Yaklaşık bir yıl kadarlık süreç içerisinde uygulamaya konan, sıkı para politikası diye adlandırabileceğimiz dönemin çıktıları her gün tartışılıyor. Bu tartışmanın en önde gelen meselesi sanayi üretimindeki daralmadır. Evet, Türkiye’de sanayi üretiminde daralma mevcut. En son alınan veriler Ağustos ayının verileri buna göre; sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı Ağustos ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %5,4 azaldı, imalat sanayii sektörü
Yaklaşık bir yıl kadarlık süreç içerisinde uygulamaya konan, sıkı para politikası diye adlandırabileceğimiz dönemin çıktıları her gün tartışılıyor.
Bu tartışmanın en önde gelen meselesi sanayi üretimindeki daralmadır.
Evet, Türkiye’de sanayi üretiminde daralma mevcut.
En son alınan veriler Ağustos ayının verileri buna göre; sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı Ağustos ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %5,4 azaldı, imalat sanayii sektörü endeksi %5,4 azaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,6 arttı. Buna mukabil sanayi üretimi yıllık %5,3 azaldı.
Ancak bu verileri tek başına ele alıp finansal sıkılığın neticesi olarak göstermek makul bir duruş değildir.
Öncelikle şunu sormak gerekir ki; eğer finansal sıkılaşma dönemine girmemiş olsaydık bu daralma gerçekleşmeyecek miydi?
Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2024 Nisan ayında imalat sanayiinin payı %94,6, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,3, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,7 oldu.
Verilerden anlaşılacağı üzere sanayimizin büyüme ve daralmasında ihracatın önemi birinci derecededir.
Buradan yola çıkarsak mademki ihracatın etkisi büyük o halde ihraç pazarlarımız ve durumları nelerdir?
Genel Ticaret Sistemi (GTS) verilerine göre, bu yılın ocak-eylül döneminde
Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yüzde 3,1 artışla 80,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Böylece AB’nin 9 aylık dönemde ihracatımızdaki payı yüzde 41,7 oldu.
Bu nedenle ihracatımızın neredeyse yarısına yakınını yaptığımız Avrupa Birliğindeki ekonomik görünüm Türkiye’yi doğrudan etkiliyor.
Avrupa Birliğinde ekonomik görünüm nasıl?
Almanya AB’nin lokomotifi. Ayrıca Türkiye’nin birincisi sıradaki ihracat pazarı.
Alman hükümeti 2023 yılındaki %0,3’lük düşüşün ardından 2024 yılı için GSYH’de %0,2’lik bir daralma öngörerek ülkenin 2000’li yılların başından bu yana ilk iki yıllık resesyonuna işaret ediyor.
Ekonomi, yüksek enerji maliyetleri, zayıf dış talep ve otomotiv sektöründe rekabet gücü kaybı gibi önemli engellerle karşı karşıya.
Ancak hükümet 2025 yılında bir toparlanma beklemekte ve özel tüketimdeki toparlanma, sanayi ihracatına yönelik talebin yenilenmesi ve yatırım faaliyetlerindeki geri dönüşün etkisiyle %1,1’lik bir GSYH büyümesi öngörmektedir.
Aşağıdaki tablo ile kısaca AB ülkelerinin genel durumuna bakacak olursak;
Tablodan görüleceği gibi
Türkiye’nin ana ihracat pazarında resesyon söz konusu.
Tüketici satın alma talebini doğrudan etkileyen bu durum Türkiye’nin ihracat performansını ve dolayısıyla imalat sanayimizdeki sorunları izah etmektedir.
Dolayısıyla
imalat sanayimizdeki zorlanmayı, kayıpları, sadece para politikasına bağlamak kolaycı ve zorlama bir davranıştır.
Para politikasında bir değişiklik olmasa bile ihracat pazarlarımızda yaşanılan sorunlar nedeniyle kayıp yaşanması işten değildi.
Sorunu yanlış yerde arayan, çözümü doğru yerde bulamaz…
#sanayi
#ekonomi
#Mehmet Akif Soysal