-Aklımda; Üç Kapı, Üç Cephe. Masada kalan harita. -Afrika’da ne yapıyoruz? Fransa’yı çıldırtan şey ne?

04:0018/10/2021, Pazartesi
G: 18/10/2021, Pazartesi
İbrahim Karagül

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika (Angola, Nijerya, Togo) ziyaretlerini takip ediyoruz.Aklımda, üç cephe ve çok sayıda konu var. Türkiye’nin Afrika’da ne yapmaya çalıştığına dairharitayı belirginleştirmeçabası var.“Yakın cepheler, uzak hedefler”arasında bir ülkenin coşkuyla21. yüzyıla dönüşüvar.Aklımda, Türkiye’yi bütün yönlerden kuşatıp Anadolu’da boğmaya dönük, özellikle son yirmi yılda yoğunlaşan planlar karşısında Türkiye’nin verdiği amansız mücadele var.Üç Kapı: Onlar kapattı biz açtık.Bize“Batı

Cumhurbaşkanı Erdoğan
’ın Afrika (
Angola, Nijerya, Togo
) ziyaretlerini takip ediyoruz.
Aklımda, üç cephe ve çok sayıda konu var. Türkiye’nin Afrika’da ne yapmaya çalıştığına dair
haritayı belirginleştirme
çabası var.
“Yakın cepheler, uzak hedefler”
arasında bir ülkenin coşkuyla
21. yüzyıla dönüşü
var.

Aklımda, Türkiye’yi bütün yönlerden kuşatıp Anadolu’da boğmaya dönük, özellikle son yirmi yılda yoğunlaşan planlar karşısında Türkiye’nin verdiği amansız mücadele var.

Üç Kapı: Onlar kapattı biz açtık.

Bize
“Batı Kapısı”
nı kapatmaya çalışıyorlar. Bize
“Doğu Kapısı”
nı (Kafkasya) kapatmaya çalışıyorlar. Bize
“Güney Kapısı”
nı kapatmaya çalışıyorlar.
20. yüzyıl başındaki
coğrafya senaryosu
nu yeniden yazdılar.
Tarih dışına, coğrafya dışına itme,
ya da sıkı kontrol altında tutma, bunun için
“küçültme”
hesapları
yaptılar ve uygulamaya soktular. Türkiye’ye yönelik
Batılı projelerin tamamı bu “kapılar” üzerine kurulmuştu
.
Ama
olağanüstü bir direnç
onları şaşırttı.
“Türkiye 21. yüzyılın sürprizidir”
derken hem bu hesap sıfırlayan direnci hem de ülkeler boyutunu aşıp bölgeler boyutuna ulaşan,
yeryüzünün “Orta Kuşak” coğrafyasında bütün hesapları sarsan
bir güç yükselişini kastettim.

Güney Kapısı’na saldırdılar önce. Proje çöktü, harita masada kaldı.

Türkiye
direnmekle kalmadı.
Kapıların tamamını açacak
akıllı ve büyük cesaret isteyen
müdahaleler yaptı. Bu müdahaleler
“küresel
ölçek”li oldu.
Coğrafya haritası tasarlayanlara coğrafya ölçekli cevaplar
verildi.
Önce
Güney Kapısı’na
müdahale
edildi. Türkiye’nin
Müslüman-Arap dünyası ile arasına “terör koridoru”
olarak tanımladığımız bir
kuşak
oluşturmaya dönük harita
çalışması boşa çıkarıldı.
O proje çöktü.
Ancak gereken
müdahaleler henüz tamamlanmadı.
İran sınırından Akdeniz’e bir
“barış kuşağı”
oluşturmak, kurulacak
kalın duvarları
tamamen ortadan kaldırmak, coğrafyayı
iki keskin bloka
ayırmaya dönük sinsi planları boşa çıkarmak için
kalan pürüzler de temizlenmeli.

Doğu Kapısı açık tutulacak. İran ne yapmaya çalışıyor?

“Doğu Kapası”
nı kalıcı olarak kapalı tutmaya,
Türkiye-Orta Asya
bağlantısını
sonsuza dek
kapatmaya ayarlı planlar
Karabağ savaşı i
le çökertildi.
Osmanlı dönemi dâhil, Cumhuriyet tarihinin en etkili jeopolitik müdahalesi
yapıldı.
Ama kapı tam olarak henüz
açılamadı
. Özellikle İran’ın, o kapıyı yeniden kapatmaya dönük girişimleri artık gizlenir olmaktan da çıktı. Hazırlıkları da bu yönde.
Türkiye ve birlikte olduğu ülkelerin hazırlıkları ise tam tersi yönde. Öyle görünüyor ki,
Ermenistan, İran etkisini kıramazsa,
bölgede
yeni bir müdahale,
bu sefer
“çok devletli”
söz konusu olabilir.

En sıcak cephe Batı Kapısı’nda. Ne o, Haçlı saldırısı mı olacak?

Şu an
en sıcak hazırlık Batı Kapısı’nda.
Suriye savaşı ile
Doğu Akdeniz’
de başlatılan Türkiye’yi
kendi kıyılarına hapsetme
stratejisi de aslında çöktü. Karada yapılan jeopolitik müdahaleyi aynı etkinlikte Doğu Akdeniz’de, denizde de gördük.
Ama “kuşatma planı” Ege’ye uzatıldı.
ABD ve Yunanistan
’ın,
Fransa
ve bazı bölge ülkeleri ile
Adalar
ve
Yunan topraklarında
yoğunlaştırdığı
askeri hazırlık
bizde bir
hafızayı uyandırıyor
sanki. Yüzyıllardır devam eden
Osmanlı-Avrupa
ya da
Doğu-Batı
mücadelesini. Ya da
Haçlı saldırıları
nı!

“Batı’yı savunma” değil, “Türkiye’yi vurma” planı.

Dedeağaç
gibi sınırın hemen yanında kurulan üsler, Batı kapısına yığılan askeri varlıklar
bizim saldırganlığımızdan değil, onların Türkiye’yi batıdan çevreleme
amacı ile yürütülüyor. Aslında
“Batı’yı savunma” değil, “Türkiye’yi vurma”
amacı güdüyor.
Bu
sıcak hazırlıkların
diğerlerinden çok daha tahrip edici sonuçlar doğuracağı muhakkak. Çok da
“yakın tehlike”
oluşturduğu mutlak
. Peki, Türkiye ne yapacak?
Diğer “Kapı”larda ne yaptıysa onu. “Kapı”yı açık tutmak için ne gerekiyorsa onu. Ve
asla tereddüt etmeyecek.
Çünkü Türkiye
“Batılı dünya düzeni”
nin bittiğini biliyor. Batı’nın
coğrafya ve ülke dizayn etme
gücünün zayıfladığını biliyor. Batı
duraklayıp geri giderken
kendisinin
imparatorluklar aklıyla bu yüzyıla hızla döndüğünü
biliyor.

Türk medyası niye çekingen? Afrika’da aslında ne yapıyoruz?

Aklımda, Türk medyasının
biraz çekingen, biraz ilgisiz, biraz da bilgisiz
ce izlediği
Kuzey Afrika-Orta Afrika
’daki Türkiye’nin “etkili”, akıl dolu, dünyanın
merkez güçlerini karşısına almaktan çekinmeyen
ve çok
uzun vadeli
hesapları var.
Afrika’nın
derinliğine yaptığı yolculuk, sarsıcı jeopolitik sonuçlar
doğruyor çünkü. Daha da doğuracak. Bu sonuçlar,
ikili ilişkilerin ötesinde,
Afrika’nın sömürge tarihini, geleneğini, sömürgeci güçlerin sarsılmaz sanılan
otoritesini sarsıyor, sömürge kodlarını çözüyor.
Libya ve Somali yakınlığının ötesinde kuzeyden Orta Afrika’ya uzanan,
büyük yakınlaşma ve ortaklık projesi
nin
zihinsel dönüşümü
var. Ortak alanların güncellenmesi,
sadece
savunma ve güvenlikte
değil,
ekonomide, kültürde, tarımda ve gelecek beklentilerinde
ki büyük atılımlar var.

Biz sadece su kuyusu açmak için gelmedik. Fransa niye çıldırdı?

Aklımda,
Türkiye’nin Afrika’da “umut” olmasının Fransa’yı nasıl çıldırttığı, ABD’yi nasıl endişelendirdiği
hatta Çin’i nasıl düşündürdüğü var.
Büyük güçlerin, merkez ülkelerin “Türkiye etkisi” üzerindeki kaygılı halleri hemen
her gün Batı medyasına
çok daha ileri cümlelerle yansıyor zaten.
Biz buralara sadece
su kuyusu açmak için, sadece insani yardım için gelmedik.
Hatta sadece
SİHA satmak için de gelmedik.
Biz buralara
geleceğin güçlü ortaklıklarını
kurmak için
, uzun yürüyüşleri
başlatmak için geldik.

Aklımda, işte bunları durdurmak için içeride kurulan “cephe” var.

Afrika’da, Orta Asya’da, Ortadoğu’da nereye uzansak,
nerede güzel başlangıçlar yapsak karşımızd
a dünyanın en güçlülerini
bulduk. Dikkatle bakın; Türkiye’nin hep
büyüklerle bilek güreşi
yaptığını göreceksiniz.
Bu, bir ülkenin
bilgeliğini, güç arayışını ve büyük hesaplarını
gösterir.
Bu yüzden;
“Türkiye yükselişi”
derken,
Selçuklu ve Osmanlı’dan sonra yeni bir şeyi
anlatmaya çalışıyoruz.
İşte bu düşüncelerle Afrika’yı izlerken aklımda hep;
Bütün bunları boşa çıkarmak için “içeride kurulan cephe” var.
Yüzyılları inşa eden, büyük idealler ülkesini
küçük hesaplarla
durdurma çabaları var.
Bu engeli aşmak da
milletin, bizim görevimiz.
#Afrika
#Fransa
#Türkiye
#Müslüman
#Arap