Bu gelen ekipten, 2 Başbakan, onlarca Başbakan yardımcısı ve bakan, yüzlerce çok stratejik yerlerde görev yapan siyasetçi ve üst düzey bürokrat çıktı. Türkiye'nin bugün sahip olduğu reform ve büyük projelerde, Erdoğan'ın etrafında kümelenmiş bu İstanbul ekibinin çok büyük katkısı vardır.
İstanbul ekibi, klasik Ankara bürokrasine hiç benzemiyordu. Daha özgür, daha vizyoner, daha iş bitirici, risk alan, dünyayı bilen ve hızlı hareket eden bir ekipti.
Bu yüzden reformcu ve yenilikçi tutumlarını bulundukları her yere yansıtırlardı. Sonuç odaklı çalışırlardı. 'Kadro, ek gösterge, makam, kıdem tazminatı, emeklilik' gibi bürokrasinin zikirlerinde sık tekrar ettiği kavramları bilmez, hoşlanmazlardı ayrıca.
İstanbul ekibi, bir başarı hikayesinin, peşindeydi. Devrimciydi. Devletin işletme sisteminden, bürokrasinin iş yapma biçimine, yemek yeme alışkanlığından, şaka yapmaya kadar, her konuda Ankara'da devrim yapmaya başladılar.
Devlet organizması, bünyesine yeni giren bu yabancı ekibe karşı direndi. Yaptığı tüm reform ve yeniliklere karşı çıktı, engellemeye çalıştı. Bunu klasik Ankara bürokrasisi eliyle yaptı. Hem de her yolu deneyerek.
TBMM'de 2003 yılında, AB standartlarında bir Meclis yönetimi için büyük bir değişim projesi başlatmıştık. Eski bürokrasi bunu engellemek için yapmadığını bırakmadı. Mesela beni sakız çiğniyorum, elim cebimde dolaşıyorum, ceketimin önünü iliklemiyorum diye TBMM Başkanı Bülent Arınç'a şikayet ederlerdi. '
Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na aykırı davranışlardı bunlar.
Sanırım değişim projelerinin ve yeniden yapılanma çalışmalarının en önemli ismi,
kadar bu konuda sıkıntı çeken kimse olmamıştır. Başbakan Müsteşarı olarak başlattığı,
Türkiye'nin en büyük bürokratik değişim projesiydi.
Erdoğan Dinçer'in bu projesini çok önemsedi, bütün saldırılarda onu korudu. Buna rağmen o büyük değişim projesi hayata geçirilemedi. Bürokrasinin aklın alamadığı oyunları vardı ve İstanbul ekibi bunları bilmiyordu.
Erdoğan,
dediği, Ankara bürokrasisine savaş açarak ve çarpışarak onları dize getirmek istedi. Büyük oranda da başardı. Devlet kademelerinde klasik bürokratların çoğu değişti, devletin işleyişi hızlandı. Ancak Erdoğan, bürokratik oligarşinin taktik değiştirdiğini, sonunda da bir zafer kazandığını fark edemedi. Zira ekip değişmiş ama sistem değişmemişti. Kurumsallaşma ise yarıda kalmıştı.
Şöyle anlatayım.
Bu yüzden bir çok ilkesinden, prensibinden vazgeçer, kişiliğini zedelemesine rağmen o koltuk için her yolu dener. Risk almaz, yenilikten hoşlanmaz, düzenin değişmesini istemez ve hep güç dengesine oynar. Kim güçlüyse ondan yana olur, haklının değil, güçlünün yanında yer alır. İşte Türkiye'nin gelişmesini engelleyen de bu anlayıştır.
Yani Ankara bürokrasini dönüştürmek, İstanbul ekibi gibi reformcu, yenilikçi, özgürlükçü ve vizyon sahibi yapmayı amaçlanırken, klasik bürokrasi onları kendisine benzetmeyi başarmış, bunu da kimse fark etmemişti.
Bunun en büyük şokunu ve sıkıntısını
döneminde yaşadı Türkiye. Erdoğan ve Davutoğlu arasında bir denge kurmayı, kişisel çıkarı için, birine ikna ettiremediğini, diğerine ikna ettirmek isteyen bürokrasi, devlet çarkının neredeyse durmasına neden oldu. Bunu yapanlar, klasik Ankara bürokrasisinin zehirlediği, AK Parti'ni getirdiği ekipti maalesef.
2002-2011 yılları arasında, yani AK Parti'nin ilk iki döneminde ülkeye damgasını vuran İstanbul ekibinden artık bahseden yok. Bir çoğu Ankara'yı terk etti, geride Ankara'da kalanlar da o İstanbul ruhunu öldürdü.
Ankara'yı terk edenler arasında yer alan Ömer Dinçer, geçtiğimiz yıl, bu değişim hikayesini kitaplaştırdı.
isimli eseri, aslında İstanbul ekibinin Ankara'da yaşadığı hikayenin özetidir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.