Hükümetin bugüne kadar yaptığı sınır ötesi operasyonlar arasında, Afrin’e yapılan ‘Zeytin Dalı Operasyonu’ kadar geniş kamuoyu desteği alan başka bir harekat olmamıştır. HDP hariç, CHP dahil tüm siyasi partiler, her kesimden sivil toplum kuruluşu, medyanın neredeyse tamamı, Afrin harekatında hükümete destek veriyor.
Hükümeti birçok konuda eleştiren yazarların, tv yorumcularının ve entelektüel, sanatçının (küçük bir azınlık hariç) operasyona güçlü destek vermesi dikkat çekici.
Vatandaşlar arasında da durum farklı değil. Askeri operasyona gönüllü olarak katılmak isteyen 15 Temmuz gazileri, Suriyeli, Doğu Türkistanlı, Afrikalı göçmenler ve gençler askerlik şubeleri önünde uzun kuyruklar oluşturdu.
Camilerde, mescitlerde, evlerde sabahlara kadar Fetih suresi okundu, dualar edildi. Askeri konvoyların geçtiği güzergahlarda halk yol kenarlarında bayrak salladı, dua etti, kurbanlar kesiti.
Operasyonun başladığı günden itibaren PKK ve ona destek veren çevrelerin tüm provokasyonlarına rağmen, Kürt vatandaşlarımızın da Zeytin Dalı Operasyonu’nda hükümetin yanında yer alması da unutulmamalı. İktidarın kullandığı dikkatli dil, kelimelerin özenli seçimi de bu konuda etkili oldu.
Operasyonun iç kamuoyundaki görünümü son derece başarılı. Bu sonucu almak için hükümetin yoğun bir çaba içinde olduğu görülüyor. Kuşkusuz operasyonun bu denli güçlü bir kamuoyu desteği almasındaki en büyük etken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi.
Bir süreden beri kamuoyuna verdiği mesajlarla, milli duyguları kabarttı, milleti adeta operasyona hazırladı. Ardından da düşmana meydan okuyan, dosta güven veren söylemiyle askeri harekatı başlattı.
Operasyonla ilgili bilgilendirme çalışmaları Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genelkurmay, Dışişleri Bakanlığı’nın ilgili birimleri tarafından yapılıyor. Oysa operasyona özel bir bilgilendirme merkezinin kurulması ve tek merkezden açıklamaların yapılması daha isabetli olabilirdi.
İç kamuoyu ve medyada gerçekleştirilen başarılı iletişim çalışmalarına rağmen, aynı performansı uluslararası kamuoyunda sağlayamadık. Zaten başından beri hükümetin en büyük sorunu da bu olmuştur. Bir türlü kamu diplomasi ve uluslararası medya yapılanmasını hayata geçiremedik.
Dünya medyası konuyla ilgili mesajların çoğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarından aldı. Ayrıca sözcü İbrahim Kalın’ın gösterdiği yoğun çabayı takdirle anmalıyız. Hem yerli, hem de yabancı medyaya röportajlar verdi, bilgilendirmeler yaptı.
Ancak operasyon için kurulacak iletişim merkezinde özellikle yabancı medya için günlük brifingler verilmesi, talep ettikleri fotoğraf ve görüntülerin temin edilmesi, daha etkili olurdu. Bu profesyonelliği göstermeliyiz.
Bunun yanı sıra, iyi yabancı dil bilen iktidar sözcülerinin, hatta bürokratlarının sürekli olarak yabancı basında görünür olması ve demeçler vermesi önemli etki yaratabilir.
Bu nedenle Avrupa ve ABD medyasındaki haberlerde ciddi bir dezenformasyon gözüküyor. Avrupa medyası konuyu ‘Kürtlere yapılan saldırı’ diye vermesinin sebebi, Avrupa’daki PKK diasporasının etkisidir.
Amerika medyası ise operasyonu ‘IŞİD’i yenen Kürt gruplarına Türkiye’nin saldırısı’ şekilde vermesi, Pentagon ve FETÖ’nün etkisinden kaynaklanıyor.
İngiltere medyasının, devletlerinin ABD ile olan kavgalarından dolayı, daha olumlu haberler yaptığını belirteyim.
Özellikle sosyal medyada yaşanan yalan haberlere karşı İçişleri Bakanlığı “terör propagandası” yaptığı gerekçesiyle çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Bu caydırıcı bir etki yaptıysa da, meseleyi kökünden çözmez.
Her zaman olduğu gibi Türkiye haklı davasını güçlü şekilde hem içeride hem de dünyada anlatmalı. İletişim en az askeri operasyon kadar önemli bir konudur. Onu da planlayıp hayata geçirdik mi, Türkiye’yi tutana aşk olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.