Papaz bizi Roosevelt’e götürür mü?

02:3130/07/2018, Pazartesi
G: 30/07/2018, Pazartesi
Hüseyin Likoğlu

ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Türkiye aleyhinde ajanlık yapan, FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle irtibatlı sözde papaz Andrew Brunson’ın tutukluluğu ile ilgili tehditkar açıklamaları, gözlerin tekrar 15 Temmuz işgal girişimine dönmesine neden oldu.Daha önce “15 Temmuz’un Roosevelt’i Nerede” diye sormuştuk. ABD’nin Başkan ve yardımcısının en üst perdeden papaz Andrew Brunson için Türkiye’yi küstahça tehdit etmesi, aynı soruyu daha da ileriye taşıyarak

ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Türkiye aleyhinde ajanlık yapan, FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle irtibatlı sözde papaz Andrew Brunson’ın tutukluluğu ile ilgili tehditkar açıklamaları, gözlerin tekrar 15 Temmuz işgal girişimine dönmesine neden oldu.



Daha önce “15 Temmuz’un Roosevelt’i Nerede” diye sormuştuk. ABD’nin Başkan ve yardımcısının en üst perdeden papaz Andrew Brunson için Türkiye’yi küstahça tehdit etmesi, aynı soruyu daha da ileriye taşıyarak tekrar sordurmayı gerektiriyor.

Kermit Roosevelt ve 1953 İran darbesini şöyle bir hatırlayalım:

1951 yılında İran Başbakanlığına seçilen Muhammed Musaddık, daha önce verdiği mücadelelerin neticesinde İran petrolünü millileştirdi, sömürgeci İngiliz şirketlerini ve ajanlarını ülkeden kovdu.

Ortadoğu’nun zenginliklerini sömürmek için milyonlarca Müslüman’ı katleden Batı emperyalistleri, tabi ki Musaddık’ın bu yaptığına rıza göstermeyeceklerdi. ABD ve İngilizler, Kıbrıs’ta kafa kafaya vererek, Musaddık’ı indirmek için yaptıkları planı devreye soktular. Önce gazeteci, din adamları ve milletvekilleri satın alındı. Gazeteci ve din adamlarının kara propagandası neticesinde milletvekilleri Başbakan Musaddık’ı görevden indirecekti.

Tabi sadece İran’daki satılık gazetecilerin kara propagandası yeterli değildi. Uluslararası bazı basın kuruluşlarının da desteği şüphesiz önemliydi. Kod adı Ajax operasyonu gereği New York Times sık sık ‘diktatör’, diğer gazeteler ‘Hitler-Stalin’, Newsweek, ‘Komünistler İran’ı ele geçirdi’, Time da ‘Çin’in Kızıllar tarafından zapt edilişinden beri antikomünist dünyadaki en kötü felaket’ diyecek. (Bu gazeteler ve kullandıkları ifadeler size de çok tanıdık geliyor değil mi?) Ancak Musaddık referanduma giderek, satılık vekilleri devre dışı bıraktı ve ilk darbe girişimini geri püskürttü.

Emperyalistler, planın ikinci aşamasını devreye aldı. İkinci aşama Musaddık’ı Şah Muhammed Rıza’nın fermanıyla görevden azletmekti. Bu plan da akamete uğratıldı. Pes etmeyen emperyalistler üçüncü aşamaya geçti. Bu aşamada, Tahran sokaklarını cehenneme çevirmek vardı. Parayla satın alınan ajanlar, 19 Ağustos 1953 sabahı Tahran caddelerini savaş alanına çevirdi. Satılmış General Zahidi ve diğer parayla satın alınmış polis-askerler şiddet dalgasından yararlanarak, Musaddık’ı gözaltına aldı ve Roma’da yaşayan Şah Muhammed Rıza ülkesine geri döndü.

Bu hikayeyi uzun uzun niye anlattım? Bütün bu süreci 37 yaşındaki CIA ajanı Kermit Roosevelt yönetti.

Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı olayları yan yana getirdiğimizde 1953 İran darbesine çok benzediğini düşünüyorum. Pes etmeyen, kaybettikçe yeni planlarla karşımıza çıkan bir ihanet süreciyle karşı karşıyayız. Satılık gazeteciler, din adamları, STK’lar, siyasetçiler, polis ve asker hainler. Gezi sürecinden beri pes etmeyen bir ihanet şebekesi.

Bu ihanet şebekesini yöneten bir veya birden çok Rooseveltler olduğu muhakkak. Türkiye’nin gerek Suriye’de izin vermediği terör koridoru, gerekse Akdeniz’de petrol ve doğalgaz hakları konusundaki tavizsiz tutumu, 100 yıl önce petrol ve diğer yeraltı zenginlikleri için bölgeyi kan gölüne çeviren emperyalistleri, çok rahatsız ediyor.

Papaz Andrew Brunson üzerinden Türkiye’nin tehdit edilmesi zamanlamasına baktığımızda benzer şeyleri görüyoruz. Dahası Akıncı Üssü’ndeki Fetullahçı hainler Kemal Batmaz ve Hakan Çiçek’in telefonlarında yapılan inceleme neticesinde Pensilvanya bağlantılarının ortaya çıkarılması birilerini fevkalade çıldırtmışa benziyor.

Başkan Trump ve Başkan Yardımcısı Pence’nin bu tehditkar tavrı, 15 Temmuz ihanet girişiminin devam ettiğinin en açık göstergesidir. Papaz Brunson’ın bizi 15 Temmuz ihanet girişimini yöneten Rooseveltlere götüreceğinden korkuyor olabilirler. Sadece Brunson değil, Metin Topuz başta olmak üzere ABD’nin ihanet girişimi ile bağlantılarını ortaya koyan başkaca deliller de var. Türkiye’nin kararlılığı anlaşılan birilerinin kimyasını fena bozdu.

Son olarak, MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli, önceki gün sosyal medya üzerinden ‘papaz’ takasına göndermede bulundu. Eğer bir takas olacaksa ‘Al papazı, ver Fetullah’ı şeklinde asla olmamalı. Bizim maşalara ihtiyacımız yok. Bizim maşayı tutan elleri görmemiz lazım. Eğer papaz Brunson, bizi 15 Temmuz’un Roosevelt’ine götürecekse, Fetullah papazı onların olsun…

#ABD
#Türkiye