Üzeyir Garih'in cenazesi sırasında beni son derece rahatsız eden bir saygısızlık yeniden sahnelendi. Bir grup insanın sinagogtan çıkış sırasında müteveffa Garih'in naaşını alkışlarla uğurlamasından bahsediyorum.
Her din ve kültürde cenazeye gösterilen bir saygı şekli vardır. Genelde cenaze sessizce teşyi edilir ve dualarla defnedilir. Ben cenazenin alkışlarla teşyi edildiği, defnedildiği bir din ve kültür hatırlamıyorum. Çünkü alkış genelde bir beğeninin ve bazen de bir protestonun ortaya konma biçimidir. Cenazede her ikisi de sözkonusu değil; neticede ölen bir dosta, bir yakına son bir saygı gösteriliyor. Alkış adeti zannediyorum bizde ölen tiyatro sanatçılarına çalıştıkları tiyatrolarda yapılan merasim sırasında ortaya çıktı. Benim şahsen hoşuma gitmese bile seyircinin alkışlarıyla hayatı renklenmiş bir sanatçının tiyatro ortamında son defa alkışlarla uğurlanması o kadar sakil kaçmıyor. Ama aynı alkışın dışarıda devam etmesi böyle değil. Ve bu tarz uğurlama maalesef Üzeyir Garih'in cenazesinde de karşımıza çıktı.
İşin üzücü yanı şurası: Üzeyir Garih diğer dinlere saygı göstermesi ile tanınan bir kimse. Anlatılanlar doğruysa bir Nakşi şeyhine olağanüstü sevgi ve bağlılığı da var. Bu vesile ile yayınlanan fotoğraflarının birinde müteveffa Garih Müslümanlar'la bulunduğu bir ortamda dua ederken -onlara duyduğu saygıdan olsa gerek- ellerini açıp tıpkı Müslümanlar gibi dua ediyor. Şimdi böyle bütün dinlere saygılı bir insanın naaşı hiçbir dinde olmayan garip bir tarzda alkışlarla uğurlanıyor. Olacak iş değil.
Aslında alkışlarla uğurlayanlar cenazeye saygısızlık yapmak istemiyorlar. Hatta bir tür saygı göstermek istiyorlar. Bu saygının ölen kimsenin dininin ve kültürünün kabul edilmiş kalıpları içinde yapılması en doğal olanı. Diyelim dine inanmadıkları veya bir sebeple uzağında kaldıkları için dini merasime iştirak etmiyor, mesela ölen Müslüman'sa cenaze namazını kılmıyorlar. O zaman en fazla yapılması gereken sessizce cenazeyi uğurlamak değil midir? Tiyatroda yapılanı dışarıya taşımak tam bir saygısızlık ve kültürsüzlük örneği.
Geçenlerde Beşiktaş antrenörü Daum'un bir cenaze namazına iştiraki bu bakımdan çok dikkati çeken bir örnekti. Zannediyorum ki Daum "ölen Müslüman olduğuna göre ona göstermem gereken saygıyı onun dininin saygı gösterme biçiminde yapayım" diye düşünmüş ve cenaze namazını kılanlar arasında yerini almış. Doğrusu kenarda bekleyenlerden ve hele hele cenazeyi alkışlayanlardan çok daha ölüye ve ölenin dinine saygılı bir duruş.
Senelerdir uygulanan kültür politikasının bizleri getirdiği noktaya bakıp üzülmemek elde değil. Bir cenazeyi nasıl uğurlayacağımızı bile bilemez hale geldik.