Koruyucu aileler ile Beştepe’de bir öğlen yemeği...

04:0013/03/2019, Çarşamba
G: 13/03/2019, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

7 Mart Perşembe günü Sayın Emine Erdoğan koruyucu aileler ve çocuklarını, sivil toplum örgütü temsilcileri, medya mensupları ve sanat dünyasından davetlilerle bir yemek sofrası etrafında buluşturdu.Oturtulduğum masada AÇEV’in Ankara temsilcisi Seda Yılmaz ve Ankara’ya iki buçuk saatlik bir mesafeden gelmiş bir koruyucu aile ve çocukları vardı. Şehrin adını, ailenin ve çocukların mahremiyetine duyduğum saygıdan dolayı özellikle yazmıyorum.Davete icabet etmeye niyet ettiğimde, 7 Mart’ın Regaib

7 Mart Perşembe günü Sayın Emine Erdoğan koruyucu aileler ve çocuklarını, sivil toplum örgütü temsilcileri, medya mensupları ve sanat dünyasından davetlilerle bir yemek sofrası etrafında buluşturdu.



Oturtulduğum masada AÇEV’in Ankara temsilcisi Seda Yılmaz ve Ankara’ya iki buçuk saatlik bir mesafeden gelmiş bir koruyucu aile ve çocukları vardı. Şehrin adını, ailenin ve çocukların mahremiyetine duyduğum saygıdan dolayı özellikle yazmıyorum.

Davete icabet etmeye niyet ettiğimde, 7 Mart’ın Regaib kandili olduğunu bilmiyordum. Öğrendiğimde içime bir hüzün çöktü. Sonra “Allah’ım böyle olduğuna göre bunda bir hayır var, bana bu hayrı görmeyi nasip et” diye dua ettim.

Sayın Emine Erdoğan’ın, Sayın Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu zamanlardan bu yana güçlü ile güçsüzü aynı zaman ve mekanda buluşturmasına tanıklığım, her defasında bendenizi ziyadesiyle etkilemiştir.

Bu defa yine öyle oldu. Masada bir aile ve kardeş olduğunu tahmin ettiğim üç çocuk, babalarının yanında oturuyordu. Tanışalım dedim babalarına. “Bunların sorumluluğunu yeni üstlendik” dedi emekli memur olduğunu öğreneceğim baba. Masanın diğer tarafında oturan, 19 yaşında olduğunu öğreneceğim genç hanımı göstererek, “Önce onu büyüttük, şimdi o memur oldu” dedi.

Anlatılanlardan önce bir şey anlayamadım. Genç hanımın kucağında iki yaşlarında bir kız çocuğu vardı. “Evlendirdiniz mi?” dedim. “Hayır, kucağındaki bunların kardeşi” dedi baba. Anlamak için arka arkaya sorular sordum. Öğrendiklerim bendenizi çok etkiledi. Sizlerle paylaşmak istiyorum.

19 yaşındaki genç kız, bu yazı için adı Seher olsun, dört yaşında iken masada birlikte oturduğumuz ailenin sorumluluğuna veriliyor. Yaklaşık 15 yıl önce. Aile üç çocuk sahibi. Anne, “Seher beni hiç üzmedi” diyor. Seher hüzünlü bir yüze, sorumluluk sahibi rikkatli bir kalbe sahip. Nitekim yemek boyunca ailenin sorumluluğunu üstlendiği dört kardeş gözlerini Seher’den alamadı. Dört kardeşin en küçüğü 2,5 yaşındaki sevimli bebek, Seher’in kucağından hiç inmiyor.

Dört kardeşin ailenin sorumluluğuna verilmesinin hikayesi bir hayli ilginç. Bir gün Sosyal Hizmetler’den bir yetkili diyor ki: Siz Seher’i çok güzel yetiştirdiniz, bu çocuğumuza da koruyucu aile olun.

Nevin Hanım –bu yazı için adı Nevin olsun– kendi korumalarına verilecek çocuğun bir kardeşi olduğunu öğrenince, “Çocukları ayırmayalım, iki kardeşi birlikte alalım” diyor. Ama çocukların iki değil, dört kardeş olduğu ortaya çıkıyor. Aile dört kardeşi de evlerine getiriyor. Nevin Hanım, “Sabah yataktan kalkıyorum, gece yarısına kadar... Bazı günler hiç oturmadan anca yatmaya gidiyorum” diyor. Dört kardeşin en küçüğü Nevin Hanım ile yatıyormuş. Nevin Hanım ve eşi biyolojik anne-babası oldukları üç çocuklarını evlendirmişler; onlardan torunları olmuş. Torunlarla beraber küçük kız da Nevin Hanım ve eşine dede, nine diyormuş. Ablaları ve abisi anne, baba diye hitap etmesine rağmen.

Koruyucu aile ortamında şefkati ve merhameti tadarak büyümüş olan Seher, şimdi kendisi üç kardeşe abla, minik kıza ise adeta anne.

Nevin Hanım Seher’i çok rahat yetiştirdiğini ama dört kardeş için aynı şeyi söyleyemeyeceğinin altını çizdi. Yaşları birbirine çok yakın olan çocuklarla ilgilenmek hakikaten çok zor. Ayrıca bu çocukların ayda bir defa kurumda anne ve babaları ile görüştürüldüğü dikkate alındığında kafalarının karışmasını tahmin etmek zor değil.

Kafa karışıklığı sadece çocuklar için söz konusu değil. Koruyucu aileler ya bir gün bu çocuk elimden alınırsa endişesini çok yaşıyor. Özellikle evlat sahibi olmayan aileler. İzmirli bekar bir hanım bu endişe için şöyle dedi: “Ben bekarım ve bir evladımın koruyuculuğunu üslendim. Her zaman onun için hakkında en hayırlısı ne ise o olsun dedim. Şimdi o ailesiyle. Görüşmeye devam ediyoruz.”

Değerli gazeteci arkadaşımız Fadime Özkan’ın bir kız çocuğuna koruyu aile olma sürecine yakından tanığız. Fadime Özkan’ın duygularına aşinayım. Örnek davranışı pek çok kalbe maya oldu.

Güzel hikayelerin yayılması konusunda cimri bir ülkeyiz. Mesela dizilerin vazgeçilmez oyuncusu Turgay Tanülkü’nün 26 çocuğun bakımını üstlendiğini bilmiyordum. Bu haber niye kanatlanıp her birimizin kalbine oturmadı diye uzun uzun düşündüm. Oysa kötü haberler, sapkın haberler, ekranımıza her vesile ile bulaşıyor, dilimizi ve yüreğimizi ele geçiriyor.

Hapishanede gördüğü işkence yüzünden baba olamayan Turgay Tanülkü, “Her anneler gününde eşimden özür diledim” diye anlatmaya başladı hikayesini. Cezaevinde baba olma hakkı elinden alınan Turgay Bey, ne engin bir yürek sahibidir ki 7 yıl hapis yatıp suçsuzluğu anlaşıldıktan sonra, hapishaneye yeniden dönmek için söz veriyor, hapistekilere tiyatro eğitimi vermek ve onların çocuklarının eğitim almasını sağlamak üzere.

Her Anneler Günü’nde “Karıma tam 26 gül geliyor” diyor Tanülkü.

Tanülkü zengin bir adam değil. Dizilerde oyunculuk yapıyor, sahip olduğu beş evin gelirini çocukların bakımına ayırıyor. Mesleğini eline alan her çocuk sorumluluğu bölüşüyor, onlar da yeni gelen çocukların koruyucusu olmak için katkı sunuyor.

Sayın Emine Erdoğan’ın himayesindeki öğlen yemeğinde bir tarafta bölünmüş ailelerin, çocuklarını terk eden ebeveyn sorumsuzluğunu, diğer tarafta doğurmadığı çocuklar için seferber olan ebeveyn şefkatini derinden idrak ettim.

7 Mart günü şunu bir kez daha anladım ki, dünya sadece merhamet ve sorumluluk sahibi insanlarla güzelleşiyor .

Bütün bu tanıklıklardan sonra bize düşen nedir sorusuna cevap bulmak zorundayız. Sorumsuz insanlara “sorumluluk bilinci” aşılamak ne kadar mümkün bilmiyorum. Ama bizler sorumluluk sahibi bireyler, sürekliliğini sağlayabileceğimiz işleri düşüncede bırakmayıp eyleme dökmek zorundayız.

#Emine Erdoğan
#AÇEV
#Seda Yılmaz
#Koruyucu aile
#Fadime Özkan
#Turgay Tanülkü