Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırı İslam dünyasının başına etkisi yıllar sürecek bir çorap örmekte. Terörün hiç bir türünü tasvip etmek mümkün değil. Ancak terör bahane edilerek İslam dünyasının veya bir kısmının batağa sürüklenmesine, binlerce sivilin öldürülmesine de hiç bir şekilde razı olmamak gerekir. Bu bakımdan biz baştan beri Amerika'nın bu son olayı bahane ederek yeterli kanıt ortaya koymadan Afganistan'a saldırmasına taraftar olmadık. "Aksi sabit olana kadar sanık masumdur" ilkesi sadece şahıslar için değil, gurup ve milletler için de geçerlidir.
Elimizde yeterli bilgiler olmadığı -şu anda aslında kimsenin yeterli bilgisi yok- ilgi ve uzmanlık alanımıza da girmediği için kimin yapmış olabileceği konusunda hüküm yürütmemeye dikkat ettik. Ancak bu durum bazı sorular sorarak kimin yapmamış olabileceğine dair akıl yürütmemize engel olmadı. Kimlerin yapmadığını doğru sorular sorarak tesbit etmek daha kolaydır ve bu yol adım adım bizi asıl faile götürür.
Okuyucularım hatırlayacaklardır, Afganistan'ın ve Bin Ladin'in istese de böyle büyük bir eylemi yapamayacağını, teknik imkanlarının, birikimlerinin buna imkan vermediğini yazdım. Hâlâ aynı fikirdeyim. Daha sonraki bir yazımda da saldırının olduğu gün Dünya Ticaret Merkezi'nde çalışan Yahudiler'in işe gitmediklerinin iddia edildiğini, bu iddia doğruysa bunun da önemli bir ipucu olduğunu söyledim. Hâlâ da -doğruysa- bunun fevkalade önemli bir ipucu olduğunu söylüyorum. Bunu sadece ben yazmadım; bu haber olarak da Türk basınında çıktı, köşe yazılarında değerlendirildi.
Bazı okuyucularım gönderdikleri e-maillerde bunu nasıl söyleyebildiğime hayret ediyorlar ve "İsrail'in kendi dindaşlarına haber verdikleri nasıl olsa duyulurdu, bunu düşünemez mi İsrail, hem bunu yapmakta ne yararı var?" diyorlar. Ben de zaten bunun duyulacağı gerçeğinin önemli bir ipucu olduğunu düşünüyorum.
Tekrar söyleyeyim, krizin başından beri kimin yapmış olduğunu tespit için kimin yapmamış olduğunu aramak gerektiğini düşünüyorum. Kabul etmek gerekir ki gerek Filistin problemi dolayısıyla, gerekse teknolojik ve istihbarat birikimi yeterli olduğu için İslam dünyasında bazılarının muhtemel sanık listesinin başında Mossad var. Nitekim Taliban sözcüsü de bunu ima etti. İşte tam bu noktada eğer Yahudiler o gün işe gitmemişlerse İsrail'i de tıpkı Afganistan gibi muhtemel sanıklar listesinden çıkarmak gerekir diye düşünüyorum. Bu bakımdan bu bilgi, doğruysa fevkalade önemli bir ipucu.
Eğer İsrail bu saldırıyı yapsaydı ve kendi dindaşlarını da kurtarmak isteseydi bu saldırıyı Salı günü değil, dini tatilleri sebebiyle Yahudiler'in esasen işe gitmedikleri Cumartesi günü yapardı. Tek tek haber verme usulünün mutlaka Amerikan istihbaratının kulağına gideceğini düşünürdü. Bu büyük organizasyonu gerçekleştiren güç istediği günü de pekala seçebilir. Dolayısıyla bu bilgi İsrail'in yaptığına değil, yapmadığına delil teşkil eder.
Şimdilerde ortalıkta kazanın arifesi Pazartesi günü uçak ve sigorta şirket hisselerinin satıldığı bilgileri de dolaşıyor. Bence doğruysa bu da önemli bir ipucu. Ama bu bu hisseleri satanların suikastı yaptığını göstermez. Çünkü saldırıyı sıfır hata ile gerçekleştiren güç, böyle bir satışın elbette farkedileceğini düşünebilecek bilgi ve zeka birikimine sahiptir. Üç beş yüz milyon dolar kâr edeceğim diye bir riski üstlenmez. Ama bu saldırı planı her nasılsa dışarı sızmışsa, birileri bundan dindaşlarını kurtarmak için, diğerleri para kazanmak için yararlanma yolunu seçmiş olabilir.
Aslında doğru soru sorabilsek ve her sormak istediğimizi sorabilsek neticeye daha çabuk ulaşabiliriz. FBI web sitesi açıp bilgi toplayacağına bu münasebetle aklınıza gelen soruları gönderin dese daha isabet eder. Bizim de burada yaptığımız nihayet aklımıza gelen bazı soruları sormak ve bu sorular ışığında senaryolar üretmek. Yanlış düşünmek hiç düşünmemekten iyidir.