Güney Afrika’da ne yapmalı?

04:0012/02/2019, Salı
G: 12/02/2019, Salı
İbrahim Tığlı

Türkiye’de soğuk günlerin, yağmur, kar, fırtınanın yaşandığı bir dönemde Afrika’nın bir ucunda sıcak hava esiyor. Fakat bu sıcak esinti yalnızca mevsimin yaz olmasından değil, Güney Afrika ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyrindeki dikkate değer güzel gelişmelerden de kaynaklanıyor.Güney Afrika’nın tartışılmasız en güzel şehri Cape Town’da yeni dönemin işaretlerine yakından şahit olmak benim için bir lütuf oldu. II.Abdülhamit’in gönderdiği para ile yaptırılan camiye Türk bayrağının çekildiğini

Türkiye’de soğuk günlerin, yağmur, kar, fırtınanın yaşandığı bir dönemde Afrika’nın bir ucunda sıcak hava esiyor. Fakat bu sıcak esinti yalnızca mevsimin yaz olmasından değil, Güney Afrika ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyrindeki dikkate değer güzel gelişmelerden de kaynaklanıyor.



Güney Afrika’nın tartışılmasız en güzel şehri Cape Town’da yeni dönemin işaretlerine yakından şahit olmak benim için bir lütuf oldu. II.Abdülhamit’in gönderdiği para ile yaptırılan camiye Türk bayrağının çekildiğini görmek tarihi ana şahitlik anlamına geliyor. Nurul Hamidiye Camii, Osmanlı’nın Güney Afrika’da bıraktığı en önemli miraslardan biridir. Cape Town’un en işlek caddelerinden biri olan Long Street’in üzerinde. Cuma namazlarını burada kılmak bir ayrıcalık gibi gelir insana, vatan hasretini çektiğiniz zaman sizi gölgesi ile karşılar, sizin burada yalnız olmadığınızı hatırlatır.

Hamidiye Camii Osmanlı’dan miras kalan tek cami değil Güney Afrika’da. Pearl ve Port Elizabeth şehirlerinde de Osmanlı Devleti’nin destekleri ile yapılan camiler var. Özellikle Pearl’deki cami yalnızlığa, kimsesizliğe terk edilmiş durumda.

Güney Afrika’da caminin dışında Osmanlı mirası olan birçok yapı var. Kuşkusuz bu eserlerin kazanılmasını sağlayan Ebu Bekir Efendi ve çocukları. Ebubekir Efendi, Türkiye’de yeterince tanınmasa da Mozambik’ten Malavi’ye kadar çok geniş bir coğrafyada tanınıyor, biliniyor. Ebubekir Efendi, Endülüs kapılarını açan Tarık bin Ziyad’a benzer. Dönmemek üzere gelmiştir Güney Afrika’ya. Ebubekir Efendi öncelikle bir ilim insanıdır. Eğitimden hukuka çok alanda ürün vermiş öğrenci yetiştirmiş birisidir. Vefat ettikten sonrada çok sevdiği Cape Town’a gömülmüş ve Signal Hill tepesinden adeta Cape Town’u izlemektedir.

Güney Afrika’da Türklerin çoğunluğu Efendi ailesinden gelmektedir. Nasıl Ebubekir Efendi’nin mirasına sahip çıktığımız gibi Efendi ailesine de sahip çıkarsak iki ülke arasında köprü daha güçlü olacaktır. Bu konuda hepimize çok iş düşüyor. Çünkü onlar bize Ebubekir Efendi’nin miras bıraktığı çocukları ve eserleridir.

Camiye bayrak asma törenine katılmak için gelmiştim ama şehid İmam Abdullah Harun’la ilgili bir program da olduğunu öğrenince, Cape Town’un beni kendine çektiğini fark ettim. Abdullah Harun, birçokları gibi benim de gençlik kahramanlarımdandır. Abdullah Harun Güney Afrika’daki ırkçılık yönetiminin kurbanlarından biridir. O mücadelesini İslam için yapmış, bir dava adamıdır. O, Güney Afrika’da bütün insanların eşit bir şekilde yaşaması için hayatını ortaya koymuştur. Bazen apartheide karşı mücadele etmiş kimseler Güney Afrika’da Müslümanların beyaz azınlıkçı rejimle iş birliğini yaptığını söylerler. İşte o zaman biz “Yanılıyorsunuz, ayrımcı apartheid rejime karşı mücadeleyi Müslümanlar da verdi ve bedel ödediler, bu uğurda hayatlarını kaybettiler, işte Abdullah Harun un en önemli örneği” deriz.

Türkiye ile Güney Afrika’daki diğer bir bağımız, Osmanlı Devleti’nin ilk Türk Johannesburg konsolosu Mehmet Remzi Bey’dir. Mehmet Remzi Bey hakkında tez çalışması yapılması gereken önemli bir isimdir. Güney Afrika’da yaşadıkları bir araştırma konusunu hak etmektedir. Ne yazık ki, mezarı, halen malum terör örgütü FETÖ’nün işgali altında rehin durumda.

Güney Afrika’nın diğer Afrika ülkelerine nazaran daha önemli olduğunu herkes genelde kabul eder. Ekonomik potansiyeli, demokratik bir yönetime sahip olması, diğer Afrika ülkeleri üzerine etkisi tartışılmazdır.

Türkiye ile Güney Afrika arasındaki ekonomik ilişkiler maalesef istenilen düzeyde değil. İki ülke arasındaki ticaret ilişkisi 2-3 milyar doları geçmiyor. İş adamlarımızın bu ülkeye gelmesi yatırım yapması, ticari ilişkileri canlandırması gerekmekte. Bu ülke Afrika’nın en büyük pazarına sahiptir. Birçok Afrika ülkesine giriş bu ülke kanalı ile gerçekleşmekte.

Mali’ye yatırım yapıldığında sadece o ülkeye yatırım yapmış olursunuz, fakat Güney Afrika’ya yatırım yaptığınızda hinterlandındaki 10 ülkeye yatırım yapmış olursunuz.

Güney Afrika, Türkiye’ye uzak bir ülke ama, gönüller açısından pek de ırak değil. Güney Afrikalıların bir Türkiye sevdası var ve Avrupa’ya, Asya’ya açılmak için Türkiye’yi bir köprü olarak görüyorlar. Çok kısa sürede TRT World kanalı en çok izlenen yabancı kanallardan biri haline gelmiş ve her geçen gün ilgi daha da artıyor.

“Kazan kazan” ilkesinin model olabileceği en önemli Afrika ülkesi desek hata yapmış olmayız.

Güney Afrika’ya ilk geldiğimde bir hayalim vardı; Afrika çalışmaları üzerine bir araştırma merkezi kurmak. Bu hayali ben gerçekleştiremedim ama Güney Afrika’ya akademik çalışmalar için gelmiş akademisyenler gerçekleştirebilir. Güney Afrika’da kurulacak bir araştırma merkezi, Türkiye’nin Afrika politikalarına, ekonomik ilişkilerin gelişmesine, toplum ve siyasi bağlamda her iki ülkenin birbirini daha iyi tanımasına ve doğru adımlar atmasına fırsat verebilir.

Güney Afrika’da akademik çalışmalarının, gazetecilik faaliyetlerinin, lobi etkinliklerinin her zaman için önemli bir karşılığı var. Diğer Afrika ülkelerinde bu işleri başarmak daha zor olurken Güney Afrika’da daha kolay olduğunu göreceksiniz.

Dışişleri, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, Diyanet ve diğer kurumlarımız Güney Afrika’da güzel işler yapmaya devam ediyor. Kurumlarımız zaten en iyisini bilerek, yapacaklarını yapmaya çalışıyor, Türkiye ile Güney Afrika arasında ilişkileri artırmak için yoğun bir gayret içindeler. Fakat “her şeyi devletten beklememek gerekli” ilkesi sanırım burada da geçerli.

Eğer iş adamlarımızda gelirse, STK’larımız diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi burada daha aktif olurlarsa ve Güney Afrika, Türkiye’den gelecek akademisyenler için bir çekim merkezi olursa; işte o zaman Türkiye ile Güney Afrika arasında daha sağlam ve güçlü ilişkiler kurulabilir.

Nurul Hamidiye Camisi’ne, Türk bayrağı asılması tarihi bir başlangıçtır. Artık Türkiye’nin daha fazla bu ülkede varlık göstereceğinin kanıtıdır. Gelin iki ülke arasında ilişkilerin daha da gelişmesi için bir tuğla da biz koyalım. Ebubekir Efendi’nin yaktığı meşale hiç sönmesin, yeni Ebubekir efendiler ile koşumuz devam etsin…

#Güney Afrika
#Cape Town
#Nurul Hamidiye Camii
#II.Abdülhamit
#Osmanlı
#TİKA
#Diyanet
#Maarif Vakfı
#Ebubekir Efendi