Yargı mensuplarının sanıklarla fotoğraf çektirme özgürlüğü

04:0025/09/2019, Çarşamba
G: 25/09/2019, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

Hayatımıza giren her teknolojik alet beraberinde “kullanma kılavuzunu” da getiriyor. “Kullanma kılavuzu” sadece bizim teknolojiyi nasıl kullandığımızı ya da kullanacağımızı değil aynı zamanda teknolojinin bizi nasıl kullanacağını da gösteriyor/dikte ediyor.Mesela akıllı telefonlar ile kendi fotoğrafımızı çekerek sadece bir uygulama kullanmıyoruz, çoğu defa kendi fotoğrafımızı çekip sosyal medya hesabımızda yayınlayarak “kullanılmış” da oluyoruz.Başkalarına göstermek, sosyal medya hesaplarına yüklemek

Hayatımıza giren her teknolojik alet beraberinde “kullanma kılavuzunu” da getiriyor. “Kullanma kılavuzu” sadece bizim teknolojiyi nasıl kullandığımızı ya da kullanacağımızı değil aynı zamanda teknolojinin bizi nasıl kullanacağını da gösteriyor/dikte ediyor.

Mesela akıllı telefonlar ile kendi fotoğrafımızı çekerek sadece bir uygulama kullanmıyoruz, çoğu defa kendi fotoğrafımızı çekip sosyal medya hesabımızda yayınlayarak “kullanılmış” da oluyoruz.

Başkalarına göstermek, sosyal medya hesaplarına yüklemek üzere çekilen fotoğraflar, pek çok değerin imha edilmesi sürecini de başlatıyor, ne ki “kullanılma kılavuzu” nu içselleştirdiğimiz için bunun üzerinde hiç durmuyoruz bile.

Sosyal medya aracılığı ile her gün değer ve ilkelerin “fotoğraf ile imha” sürecine dair çarpıcı tanıklıklarımız oluyor. Mesela geçtiğimiz hafta sonu sosyal medya ahalisini fazlasıyla meşgul eden bir adliye fotoğrafı düştü gündeme.

Aktör Kıvanç Tatlıtuğ, sanık olduğu bir dava dolayısıyla adliyede. Ne var? “Olan şey” şu noktadan sonra başlıyor: Sırtında cübbesi ile genç bir hanım –ki sosyal medyaya Kıvanç Tatlıtuğ’un sanık olduğu davanın hâkimi olduğu üzerinden düştü fotoğraf- Kıvanç Tatlıtuğ ile bir fotoğraf çektirmiş.

Daha sonra genç hâkimenin Kıvanç Tatlıtuğ’un davasına bakan hakime olmadığı bildirildi lakin bu çok önemli değil. Önemli olan bir yargı mensubunun sırtında cübbesi ile bir davanın sanığı ile fotoğraf çektirip bunu sosyal medya hesabında yayınlamış olması.

Yargı mensupları mesleki kisvelerini sırtlarında taşıdıkları sürece herkese eşit mesafede olmak zorundadırlar. Sanık bir aktör ile sanık bir kamyon şoförüne karşı aynı mesafeyi korumak zorunda yargı mensupları.

Konu ile ilgili sosyal medya hesabımdan bir tivit attım. Tivit etrafında “derin” tartışmalar oldu.

Ama konu sosyal medyada kalmadı. Tecrübeli bir yargı mensubu konu ile ilgili olarak bendenize bir mektup gönderdi. Buyurun:

Merhaba Fatma Hanım,

İstanbul Adliyesi’nde görev yapan bir hâkim hanımın, dava için adliyeye gelen bir sinema artisti ile çektirdiği fotoğrafı WhatsApp hesabında paylaşması üzerine kişisel twitter hesabınızdan yapmış olduğunuz
“Her meslek erbabına ‘sosyal medya’ etiği ve mesleki onur başlığı altında eğitim verilmesi şart”
şeklindeki paylaşımınız üzerine bir yargı mensubu olarak bu açıklamayı yapmak istedim.

Adalet Akademisinde, henüz Hâkimler ve Savcılar Kurulu Yargı Etiği Bildirgesini kabul etmeden tam beş yıl önceden beri Yargı Etiği ve Mesleki Kimlik dersi içerisinde “Sosyal Medya Etiği” yer almaktadır.

Ne yazık ki hâkim ve savcılarımızın çoğu “Sosyal Medya Etiği” dersinde sunulan tavsiyeler yerine, sosyal medya fenomeni olan meslek büyüklerini örnek almayı tercih ediyor. Hatta yargı mensupları bazı meslek büyükleri tarafından sosyal medya kullanımına teşvik ediliyor.

Sosyal medya etiği sorununu sadece gençler üzerinden değerlendirmek eksik yaklaşım olur. Hesaplar dikkatle incelendiğinde, kıdemi ve yaşı ne olursa olsun birçok yargı mensubunun tarafsızlığı ve bağımsızlığına halel getirecek paylaşımlarda bulunduğu gözlenecektir.

Yargı bağımsızlığı demişken şu hususu da belirtmek isterim: Bir yargı mensubu milletvekilliği veya yerel seçim döneminde seçimlerde aday olmak için istifa ederse seçilemediği takdirde bir daha mesleğe dönemiyor. Yargıda tarafsızlığın örselenmemesi açısından getirilen bu düzenlemeye karşın 2011 yılından beri avukatlar arasından yapılan hâkim ve savcı alımlarında çoğu aktif siyasetle uğraşan birçok avukat mesleğe dâhil olmuştur.

Hâsılı öncelikle yargı mensuplarını ilgilendiren “Sosyal Medya Etiği” çözülmesi gereken büyük bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu konuda en önemli görev meslek öncesinde Adalet Bakanlığına, meslekte ise HSK’ya düşmektedir. Sorun ortaya çıktıktan sonra müdahil olmak yerine sorunun ortaya çıkmasını önleyici tedbirlerin bir an önce alınması gerekmektedir. İyi çalışmalar dilerim./İ.İ.

Mektubu gönderen Sayın İ.İ.’ye teşekkür ederim.

Bir yargı mensubu olarak mesleki etik için, mesleki sorunlar için zihnini yoruyor.

Sosyal medya ve meslek ahlakını her meslek için teker teker ele almak zorundayız. “Kullanılma kılavuzu”nun baskısı altında olan bireyler maalesef akledemiyor.

Sosyal medya ve meslek ahlakı konusunda din görevlileri ve sağlık personelini mercek altına almaya ne dersiniz?

Görüşlerinizi @Fatma_Barbaros adlı tivittır hesabına bekliyorum.

#Kıvanç Tatlıtuğ
#Sosyal Medya
#Yargı
#Etik
#HSK