Türkiye Fırat’ın Doğu’suna operasyon sinyali verir vermez her yer hareketlendi. “Terör Koridoru”nun açık ve gizli destekçilerini bir panik aldı. İnanılmaz oyalama taktikleri, türlü türlü teklifler, vaatler havada uçuşuyor.
ABD’den Türkiye’ye, Avrupa’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ve S. Arabistan’a kadar “Türkiye cephesi” kurmaya çalışanlar işi sulandırmak için her yolu deniyor. Kontrolleri altındaki örgütler harekete geçiriliyor, kontrolleri altındaki nüfuz çevreleri sahaya sürülüyor.
Koridor projesinin başından beri tek yatırım yaptıkları alan olan “oyalama, erteletme, zaman kazandırma” planı yeni yeni önerilerle formatlanıyor, revize ediliyor. Bütün hesapları Türkiye’yi durdurmak, savunmasız bırakmak üzerine kurulu. Bu amaçla ülke içinde bazı çevreler şimdiden pozisyon almış bile.
ABD birden Patriot satışlarına onay veriyor, FETÖ çerçevesinde Türkiye’yi hoş tutacak bilgiler, gelişmeler servis ediyor, “Türkiye’nin güvenliği” nutukları atıyor, “PYD ile konjonktürel işbirliği yapıyoruz, geçecek” açıklamaları yaptırıyor.
İçeride birileri bu bilgileri, açıklamaları, söylemleri pazarlıyor. En çok da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Fırat’ın Doğusu”na yönelik operasyon söylemlerini gündemden uzaklaştırıyor. Soğutmaya, sulandırmaya, etkisizleştirmeye çalışıyor. ABD girişimleri, PKK/PYD örtülü gündemi ile bu çevrelerin aldıkları pozisyon birbirini tamamlıyor, aynı hesabın bir parçası olduğu artık sırıtıyor.
En uçuk, bu ülkeye en büyük tuzak olacak bir gelişme de şu: Türkiye-Suriye sınırı boyunca Peşmerge ve Arap güçlerinin yerleştirileceği iddiası. Arap gücünden kasıt, ABD’nin S. Arabistan ve BAE ile yürüttüğü projeden başka bir şey değil. Yani onlar PKK yanına yeni bir Türkiye düşmanı yapıyı sınırlarımıza yerleştirecek.
Mesut Barzani’nin yayın organı BasNews; Türkiye ve ABD’nin Fırat’ın Doğusu’na Peşmerge ve Araplardan oluşan güçlerin yerleştirilmesi konusunda anlaştığını iddia etti. Haber aynen böyle. Ne demekse bu!
Eğer doğruysa ve bu birileri tarafından böyle pazarlanıyorsa, Fırat’ın Doğu’suna yönelik müdahalemizde ABD, İsrail, S. Arabistan, BAE, PKK ve Peşmerge’den oluşan yeni bir cephe hattı kurulacak demektir. Bu hat, Türkiye’yi güvence altına almaktan çok Türkiye’yi oyalayıp daha sonra da vurmaya dönük hazırlıkların yeni bir aşamasıdır. Koridor’un tamamlanmasına yönelik planların revize edilmesi, Türkiye’nin buna ikna edilmesi, yeni bir oyuna kurban edilmesidir.
Hiçbir şekilde böyle bir plan kabul edilemez. Hiçbir şekilde bu plan ülke içinde servis edilemez. Hiçbir şekilde Türkiye’nin operasyon hazırlıkları bu şekilde ertelenemez, bu plan ülkemizin güvenliği için meşru gösterilemez.
Kobani (Ayn el Arap) olaylarını hatırlayın. PKK/PYD, DEAŞ karşısında sıkıştığında ülke içinde büyük bir infial oluşturuldu. Zihinler rehin alındı. DEAŞ gösterilerek PYD meşrulaştırıldı. Peşmerge Türkiye toprakları üzerinden, davulla, zurnayla bölgeye taşındı. Ne oldu sonra? Hani nerede Peşmerge? Kobani, (Ayn el Arap) kimin elinde?
Kobani senaryosu Türkiye’ye yapılan en büyük kötülüklerden biriydi. Ülke içinde bu amaçla katliamlar yaşandı. O zamanlar buna karşı çıktığımızda yoğun baskı ve tepkilere maruz kaldık. Peki, bu baskıları yapanlar sonrasında Kobani hakkında bir şey söyledi mi? Türkiye’yi hep birlikte zor bir duruma soktular ve bunu başardılar. O olay olmasaydı terör koridoru bu kadar başarılı olamayacaktı.
Şimdi yeni bir “Kobani senaryosu” çiziyorlar. ABD’nin yeni formülünü Türkiye’ye dayatmaya, PKK/PYD ile Peşmerge arasındaki geçişgenliği dikkatlerden uzaklaştırmaya, sınırlarımızın güneyinde kilometrelerce uzanan cephe hattını bu şekilde güçlendirmeye çalışıyorlar.
Ne yani bizi ABD askerleri mi koruyacak? Bizi S. Arabistan askerleri mi koruyacak? Bizi BAE askerleri mi koruyacak. Bizi Peşmerge mi koruyacak? Bizi bütün bu cephenin paralı askerleri mi koruyacak?
Ayn el Arab (Kobani) olaylarını çok iyi hatırlayalım. Ayn el Arab’da Türkiye oyuna getirildi. Kendi ayağına kurşun sıktı. Kendi eliyle Türkiye’nin çevrelenmesinin önünü açtı. O zaman en çok kimler bağırdıysa, kimler kamuoyunu harekete geçirdiyse, kimler ajitasyona başvurduysa, kimler Ankara’nın siyasi aklını bulandırdıysa, Fırat Kalkanı operasyonu PYD’ye dayandığında aynı çevreler harekete geçecekti. Geçti de. Fırat Kalkanı ve Afrin’den sonra mesele Doğu’ya gelince hep beraber harekete geçtiler.
Suriye’de olan biten ve bizim dâhil olduğumuz her şeyin aslında Türkiye’ye kurulan tuzağın bir parçası olduğu artık bir gerçektir. Ülkeyi parçalamak için haritalar çoktan çizilmiş, ne tür devletçikler kurulacağı belirlenmiş, hazırlık dönemi bitmiş, uygulama dönemi başlamıştır. İşte bütün bunlar, o yolun devamıdır.
Türkiye elbette bu oyuna gelmeyecek. Elbette Patriot bataryalarına kanmayacak. Elbette Suriye üzerinden içeriye servis edilen yeni senaryoya kapı aralamayacak. Hele seçimler öncesinde bu senaryoyu sahaya sürenler aklını kaçırmış olmalı!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.