Enflasyonu kalıcı düşüreceksek…

04:002/08/2024, Cuma
G: 2/08/2024, Cuma
Mehmet Akif Soysal

Malumunuz arzı az olan malın fiyatı yükselir. Türkiye’de ve Türkiye gibi cari açık veren ülkelerde döviz arzı devamlı surette artmaz , artamaz; bu en nihayetinde dövizin fiyatının artması ile neticelenir. Buna ek olarak bilhassa gelişmekte olan ülkelerde bu düzenin getirmiş olduğu çift para birimlilik meselesi de bulunmaktadır. Yani, ülkenin milli parasının yanı sıra, Dolar veya Euro gibi uluslararası geçerliliğe sahip para biriminin günlük hayatın içerisinde kullanılıyor olması meselesidir bu.


Malumunuz arzı az olan malın fiyatı yükselir. Türkiye’de ve Türkiye gibi cari açık veren ülkelerde
döviz arzı devamlı surette artmaz
, artamaz; bu en nihayetinde dövizin fiyatının artması ile neticelenir.

Buna ek olarak bilhassa gelişmekte olan ülkelerde bu düzenin getirmiş olduğu çift para birimlilik meselesi de bulunmaktadır.

Yani, ülkenin milli parasının yanı sıra, Dolar veya Euro gibi uluslararası geçerliliğe sahip para biriminin
günlük hayatın içerisinde kullanılıyor
olması meselesidir bu.
İşte, bu dövizin, günlük hayat içerisinde kullanılması alışkanlığı nedeniyle, normalde hammadde ya da ara mamülü ithal girdi ile sağlayan ülkelerde, bunlara ek olarak,
ithal girdi oranı çok düşük olan esasen maliyetleri o denli artmayan mal ve hizmetlerde
de döviz kuruna bağlı olarak (fırsatçı) artışlar meydana gelir.
Bilhassa
yeterli rekabet ortamının olmadığı sektörlerde bu artışlar maliyetlerin çok daha üstünde
artmaya devam eder.
Enflasyondaki atalet mekanizması
da bu fasit döngüye tuz ve biber olur. Zira kurda durağanlık meydana gelse bile alışkanlıklar ve fırsatçılık fiyatları yukarı çekmeye devam eder.

Böyle bir durumda arz hemen arttırılamaz, talebi dizginleyerek enflasyonun düşmesi sağlanmaya çalışılır.

Şu sıralar Türkiye’deki durumda tam bu noktadadır; milli paramız Türk Lirasına karşı, dövizdeki dalgalanma durmuş olsa da fiyatlar seviyesi yani enflasyon artmaya devam etmektedir.

Maliyeti olsa bile bu sorunun çözümü bir müddet içerisinde sağlanacaktır.

Talebin gerilemesi ile örneğin otel fiyatlarındaki yüksek artış, yerini daha düşük fiyatlara bırakacaktır.

Fakat esas mesele enflasyonu kalıcı halde düşürmektir.

Bunun da temel gereği bizim gibi ülkelerde kuru sabitleyebilmekten geçiyor.

Kuru sabitleyebilmenin yolu ise cari açık vermemek ya da çok düşük seviyelerde vermekten geçer.

Eylül ayı önemli…

Son dönemde finansal ve mali disiplini sağlayan hükümet, şimdi ihracatı destekleyerek, cari açığın sadece tüketimden gelen gerileme ile değil, üretimin ve bununla beraber ihracatın artmasıyla düşmesini sağlaması yegane hedefi olmalıdır.

En az hasar ve kalıcı enflasyon düşümü için ne yapmalıyız?

Bunu sağlamak için “görece” değerlenen Türk Lirasından kaynaklı azalan rekabet gücünün yerini, muhtelif destekler ile ikame etmek gerekir.

Eylül ayını geçirmeden, değerli
Türk Lirasının ve yüksek faizin getirmiş olduğu yüklerin dengelenmesi amacıyla ihracatçılarımıza bir paket hazırlığı yapılıp kaynak tahsisinde
bulunmalıdır.

Böylesi bir çalışma ile desteklenecek finansal ve mali disiplin bizi sürdürülebilir cari açık patikasına oturtabilir. Bu yol ile enflasyonla mücadelemizde sanayimiz, üreticimiz zarar görmeden ve geçici değil, kalıcı düşük enflasyona varabilmemiz mümkün olacaktır.

Üretimin ve ihracatın desteklenmediği, sadece finansal tedbirlerin öne alındığı bir dengede ise kalıcı başarı sağlamak mümkün olmayacaktır.

Ayrıca bununla beraber ağır bir siyasi faturada meydana çıkacaktır.

Umuyorum ki, hükümetin ekonomi kanadı ve bilhassa siyaseti etkileyecek olması hasebiyle iktidar partisi’nin ekonomi kurmayları bunun farkında olsun.


HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı

Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan “HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı”, sanayimizin dönüşümü ve gelişimi için oldukça yerinde ve önemlidir.

Öncelikli sektörler şunlardır:

* Yarı İletkenler

* Mobilite

* Yeşil Enerji

* İleri İmalat

* Sağlıklı Yaşam

* Dijital Teknolojiler

* Haberleşme ve Uzay

HIT-30 Programı kapsamında desteklenecek projelerin belirli kriterlere uygun olması gerekmektedir.

Bu kriterler arasında
yenilikçi teknolojilere odaklanma,
teknik yetkinlik ve mali yeterlilik, küresel rekabetçilik ve
teknolojik kazanım
boyutu gibi unsurlar bulunmaktadır. Projelerin bu niteliklere sahip olması, Türkiye’nin yüksek teknoloji üretiminde sürdürülebilir bir başarı yakalamasını sağlayacaktır.
Açıklanan paketin kısa vadeli etkileri olmayacaktır ancak
orta ve uzun vadede Türkiye’nin vites büyütmesini ve katma değerli üretimin artmasını sağlayacaktır.

Bahse konu stratejik teşvik paketi ile gerçekleşen, Çin menşeli yüksek teknoloji firması BYD’nin yatırımı bile 2026 yılında devreye girecektir.

İşte aradaki bu kısa vadenin sağlıklı şekilde kat edilebilmesi için hali hazırda ihracatı ve istihdamı sırtlayan sektörlerin desteklenmesi gerekmektedir.

#Enflasyon
#Ekonomi
#Mehmet Akif Soysal