Toplantı uluslararasıydı ama salon yarı yarıya boştu.
Kürsüde sayın vekil konuşuyor. Günün anlam ve önemine binaen. Biraz önce BM temsilcisi iki kadın konuştu. Biri Afrika’dan öteki Avrupa’dan.
Afrikalı kadın konuşurken pek kulaklık yoktu kulaklarda. Sanki konuşmacının vücut dilinden konuşmanın bütün teferruatlarına vakıf olacağını vehmetmişti dinleyiciler. Kadını dinlemekten ziyade kendi aralarında konuşmayı tercih ettiler. Allah’ın garibanları temalı ayrımcı bir duruş ile kendi aralarında lafı lafa eklediler. Hafiften bir uğultu yükseldi salonda. Kadın kalkınması, Kuzey ülkelerindeki kadın haklarının gelişme seviyesi, pür dikkat, kabına sığmayan bir heyecan. İslam ülkeleri, Afrika ülkeleri olunca canım ne dinleyip ne öğreneceğiz onlardan. Onlar öğrensinler bizden bir şeyler... Bizim cennet vatanımız.
Avrupalı temsilci konuşmaya başlayınca bir kısmı kulaklıkları taktı bir kısmı benim İngilizcem bu konuşmayı takip etmeye yeterli edasında put gibi oturmaya başladı. Avrupalı Avrupalı olduğunu gösterdi; konuşmasını taşırmadan, pişirmeden, kokmadan bulaşmadan, yüzünde parçalanmaz bir medeniyet maskesi olduğu halde nihayetlendirdi.
Sıra geldi Türkiye’yi temsil eden bayan vekile.
Bayan vekil hazirunu selamladıktan sonra orta kapıdan iki kadın girdi. Pembe ve eflatun. Bileşik kaplar misali. Birisi eflatun baskınlığını pembe ile öteki pembe baskınlığını eflatun ile kombinlemiş.
En arkaya oturdular. Arkalarında kameramanlar var sadece. Pembeli, “Alkışlar başlar başlamaz çıkarız ancak o zaman yakalarız” dedi.
Eflatunlu, burun kıvırdı “Neyi yakalayacaksak artık. Çay kahve içer gideriz fazla da önemsenecek bir şey yok.”
Arkadaşına hak verircesine “Ayşegül sempozyumda!” dedi pembeli.
“Hayır, şekerim” dedi siyah dalgalı saçlarını metal mor maşa ile ensesinde toplamaya çalışan eflatunlu, “serinin adı Ayşegül değil. Barbie. Barbie uluslararası sempozyumda.”
“Hı” dedi pembeli, “hatun da tam Barbie formundaydı zaten.”
“Hatun” bu esnada iki yumruklarını da sıkmış konuşuyor: (Hamur mu yoğuruyor bu) Kadının birey olması, güçlü olması, kadının kalkınması.
Yumruklarını o kadar kuvvetli sıkıyor ki, salon konuşmanın muhtevasından ziyade sıkılı yumruklara takılıyor.
Kameramanlardan biri, pembe eflatun kombinlerin duyacağı şekilde “Vücut dersi almıyor mu bu” dedi. “Görüntü çok kötü. Yönetmen gene kızacak. Muhteva ile uyumlu görüntü yakalayamamışsınız diye çemkirecek.”
“Kolaydı uyumlu görüntü yakalamak. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı.”
Konuşmacı hamur yoğurmak ile kodum mu oturturum kararsızlığında sıkılı kalmış yumruklarıyla konuşmasını tamamlamaya çalışırken; kırmızı başörtülü bir kadın konuşmacıya sırtını dönerek, daha doğrusu anlı şanlı vekili arkasına fon yaparak son model cep telefonu ile bu anı ölümsüzleştirmek için çubuğuna telefonunu takıp selfisi için açı beğenirken; görevlilerden biri kendisini ikaz etmek için ona doğru yöneliyor. Uluslararası bir sempozyumda selfi çubuğu kullanarak ...
Görevli selfi çeken kadına doğru gidiyor gitmesine lakin kadın o esnada peş peşe pozlarını çoktan çekmiş, ama bir iş başarmanın sevincinden ziyade tedirginliğin sahasında ayakta, acaba başkasının çektiği poz daha mı iyi çıkar?
Görevli salonda selfi çubuğu ile fotoğraf çekmek konusunda kırmızı başörtülü kadını ikaz etmek için gelmişken boynunda katılımcı kimliğine dikkatle bakınca... Yok. Sokma oğlum başını derde. Ulusal imajı koruma payından, bizim eve ekmek aş düşmeyecek. Durduk yere kırmızı başörtülü kadının “siz benim kim olduğumu biliyor musunuz” azarlamasına muhatap olacak.
Görevli görevini yapmak ile görevini parantez içine almanın kararsızlığında dururken, kırmızı başörtülü ona yeni bir görev bahşediyor: “Beni şöyle şu açıdan alabilirseniz...”
Çaresiz son model swarovski taşlarla bezenmiş cep telefonunu eline alıyor görevli. Bas denen yere basıyor.
Görevli kırmızı başörtülünün vermiş olduğu görevi yerine getirmek için tuşa basarken “sıkılı yumruk” daha bir sıkıyor yumruklarını.
“Sıkılı yumruk”, yumruklarını daha bir aşk ile sıkarken kameramanlardan biri arkadaşına, “Yumruğa odaklan yumruğa odaklan” dedi. Şu an bütün dünyada bir salgın olarak yumruk savaşları başlamış. Alt yazı geçiyor kanalda. Haberi bir an önce hazırlayıp kanala yetiştirmemiz gerekiyor. Yeni görüntüleri buluncaya kadar eskilerden bir demet sunacaklar. Aklına gelen yumrukları bir hatırlatsan. Kanaldan bekliyorlar. Whatsapp’tan yazacağım hemen.”
“Süleyman Demirel’e atılan yumruk. Mesut Yılmaz’a atılan yumruk. Hande Ataizi’nin Sevda Demirel’den yediği yumruk. Falcı Memiş’in meslektaşına attığı yumruk...”
“Geç bunları oğlum. CNN Trump’un yumruklarını girmiş. NTV Kuzey Kore sokaklarında halkın Şişme balon Trump heykellerini yumruklayışını haber yapmış. Z Haber Beyaz Saray yakınlarında Amerikalılar “tavuk Trump heykelini yumruklamaya başladı” haberini siyaset bilimcilere yorumlatmaya başlamış bile.”
“Bekle! Biz şimdi öne geçeceğiz. Vekilin sıkılı yumruklarını Türkiye’den küresel yumruk eylemine katılan ilk kişi olarak veriyoruz. Ver mehteri!”
“Tamamdır!”
Önemli not: Bir kaç hafta çarşamba günleri öykünün sonunu sizin yazmanızı bekleyerek öyküler yayınlayacağım.
Metinlerinizi gönderirken, adınızı, yaşınızı, mesleğinizi, eğitim durumunuzu ve memleketinizi ilave etmeyi unutmayın lütfen.
Okumuş olduğunuz öyküleri sonları ile birlikte bir kaç ay sonra yayınlayacağım. Sizin gönderdiğiniz sonların arasından imlası ve kurgusuna itina gösterilmiş metinleri de okuyucunun sonu başlığı ile yayınlayacağım inşallah.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.