Afrin küçüktür, doğru… Ama çokuluslu hesapların defterinin dürüldüğü yerdir

04:0024/01/2018, Çarşamba
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

Afrinoperasyonu,Fırat Kalkanıile beraber Türkiye’nin en ciddijeopolitikhamlesidir. Bölge haritalarının yeniden çizildiği, yeni emperyal düzen hayallerinin havada uçuştuğu, bugüne kadar müttefik görünenlerinTürkiye’yi küçültmehazırlıkları yaptığı bir dönemde, ülkemizin bütün bu haritalara müdahalesi, bölgesel dinamikleri harekete geçirmesi, artık bu ülkenin güvenliğinin sadece kendisi tarafından sağlanacağının ilan edilmesi,“ittifak halkalarına”inancın sıfırlandığının tescilidir.EğerSuriye’nin, Irak’ın

A
frin
operasyonu,
Fırat Kalkanı
ile beraber Türkiye’nin en ciddi
jeopolitik
hamlesidir. Bölge haritalarının yeniden çizildiği, yeni emperyal düzen hayallerinin havada uçuştuğu, bugüne kadar müttefik görünenlerin
Türkiye’yi küçültme
hazırlıkları yaptığı bir dönemde, ülkemizin bütün bu haritalara müdahalesi, bölgesel dinamikleri harekete geçirmesi, artık bu ülkenin güvenliğinin sadece kendisi tarafından sağlanacağının ilan edilmesi,
“ittifak halkalarına”
inancın sıfırlandığının tescilidir.

Eğer
Suriye’nin, Irak’ın haritası küçültülecekse, Türkiye’nin haritası da küçültülecektir
. Artık bu
niyet
netleşmiştir. Eğer bölgemizde bir ülke daha bölünürse
Türkiye de bölünecektir, planlanan budur ve bu kesindir
. Ülkemizin bütün
güney
sınırlarını çevreleyen, kuşatan irade, ülkemizi
terörle istikrarsızlaştırıp müdahaleye açık hale getirmeye çalışan irade ve İttifak’a Fırat Kalkanı ile müdahale edilmiştir
.
Asıl kıyamet Fırat’ın
Doğu’sunda kopacak
Afrin
operasyonuyla bu müdahale devam etmektedir.
Münbiç
operasyonuyla
kuşatma haritasının Batı kanadı, Akdeniz kapısı
tamamen kapatılacaktır. Ama
asıl kıyamet Fırat’ın doğusunda
, İran sınırına kadar olan bölgede kopacaktır. Dört ülkeyi birden vuracak bu proje için Batılı ittifak ısrar edecek,
bölgesel direnç olağanüstü bir öfke gösterecektir
. Bu anlamda
PKK/PYD
ya da
DEAŞ
, tamamen Batılı istilanın, ABD-İsrail harita çalışmasının ileri uçlarıdır,
tetikçileridir
ve birer dış tehdittir.
Türkiye bugün sadece kendisi için değil, bölge ülkelerinin tamamı için mücadele etmektedir. Sadece terör örgütlerine karşı değil, bölgeyi paramparça etmeye dönük
o “irade”
ile mücadele etmektedir. Çünkü Akdeniz-İran hattında oluşturulacak harita, sadece Türkiye’yi kuşatmakla sınırlı değil,
dört ülkeyi birden vurma planlarının en önemli parçasıdır
, bir istila projesidir.
“Terör koridoru”na
karşı “Türkiye Kalkanı” kurulmalı
Bu yüzden, müdahale
terörle mücadele
kapsamının çok ötesinde
Türkiye’nin ve bölgenin geleceğini güvence altına alacak bir savunmadır, bölge için bir
özveridir
. Harita planlarına müdahaledir,
yüz yıl önce bölgenin haritasını çizenlerin ikinci kez bizleri paramparça etmesini engelleme
girişimidir.
Bu yüzden de
operasyon sadece Afrin’le sınırlı olamaz, olmamalı
. Münbiç’ten Irak’a kadar müdahale alanı genişlemelidir. Bugün inanmasanız da
gün gelecek bunu yapmak zorunda olduğumuzu göreceksiniz
. Türkiye’nin bütün güney sınırlarını güvenceye alacak bir
güvenli hat
oluşturulmalı.
Onların terör koridoru planına karşı bir tür
“Türkiye Kalkanı”
,
“savunma hattı”
inşa edilmeli. Bu, ülkemiz için asla
vazgeçilmez bir gelecek planı
dır. Söz konusu hat kapatılmadığı müddetçe,
o “Kalkan” inşa edilmediği müddetçe savaş Türkiye içlerine taşınacak
, sadece Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonu bunu önlemeye yetmeyecektir.
Halep-Musul hattının kuzeyi bizim için
güvenlik kuşağıdır
Küresel siyasi
iklim sertleşti
, ülkeler tamamen
güvenlik hesaplaşması
na göre pozisyon almaya başladı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya hiç bu hale gelmemişti
. Baltıklardan
Asya-Pasifik
kıyılarına kadar yeryüzünün her yerinde merkez güçler arasındaki bir hesaplaşma zirveye çıkmıştır. Artık bu
stres
nerede, nasıl patlar, öngörmek mümkün değildir ama kesinlikle patlayacaktır.
Böyle bir dönemde,
ittifak ilişkileri hiçbir ülkeye güvence vermez
, vermeyecektir. Türkiye için de,
NATO ya da bir başka ittifak ilişkisi
bir güvence telkin etmemektedir. Bu, en son terör koridoru planında açıkça ortaya çıkmıştır. Öyleyse
yeni durumlar ortaya çıkmıştır ve yeni pozisyonlara ihtiyaç vardır
. Ülkemiz Afrin operasyonu ile işte bunu yapmaktadır.
Türkiye için
Halep-Musul hattının kuzeyi, tamamen güvenlik eksenli düşünülmesi gereken bir bölgedir
. Bu kuşakta hiçbir örgüt ya da yabancı ülke varlığına izin verilemez.
ABD’nin bölgeye dair bütün tezleri çökmüştür
, yalan olduğu tescillenmiştir, ülkemize karşı
“düşmanca”
olduğu belgelenmiştir.
PKK/PYD ve DEAŞ’la ortak çalışan
ABD’nin sadece Irak ve Suriye değil, Türkiye’yi de hedef aldığı artık tartışma olmaktan çıkmıştır.
Artık ABD’nin bütün
teklifleri Türkiye’yi
oyalama amaçlıdır
Bu aşamadan sonra
ABD’den gelecek her türlü “işbirliği ya da ortaklık” teklifi Türkiye’yi sınırlama, aldatma amacı taşımaktadır
. Bu tekliflerin tamamı Türkiye’yi yumuşatma, zaman kazanma,
PKK-PYD’ye alan açma, onu kurtarma
amaçlıdır. Siyasi aklı bulandırma, eski müttefik ilişkileriyle
gizli hesapları örtme
girişimidir. 15 Temmuz saldırısından sonra bu teklif ve önerilerin tamamına tavır almak
milli bir duruştur
. Ülkenin bugününü ve geleceğini kurtarmaktır.
Bundan sonra gelecek bütün
teklif ve öneriler, Türkiye’yi en azından Afrin’le sınırlama, Münbiç’e genişlemesine engel olma hele ki Fırat’ın doğusuna geçişini kesinlikle durdurma amaçlı olacaktır
.
Yeni oyun böyle kurulacaktır
. Bütün bu yaşanmışlıklardan sonra tekliflere açılan alan tamamen kapatılmalıdır. Çünkü hiçbir ülkenin, bir müttefik ülkeye karşı terör örgütleriyle böylesine bir
ortaklık
yapmasının örneği
geçmişte yoktur.
İçeriden kim bu
tekliflerle geliyorsa o planın
parçasıdır
Herhangi bir
teklife sıcak bakmak, kapı aralamak
bu ülkenin siyasi aklıyla alay etmek, bu milletin duygularıyla, hassasiyetleriyle oynamak olacaktır
.
İçeriden herhangi bir yapı, kişi, çevre böyle teklifleri pazarlıyorsa, o aslında büyük hesabın parçasıdır
. Onlara çalışmakta, Türkiye’ye operasyon çekmektedir.
15 Temmuz’da bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye girişen bir aklın
, bu kadar terör sicili varken, hala bölgesel “ortak” kabul edilmesi ya da bu yönde bir girişim
tehlikelidir
, kötü niyetlidir. Arkasında mutlaka başka bir hesap vardır.
Bu ülkenin toprağından,
bu milletin yüreğinden..
Türkiye, Afrin operasyonuyla bir
ülke savun
ması yapmaktadır. Bu savunma tamamen
milli bir cephe ile, ittifak ile
yapılabilir. Öyle
kripto PYD’lilerle, liberal-aydın görünümlü bildirilerle, savaş karşıtlığı yaygaraları, örtülü AB ya da ABD fonlarıyla
yapılacak bir şey değildir.
Ülke savunması sınırlarda nöbet tutan askerlerle, bir daha geri dönmeyi düşünmeden operasyona giden vatan evlatlarıyla
, içeride ve Suriye’de kurşunlara yürüyenlerle, 15 Temmuz gecesi
tankların karşısına dikilenlerle
, süslü cümleler yerine kelimelerini bu savunmaya hasredenlerle, Batı’dan iktidar devşirenlerle değil
bu ülkenin toprağından ve bu milletin yüreğinden konuşanlarla
yapılır.
Türkiye bir direnç
hattı inşa etmiştir
Türkiye, yeni bir
direnç hattı
inşa etmiştir. Bundan sonra yapması gereken bu hattı güçlendirmek,
sulandırılmasına izin vermemektir
. Terör ya da bir başka güç, artık niyetleri açığa çıkmışken, giderek daha büyük tehdide dönüşürken
masaya sürülecek her ABD teklifi, yeni 15 Temmuz’ların, yeni “terör kuşakları”nın habercisi olacak
tır.
Ülkemizin kararlı adımlar attığı her zaman
içeriden ve dışarıdan birileri harekete geçer, milli ekseni zayıflatmaya
, milletin kafasını karıştırmaya, Türkiye’yi kilitlemeye çalışır. İşte tam bu günlerde söz konusu tehdide özellikle dikkat etmek gerekmektedir.
Yapacağımız tek şey,
kendi tehdit tanımlarımızla, savunma hatlarımızla harita değişikliklerine müdahale etmek
, coğrafya ve küresel ölçekte güçler hesaplaşmasını iyi takip ederek, durduğumuz yeri sağlamlaştırmaktır.
Devam edelim,
göreceksiniz oralarda tutunamayacaklar
Bunu yaptığımızda,
ABD’nin ya da bir başka ülkenin, PKK’nın ya da bir başka terör örgütünün o kuşakta tutunamayacağını
, gerileyeceğini, bütün iddialarının
sıfırlanacağını
göreceğiz. Bu zor, onların oyununu bozacaktır. Çünkü
ahlaksızca, pervasızca
giriştikleri bu tehditler, şantajlar Anadolu savunmasına çarpıp etkisizleşecektir.
Bu arada, operasyona
İran’ın karşı çıkışının “fırsatçılık” olduğunu, S. Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) karşı çıkışının ABD ve İsrail telkinleri olduğunu bir yere yazın
.
2018 yılı içinde hem İran’da yeni bir patlama bekleyin
, hem S. Arabistan-İran hattında çok ciddi krizlere hazır olun. Onlar işin vahametini o zaman anlayacaklar ama iş işten çoktan geçmiş olacaktır.
Türkiye, bu çıkışlarıyla
büyük tarih hesaplaşmasını
başlatmış, yüz yıl sonra yeniden kendisi olmuştur. Artık
iddiaları da gücü de yüksektir, büyüktür
. Hedefleri ve hesapları da öyledir.
Çünkü bu iddia ve hesaplar, onu hem Selçuklu, hem Osmanlı yapmış bir genetiktir
. Tarihin doğru yerinde duruyoruz, küresel konjonktürün bize sağladığı en geniş hareket alanına sahibiz.
Afrin küçük ama
çokuluslu hesapların defteri dürülüyor
Öyleyse
yola devam
edeceğiz. Öyleyse
büyük yürüyüşü
daha da güçlendireceğiz. Öyleyse
bütün harita taslaklarını yırtıp atacağız
, onların hesaplarını yüz yıl sonra bozmayı bileceğiz. Öyleyse bu ülkeye bir daha
akıl, nizam
verme şanslarını ellerinden alacağız. Öyleyse bir
“Türkiye Kalkanı”
inşa edeceğiz, bu ülkeyi küçültmeye çalışanlara inat onu daha da büyüteceğiz.
Bu çetin bir kavgadır. Afrin küçücük bir yer demeyin, çokuluslu hesapların defterinin dürüldüğü bir müdahaledir
. Bütün coğrafya için yeni uyanış geleneğini bu müdahalelerle başlatıyoruz. İçeride ve dışarıda operasyon alanlarını böyle yok ediyoruz.
Biz bugün de, Çanakkale’de durduğumuz yerdeyiz. Tam oradayız!
#Türkiye
#Afrin
#TSK