Ekonomi yönetimi, hanehalkı, reel sektör ve hatta yurtdışı finansal kurumlar da dahil olmak üzere hemen hemen herkes Türkiye’nin enflasyonuna odaklandı. Ekonomi yönetiminin dezenflasyon programını uygulama konusundaki kararlılığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her fırsatta programa olan desteğini ifade etmesi programın başarısına hem katkı sağlıyor hem de programın başarıya ulaşma sürecini de hızlandırıyor.
Elbette konu enflasyon olunca merak edilen belli başlı iki veri var. Bunlardan ilki cari yıl sonu enflasyonu diğeri de 12 ay sonrası beklenen enflasyon. Her ikisini de Merkez Bankası’nın düzenli gerçekleştirdiği anketlerden takip ediyoruz. Açıkçası bir süre öncesine kadar elde edilen bulgular işlerin tahmin edilenden biraz daha zor olacağına işaret ediyordu. Ancak son dönemdeki gelişmeler özellikle 12 ay sonrası enflasyon beklentileri konusunda biraz daha rahat nefes almamızı sağlıyor.
Hafta içinde Merkez Bankası’nın sektörel enflasyon beklentilerini içeren eğilim anketi verileri açıklandı. Buna göre;
* Reel sektörün 12 ay sonrası enflasyon beklentisi 2,7 puan azalarak %51,1’e,
* Hanehalkının yani tüketicilerin 12 ay sonrası enflasyon beklentisi ise 1,5 puan azalarak %71,56 seviyesine düşmüş durumda.
* Daha önce Piyasa Katılımcıları Anketi ile açıklanan profesyonellerin 12 ay sonrası enflasyon beklentisi ise 1,2 puan azalarak %27,49 olmuştu.
Özetle tüm piyasa aktörlerinin enflasyon beklentilerin gerilemeye devam ettiği bir sürecin içerisindeyiz. Bu gelişmeler dezenflasyon programının başarılı olması son derece önemli. Ancak yine de özellikle hanehalkının enflasyon beklentisinin çok yüksek seviyelerde gerçekleşmeye devam ettiğini de not edelim.
Enflasyon beklentileri arasındaki farklar dikkat çekici olsa da zaman serisine baktığımızda para politikası araçlarının etkin kullanıldığı dönemlerde ağırlıklı olarak reel sektör ve piyasa katılımcılarının beklentilerinin TÜFE’yi yakınsadığını gözlemliyoruz. Bu bakımdan devam eden sıkı parasal duruş döneminde de zaman içerisinde reel sektörün beklentilerinin piyasa katılımcılarını yakınsayacağını ve nihayet takip eden dönemde de TÜFE’nin düşmeye devam ederek daha aşağıda bir seviyede gerçekleşeceğini öngörebiliriz.
Elbette enflasyon beklentilerin düşmeye devam etmesinin para politikası tarafında da önemli etkileri var. Yavaş yavaş faiz indirimlerini konuşmaya başladığımız bu dönemde enflasyon beklentilerinin çıpalanması büyük önem taşıyor. Zira para politikasının beklenen enflasyona göre reel faiz vermek üzere kurgulandığını biliyoruz. Bu bakımdan enflasyon beklentileri daha aşağıda seviyelerden gerçekleştikçe faiz indirimleri için gerekli olan alan da açılmış ve Merkez Bankası’nın eli rahatlamış oluyor. Elbette faiz indirimlerinin zamanlamasının, hızının ve dozunun çok iyi ayarlanması gerektiğini biliyoruz. Ancak faiz indirimlerini olması gereken dönemden daha önce başlatmanın riskleri olduğu gibi daha geç başlatmanın da reel sektör üzerinde kalıcı hasar bırakma riski içerdiğini göz ardı etmemek gerekiyor. Bu bakımdan bana göre Kasım ayı belki faiz indirimlerinin başlaması belki de ilk indirim sinyalinin verilmesi açısından kritik öneme sahip.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.