Yüz yüze gelmek, gözlerinin içine bakmak istiyordum. Beni düşmanlaştıran, sonra hayali silahlı bir örgüte üye yapan ve üç yıl boyunca tüm telefon konuşmalarımı, maillerimi, mesajlarımı takip ettiren insanları görmek istiyordum. Bu yüzden Yargıtay 16. Dairede devam eden davaya katıldım.
Selam Tevhit Örgütü Kumpas Davasında, ben mağdur, benim hakkımda dinleme kararı veren hakim de sanıktı. Şansızlığım o ki, sanık Hakim S.Y. Silivri Cezaevi’nde başka davalardan tutukluydu ve online SEGBİS sistemiyle katılıyordu duruşmaya. Göz göze gelemeyecektik yani.
Mahkeme Başkanı mağdur olarak benim ve diğer kişilerin görüşlerini sordu.
Söz aldım:
“Üç yıl boyunca tüm iletişim trafiğim ve telefonlarım kaydedilmiş. Benim dinlenme kararımın verildiği dosyamda eşim, çocuklarım, yeğenlerim ve yakınlarımla olan konuşmalarım, maillerim var. Aile mahremiyetim kaydedilmiş yani. Neden?
Ben ayrıca Anadolu Ajansı Genel Müdürü olarak cumhurbaşkanından, genelkurmay başkanına birçok yetkiliyle, devlet meselelerini de konuştum. O kayıtlar nerede? Kimin elinde, ne yapıldı? Bunları öğrenmek istiyorum.”
Sanık hakim soğukkanlı, yüzünden hiçbir duygu ifadesi olmadan dinledi beni. Ne bir pişmanlık ne de hatasını kabullenme vardı. ‘Belgeleri görmedim, detaylı inceleyemedim, zaman gerekli, bu kararlarda gerçekten benim imzam var mı bilmiyorum, zaman istiyorum’ diyerek, konuyu usul tartışmasına çekti.
Sanık avukatı ise onu yalanlarcasına, ‘müvekkilim bu salonda bulunanlar arasında sadece Kemal Öztürk için dinleme kararına imza atmış. Diğerlerini henüz bilmiyoruz.’
Mahkeme ileri bir tarihe ertelendi.
Selam Tevhit Örgütü, FETÖ’nün belki de 15 Temmuz darbesinden sonraki en büyük ve en acımasız operasyonlarından biri olacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MİT Başkanı Fidan dahil, devletin en üst düzey yöneticileri başta, yüzlerce kişi uyduruk delillerle bu silahlı terör örgütünün üyesi yapılmıştı.
Bu isimleri incelediğinizde şunu görüyordunuz: AK Parti’nin en önemli yöneticileri bu örgüt sayesinde hapse atılacak, ayrıca gelecekte AK Parti’yi yönetmesi muhtemel siyasiler, bürokratlar, işadamları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri de örgüt üyesi iddiasıyla tutuklanacak ve bir hareket kökten çökertilecekti. İddialar ise korkunçtu. Silahlı örgüt kurmaktan, yargısız infazdan, İran ajanlığına kadar her şey vardı içinde.
Şuna da eminim. Darbe başarılı olsaydı, hayali Selam Tevhit Örgütü içine sokulan birçok isim aynı zamanda infaz listesinde yer alacaktı.
20 yaşımdan beri FETÖ’cülerle hasım durumdayım. Onlar beni, ben de onları sevmem. Meclisteki, Başbakanlıktaki ve Ajanstaki görevlerim esnasında her zaman onlarla aramda gizli bir kavga vardı. Birbirimizi bilirdik.
Bir seçim gezisine gazeteci olarak çağrılan Zaman Gazetesi Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya şunu sordum:
“Sizin cemaatinizden olmayan herkesi sanki Müslüman kardeşiniz değil de hasım olarak görüyorsunuz gibime geliyor. Yan yana namaz kılmamıza rağmen bu şekilde neden davranıyorsunuz?”
Dumanlı abartılı tepkiler verip, yanıldığımı söyledi. Şimdi mahkeme kayıtlarından anlıyorum ki, bu konuşmanın geçtiği gün benim telefonlarım, bir düşmanı dinler gibi dinleniyormuş FETÖ tarafından. Dumanlı da bunu biliyordu.
FETÖ davalarında, beni dinleyen sanık hakimin tavrı hepsinde var. Pişman değiller, yanlış bir şey yaptıklarını düşünmüyorlar, hatta imkan olsa daha kötü şeyler yapmayı da planlıyorlar.
Davalara katılan avukatlar hayretler içinde anlattı bana. Şimdilerde FETÖ sanıkları mağdurları, avukatları, hatta hakim ve savcıları tehdit edecek kadar cüretkar oldular.
Nasıl olabiliyor bu? Örgüt hala aktif mi? Neye güveniyorlar? Neden pişmanlık duymuyorlar?
Doğrusu düşmanımla yüzleşmeyi çok isterim. Bu soruları yüzlerine karşı sormayı ve onların örgütüne olan bağlığının asıl temellerini bulmayı çok isterdim.
FETÖ tam olarak çözülemediyse, sanıklar hala bir şeye güveniyor ve insanları tehdit ediyorsa, FETÖ ile mücadele yöntemimizi gözden geçirmek gerekir.
Bu konu kriminal bir mesele değildir sadece. Örgüt üyelerinin, cinayet şebekesi olmasına rağmen, FETÖ’ye bağlılığının nedenlerini bulmak, daha kapsamlı ve derin yöntemlerle olabilir ancak.
Bu örgüt inanç, psikoloji, ilahiyat, sosyoloji gibi alanların uzmanları tarafından incelenmeli. FETÖ’cü sanıklarla yüz yüze görüşmeler yapılmalı. Ancak böyle örgütün algoritması çözülebilir.
Şu anda hapishanelerde örgütün disiplinli bir şekilde varlığını devam ettirmek için yöntemler uyguladığı biliniyor. Ders halkaları, toplantılar, ödevler, mesajlaşmalar örgüt sempatizanını bile militana çevirecek düzeye gelebilir.
Bunları engellemenin yolu, güvenlik önlemleri almak değildir sadece. Örgütün inanç ve bağlılık mekanizmasını çözmek gerekir. O zaman FETÖ tam anlamıyla çökebilir.
Düşmanımızla yüzleşmeliyiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.