamı ve mükemmel bir insan olan Andew Brunson’ı uzun süre alıkoyduğu için ABD Türkiye’ye geniş yaptırımlar uygulayacak. O çok acı çekiyor. Bu masum inanç insanı derhal serbest bırakılmalıdır.”

Perşembe günü çıkan ev hapsi kararının hemen ardından ABD tarafından gelen yaptırım tehditleri sonrası, sosyal medya ve televizyonlarda “meselenin sadece Papaz olmadığı” çokça kez dile getirildi; ABD Başkanı’nın Türkiye’yi İran’a uygulanacak ambargoya ikna etmek istediğinden tutun başka pek çok dış ilişkiler konusuna atıfta bulunuldu. Türkiye’ye karşı savunma sanayisinde ambargo uygulanması gibi sert politikalar uygulanmasını isteyen ABD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komitesi’nde bu hafta kabul edilen ve Türkiye’nin uluslararası kuruluşlardan kredi almasını kısıtlayacak olan tasarıya pek çok farklı konuyla bağlantı kuruldu.

Ama kimse, Trump’ın çılgıncasına kullandığı Twitter’da, Brunson konusu hariç tüm bu konularda bugüne kadar niye topa girmediğine değinmedi.

Kudüs’ün Trump yönetimi tarafından İsrail’in başkenti olarak kabul edilmesi ve Amerikan Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması konusunda dahi, küresel açıdan ABD Başkanı’na en sert tepkiyi Cumhurbaşkanı Erdoğan vermiş olsa da, Trump kendisinden beklenenin aksine sosyal medya üzerinden sert bir kavga başlatmaya yeltenmedi.

Almanya gibi NATO müttefiklerini, AB liderlerini bile Twitter üzerinden fırçalayan Trump’ın, gelişigüzel sağa sola ateş ediyor gibi görünen tavrına dikkatle bakıldığında, hedeflerini hangi konu üzerinden vuracağını dikkatlice seçtiği artık herkesçe fark edilmekteyken, neden Türkiye’ye karşı kademe kademe saldırganlaştığı tek konunun Brunson olduğu üzerinde biraz düşünmekte fayda var.

Papaz Brunson konusu, Erdoğan ve Trump’ın ilk kez yüz yüze ve baş başa görüştüğü ve Başkan Yardımcısı Mike Pence’in de devamında onlara katıldığı 16 Mayıs 2017 tarihli Beyaz Saray görüşmesinde gündeme gelmişti. Önce Trump Brunson konusunu Erdoğan’a açmış, ardından Pence de bir kez daha tekrarlamıştı. O günkü ziyaretin Türkiye açısından birinci gündemi, ABD liderliğindeki DAEŞ’le mücadele koalisyonunun Rakka operasyonunu kiminle yapacağı olduğu için, Brunson konusu Türk medyasında da ikincil bir konu gibi yer buldu. Beyaz Saray basın bülteninde dahi yer verilen Brunson konusu, o günden önce Türkiye’de neredeyse hiç konuşulmayan bir konuydu.

O günden bugüne Brunson’ın serbest bırakılması, neredeyse Fethullah Gülen’in iadesinden bile daha çok konuşulur hale geldi. Sadece buradan dahi anlıyoruz ki, Trump yönetimi için Brunson önemli, ve durum “Papaz bahane” yaklaşımından daha farklı bir ilgiyi hak ediyor.

Trump’ın tweet’lerinde ısrarla Brunson’ın “ne kadar iyi bir Hıristiyan ve harika bir aile babası” olduğunu vurgulaması, ABD için kritik öneme sahip Kongre ara seçimleri yaklaşırken, Evanjelist ağırlıklı dindar Hristiyan seçmenine yönelik ciddi bir mesaj taşıyor. Beyaz Saray’da geçireceği süreyi de etkileyecek olan Kongre seçimleri Trump için hayati öneme sahipken, halihazırda Evanjelistlerin Prensi olan Başkan Yardımcısı Pence için Brunson meselesi, küçük bir Haçlı Seferi başlatacak kadar önemli. Bunu bugüne kadar fark etmeyenler, Pence’in Türkiye’nin davet edilmediği ve yaptırımla tehdit edildiği “Uluslararası Din Özgürlüğü” toplantısındaki konuşmasındaki ‘dramatik’ cümlelerine bakarak anlayabilirler.

Cuma akşamı ABD’li yetkililerin yaptığı söylenen “Türkiye büyük bir fırsat kaçırdı,” ifadeleri doğruysa, medyamızın aksine Ankara’nın Brunson’ın Trump ve Pence için ne kadar kritik önemde olduğunu gayet iyi bildiği, papaz konusunu Türkiye’nin uzun süredir ABD gibi müttefiklerinden istediği ‘eşit ilişki’ kurmak için değerlendirdiği düşünülebilir. Örneğin, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da Haziran’da dile getirdiği “FBI’ın 20’den fazla eyalette FETÖ’cülere yönelik soruşturma başlatmak üzere olduğu” bilgisi hala askıda tutulurken Türkiye de Brunson meselesine eşit yavaşlıkta yaklaşıyor olabilir.

Trump’ın bağırıp çağırırken arka planda birer pazarlık yürüttüğünü, bunun yeni ‘Amerikan diplomasisi’ olduğunu, el yükseltmek için ağır tehditler savurduğunu, diğer ülkelerle serüvenlerinden dolayı artık biliyoruz. Bu açıdan Türkiye’yle hala pazarlık yapmaya çalıştığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama Almanya gibi AB ülkeleri ile dahi eşit ilişki yürütmeyi istemeyen, “ABD önce gelir” diyen Trump’ın, Türkiye ile, Türkiye’nin istediği eşit müttefik ilişkisini kurmaya hemen yanaşmayacağına da, elini yükseltmek için bu hafta olduğu gibi tehditlere yöneleceğine de emin olabiliriz.

#Trump
#Pence
#Papaz Brunson