Doğu-Batı sentezi

04:0030/07/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
Mehmed Niyazi Özdemir

Geçmişte gazetecilik, edebiyat yazarlarının atlama taşıydı. Çünkü hayatın şartları sanatkârı maddi bakımdan zorluyordu. Peyami Safa için gazetecilik ise doğuştan bir meslekti; öyle dört dörtlük fıkralar yazardı ki, gazete alanların pek çoğu bunları okurdu. Sadece onun için gazete alanlar bile vardı. Peyami Safa bir gazeteden diğer bir gazeteye geçince, binlerce okuyucusu da onu takip ederdi.***Öyle zannediyorum ki, Türk Edebiyatı’nda Peyami Safa kadar çok yazan yoktu. Edebi eserleri arasında şu

Geçmişte gazetecilik, edebiyat yazarlarının atlama taşıydı. Çünkü hayatın şartları sanatkârı maddi bakımdan zorluyordu. Peyami Safa için gazetecilik ise doğuştan bir meslekti; öyle dört dörtlük fıkralar yazardı ki, gazete alanların pek çoğu bunları okurdu. Sadece onun için gazete alanlar bile vardı. Peyami Safa bir gazeteden diğer bir gazeteye geçince, binlerce okuyucusu da onu takip ederdi.

***

Öyle zannediyorum ki, Türk Edebiyatı’nda Peyami Safa kadar çok yazan yoktu. Edebi eserleri arasında şu kitaplar özellikle dikkati çekmektedir:

‘‘Sözde Kızlar, Şimşek, Mahşer, Bir Akşamdı, Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih- Harbiye, Bir Tereddüttün Romanı, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, Yalnızız, Biz İnsanlar…’’ Ayrıca Ötüken Yayınevi, makalelerinden seçmeler yaparak bunları kitaplaştırmıştır. Bu seçmelerin arasında ‘ 20. Asır Avrupa ve Biz’ her aydınımızın okuyacağı önemli bir eserdir.

***

Peyami Safa sadece bir edebiyatçı değildi. Mükemmel bildiği Fransızcası ile dünya fikir hayatını çok yakından takip etmişti. Avrupa’nın düştüğü ilmi buhranlara düşmemiz için uyarılarda bulunmuştur. Bu konu ile ilgili olarak ‘Türk İnkılabına Bakışlar’ adlı eserinde şöyle bir tespiti bulunmaktadır:

‘‘Türk düşüncesinin mukabilinde Avrupa’nın ilmi görüşünü dogmatizme kadar vardırmak için bir yandan Avrupalılaşırken, bir yanda da bir tarih ve iklim nimeti olan şarklıya has kuvvetli seziş hassamızı iptidai mistik halinde yeni terkiplere doğru tekâmül ettirmeliyiz.’’

Peyami Safa’nın fikir dünyasını ortaya koyan ‘Türk Düşüncesi’ dergisinde, bilhassa genç nesillere önemli bir mesajı vardı:

‘‘Türk devrimini Frenk maymunluğuna bir atlayış gibi görünmekten kurtaracak sentezin bütün canlı unsurlarını bugünkü Batı’nın en büyük bilgin, filozof ve edebiyatçılarının eserlerinde açıkça ifade edilen hâkim düşünce akımında olduğu kadar, kendi ruhumuzu dokuyan milli ve dini geleneklerimizi de bulabiliriz.’’

***

Doğu- Batı Medeniyetine dair önemli bulduğu yazılarını ‘‘Doğu- Batı Sentezi’’ adlı kitabında toplamıştır. Şurası bir gerçektir ki, hem Doğu hem de Batı medeniyeti hakkında kafa yoran tek fikir adamımız Peyami Safa’dır. Batı medeniyetinde olan gelişmelerin, biz Doğulu milleti rahat bırakmayacağına dair bu konuda Peyami Safa idrak sahibiydi. Çünkü onlarda vicdan olmadığını gayet iyi biliyordu. Sömürge hayat telakkisi haline gelmişti. Doğu-Batı sentezinin gerekliliğini savunan Peyami Safa, bu konuda şu yaklaşımı savunmuştur:

‘‘Aramızda müfritler müstesna, hepimiz hem Doğulu hem de Batılıyız. Doğu- Batı sentezi bizim yani bütün insanların tarih ve ruh yapısı kaderimizdir. Doğu ile Batı arasındaki mücadele her insanın kendi nefsi ile mücadelesine benzer. Bunların sentezi insanın var olmak için muhtaç olduğu vahdetin ifadesidir. İnsan bütünlüğünü ve tamlığını ancak bu sentezde bulabilir.’’

***

Batı medeniyeti bir dağ gibi insanlığın üzerine çökmüştü. Bunu iyi analiz etmek lazımdı; kendimizi inkâr etmeden bu medeniyete aşina olmamız gerekiyordu. Ayrıca devlet adamlarımız, yurdumuzun kapılarını Batılılaşmaya açmışlardı. Bunun ne getirip, ne götüreceği iyi bilinmeliydi.

Peyami Safa’nın ‘Türk İnkılabına Bakışlar’ adlı eserine hiçbir aydınımız yeterince kafa yormamıştır. Kitabın ön sözünde Peyami Safa şöyle söylemektedir:

‘‘ Şark - Doğu ve Garp - Batı tabirlerini eşelemeye, İslam-Hıristiyan ananeleri ve kültürleri arasındaki ayrılıkları ve beraberliklerini tayin etmeye iki âlem arasında sıkışan öz Türk düşüncesinin garp kültürünü benimseyebilmesi için taşıdığı büyük tarihi istidatları seçmeye başlamak zamanı gelmiş midir?’’

***

27 Mayıs döneminde halkımız çaresiz, aydınlarımız ise nerdeyse cinnet geçiriyordu. Peyami Safa böyle bir ortamda halkı teselli etmeyi görev bilmişti. Bir gün İstanbul Üniversitesi’nde Peyami Safa’ya karşı nümayiş yapılmıştı:

‘‘ Peyami Safa sulanmış kafa…’’ diyerek. Bu nümayişin arkasında üniversitenin asistanları ve öğretim görevlileri vardı. Bunun üzerine Peyami Safa’yı seven gençler, Havadis Gazetesi’nin önüne gelip sempati gösterisinde bulundular. Peyami Safa gazete binasının camını açtı, kendisini seven üniversite gençliğine el sallayarak moral verdi. Adeta düşen bir adamın yerden taşı alıp, milletin gayretle ördüğü duvara koyması gibiydi.

#Peyami Safa
#Edebiyat