Hafta başında Türkiye Hukuk Platformu tarafından Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de organize edilen II. Avrasya Hukuk Kurultayı’nı takip etme imkanım oldu. Bu yıl “Uluslararası adalet için uluslararası hukuk” teması ile düzenlenen kurultaydaki açılış konuşmaları ve oturumlarda dile getirilen görüşler aslında bir süredir benim de dikkat çekmeye çalıştığım üzere bugün dünyadaki pek çok sorunun sebebinin egemen güçlerin hukuku ayaklar altına alan uygulamalarından kaynaklandığı yönündeydi.
Aslına bakarsanız “Hukukun üstünlüğü mü yoksa üstünlerin hukuku mu?” sorusu oldukça klişe haline gelmiş bir soru. Herkesin cevabını bildiği bu soru bir soru olmaktan çok küresel bir eleştiriyi ifade eden kavrama dönüşmüş durumda. Bu kapsamda kurultayın açılışında bir konuşma yapan Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral’ın “Karabağ’ın uluslararası hukuka aykırı bir şekilde işgali ve bu işgalin halen sürdürülmesi” konusuna yaptığı atıf mevcut durumun özeti niteliğindeydi.
Türkiye Hukuk Platformu Genel Sekreteri Ahmet Akcan’ın da açılış konuşmasında dikkat çekmeye çalıştığı konuların başında böylesine önemli bir konunun tartışılması için Azerbaycan’ın özellikle tercih edilmesi geliyordu. Zira toplantının katılımcılarından hukukçu milletvekili Cahit Özkan’ın da belirtiği üzere tüm dünyanın gözleri önünde uluslararası hukuka aykırı bir şekilde gerçekleşen Hocalı katliamı ile yüzleşmeden uluslararası hukuktan söz etmek çok da mümkün görünmüyor. Bu bakımdan Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” çıkışının aslında “Hukukun üstünlüğü mü yoksa üstünlerin hukuku mu?” sorusuna verilen en anlamlı cevap olduğunu ifade etmek gerekiyor.
Dünyanın pek çok ülkesinden hakim, savcı, akademisyen, avukat ve üst düzey yargı mensuplarından oluşan katılımcıların olduğu kurultayın sonuç bildirgesindeki başlıklar bugünün sorunlarını anlatmak açısından son derece önemli. Örneğin BM Güvenlik Konseyi’nin tüm devletlerin eşit, adil, etkin bir biçimde katılabildiği, yükümlülüklerin ve sorumlulukların aynı ilkeler çerçevesinde paylaşıldığı, insan haklarını ve insan onurunu korumayı kendisine temel gaye edinen bir yapıya kavuşturulması, Yukarı Karabağ ihtilafının çözümü için Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde adil ve kalıcı bir çözüm bulunması, Filistin’de, Suriye’de ve Myanmar’da olmak üzere, uğradıkları baskı, zulüm ve kendilerine yöneltilen şiddet sebebiyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin vatanlarına güvenli bir şekilde geri dönüşlerinin sağlanması, FETÖ terör örgütünün Avrasya coğrafyasında arz ettiği ciddi tehlikelerin daha fazla farkında olunması ve bu tehlikelerle mücadele noktasında Türkiye ile işbirliğinin arttırılması, Avrasya ve İslam coğrafyasındaki devletlerin hak ve menfaatlerini korumak ve kendi aralarındaki uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi, Dünya barışına katkı çabalarına da destek verilebilmesi için daimi mekanizmalar ve platformlar oluşturulması önerileri dikkate değerdir.
Bir süredir devam eden “ticaret savaşları” ve ABD’nin kendi çıkarlarını maksimize etmek için uyguladığı uluslararası hukuka aykırı yaptırım kararlarının ülke ekonomilerine verdiği zararlar ciddi bir tartışma konusu haline geldi. NATO ve BM sözleşmesi gibi çok taraflı anlaşmalara imza koyan ülkelerin “birbirlerini ekonomik yaptırımla tehdit dahi edemeyeceği” kesin hükümlere bağlandığı halde yapılan bu yaptırımların ortaya çıkması ve devam etmesi halen önemli bir sorun olarak uluslararası hukukun önünde duruyor. Zira her ne kadar içeriği ve etkileri ekonomik olsa da uygulanma biçimi bakımından tam da uluslararası hukukunun konusu olan bu sorunun çözümü aynı zamanda küresel ekonomi güvenliğinin tesisi açısından büyük önem arz ediyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.