Azalan cari açık elimizi güçlendiriyor

04:0015/11/2024, Cuma
G: 15/11/2024, Cuma
Mehmet Akif Soysal

Döviz kurlarının seyrini belirleyen en önemli etken cari işlemler hesabıdır. Verilen her cari açıkla ülkenin döviz ihtiyacı artar ve artan talebe karşılık kurların yükselmesi doğal bir sonuç olarak ortaya çıkar. Bu durum kaçınılmaz olarak enflasyonu olumsuz olarak tetikler. Cari fazla vermek temel hedefimiz olsa da sürdürülebilir düşük cari açık dahi ülke ekonomisinin sıhhatini sürdürmesi için yeterli olabilir. Zira ülkeden ülkeye değişen haliyle her ülkenin dünya piyasalarından borçlanma imkanı

Döviz kurlarının seyrini belirleyen en önemli etken cari işlemler hesabıdır. Verilen her cari açıkla ülkenin döviz ihtiyacı artar ve artan talebe karşılık kurların yükselmesi doğal bir sonuç olarak ortaya çıkar. Bu durum kaçınılmaz olarak enflasyonu olumsuz olarak tetikler.

Cari fazla vermek temel hedefimiz olsa da sürdürülebilir düşük cari açık dahi ülke ekonomisinin sıhhatini sürdürmesi için yeterli olabilir.

Zira ülkeden ülkeye değişen haliyle her ülkenin dünya piyasalarından borçlanma imkanı bulunmaktadır. Eğer cari açık, düşük risk primi yani döviz cinsinden düşük faiz ve gayrisafi milli hasılaya göre düşük oranda bir borçlanma ile kapatılıyorsa ekonominin sıhhati bozulmaz.

Cari işlemler hesabımız ne anlatıyor?

Son dokuz ayda Türkiye’nin cari işlemler hesabında çok ciddi iyileşmeler görmekteyiz.

Bu dönemde geçen yılın aynı dönemine göre
31 milyar dolarlık iyileşme gerçekleşti.
Cari işlemler hesabı temmuz, ağustos ayından sonra eylülde de fazla verdi. Eylül ayında verilen cari fazla 3 milyar dolarlık bir rakamdır.
Bu tutar ile beraber 2024 yılında cari işlemler hesabındaki açığımız sadece 5,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bir evvelki sene aynı dönemde cari açığımız 36 milyar dolar seviyesindeydi.

Son çeyrek cari açığın genellikle en yüksek olduğu dönem olmaktadır. Ancak buna rağmen meydana çıkacak cari açık Türkiye’nin gayrisafi milli hasılaya oranına göre çok olumlu neticeleneceği görülmektedir.

Cari açığımızdaki iyileşmenin bir diğer önemli başlığı ise iyileşmenin 5,3 milyar dolarlık kısmının ihracattaki artıştan gelmesidir.

Yeni dönem ekonomi politikasındaki sıkılaşan finansal şartlara rağmen ihracatımız gerilemedi ve hatta arttı. Umarız önümüzdeki dönemde de bu ivmeyi kaybetmeyiz zira ihracat ve ihracatımız bu ülkenin belkemiğidir.

İthalattaki azalma ise 22 milyar dolardır.

Bu düşüşün temel sebebi 13,5 milyar dolarlık altın ithalatındaki gerilemedir. Altın ithalatındaki gerilemenin sebebini bir tek kanuni düzenlemelere bağlamak anlamlı değildir.

Aynı zamanda
ülke ekonomisine duyulan güvenin getirmiş olduğu satın alma talebindeki gerilemedir.

Son iki yıldaki olağanüstü dönemin getirmiş olduğu dalgalanmalar neticesinde tasarruf sahiplerinin eğilimi altın toplamak üzerineydi.

Finansal istikrarın sağlanması ve bunun sürdürülebilir olduğunun görülmesi altın ithalatında gerileme ile sonuç-lanmıştır.

Bu konudaki fikrimi defalarca bu köşeden sizlere duyurdum. Tasarruf olarak altını tercih edip bunu ziynet veya külçe olarak alıp kasalara koymanın ülke ekonomisine ve topluma bırakın faydası olmasını, zararı çok büyüktür.

Milli kaynakların israfı demektir. Ekonomiye kazandırılmayan kaynaklar neticesinde üretimin önü kesilmektedir.

Fikrimce fiziksel altın tasarrufunun fıkhi anlamda günümüz koşulları gözetilerek tekrar irdelenmesi bile gerekmektedir.

Cari işlemler hesabındaki tek olumsuz gelişme tüketim malı ithalatındaki artışın halen önünün alınamamış olmasıdır. Bunun müsebbibi ise gelir dağılımındaki adaletsizliktir. Umarız bu konuda da önümüzdeki dönemde gerekli adımlar atılsın.

Cari açıkta bu denli büyük iyileşme Türkiye ekonomisinin geleceğine dair çok olumlu işaretleri beraberinde getirmektedir

Ayrıca siyasi geleceğini bunun üzerine kuran, daima kriz haberciliği yapmaya çalışan ve dövizde olağan dışı artışı pompalamaya çalışan yine aynı kesimin inandırıcılığını kaybetmesine sebep olmaktadır.

Malumunuz yakın zaman evvel sözle istatistiki bilgileri hazırlayan grubun başı döviz alın diye kara propaganda yapmaya çalışmıştı. Bu hareket takipçilerine kar değil esasen Türkiye’ye zarar oluşturma çabasından başka bir şey değildi.

Bu vaka ülkenin batması pahasına iktidarı düşürmeye dönük gösterilen çabanın en önemli örneklerinden biri olarak tarihte yerine almıştır.

Bu makaleyi kaleme aldığım esnada New York seyahatindeydim. ABD seçimlerini Trump’ın kazanmasının en temel sebebinin Biden döneminde yüksek seyreden enflasyon olduğu gösterilmektedir.

Bu yönüyle enflasyonun karşısında büyük kitlelerin sıkıntı çektiğini ifade ettiler ki bu bizim de tecrübe ettiğimiz bir gerçektir.

Muhalefetin bu işlere çanak tutmasındaki temel sebep buydu ancak Türkiye’deki Anadolu irfanı galebe çaldı. Erdoğan enflasyona rağmen kazandı. Aksini düşünenleri hayretle izlemekteyiz.

Velhasıl; Türkiye hepimizin ortak paydasıdır. İktidar veya muhalefet ayrımı olmaksızın bu gemiye gelecek zararı engellemek herkesin görevi olmalıdır.

#cari açık
#ekonomi
#Mehmet Akif Soysal