Kimselere saygı göstermeyenler herkesten saygı bekliyor!

04:006/02/2019, Çarşamba
G: 6/02/2019, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

-I-En son ne zaman yaptığı işten dolayı birine beddua ettiniz, bağırdınız, şikayette bulundunuz diye sorulsa hiç düşünmeden arka arkaya sıralarız.İşini iyi yapan insanlara gösterdiğimiz saygı, saygımızı ifade ediş biçimi üzerinde konuşmaya kalksak, vereceğimiz örnekler birkaç taneyi geçmez, üstelik verdiğimiz örnekler çok eski bir zamana da ait olabilir.Markette “hesabımızı gören” kasiyere nezaket göstermek, bir iki insani cümle kurmak konusunda tutuk davranırız. Ama zinhar bir hata yapmasın sözcükler

-I-

En son ne zaman yaptığı işten dolayı birine beddua ettiniz, bağırdınız, şikayette bulundunuz diye sorulsa hiç düşünmeden arka arkaya sıralarız.



İşini iyi yapan insanlara gösterdiğimiz saygı, saygımızı ifade ediş biçimi üzerinde konuşmaya kalksak, vereceğimiz örnekler birkaç taneyi geçmez, üstelik verdiğimiz örnekler çok eski bir zamana da ait olabilir.

Markette “hesabımızı gören” kasiyere nezaket göstermek, bir iki insani cümle kurmak konusunda tutuk davranırız. Ama zinhar bir hata yapmasın sözcükler ağzımızdan çıkmak için hazırda bekler.

Pazarda en güzel ürünleri seçerek tartan esnafa teşekkür etmek aklımızdan bile geçmez. En iyilerini verdin teşekkür ederim iki tane de eziğini ilave et de bütün pörsümüş ürünler sana kalmasın diyecek kadar adil olmak kaçımızın aklına geliyor?

Ev içi ilişkilere gecelim. Ev dağınık olsa evin beyi ne bu evin hali diye sitem etmeye hazırdır. Ama bir gün de ev halidir dağılır, bu kadar düzenli tutmaya uğraşma diyen var mı?

Öğretmenler, günlük, haftalık, aylık, yıllık olarak öğrencilerinin güzel davranışlarını, sorumluluk bilincini takdir ediyor mu? Veli toplantısında velilere her öğrencinin en olumsuz yanlarını sıralama performansı göstermek kadar iyi taraflarını da nazara vermek konusunda bir gayretleri var mı?

Esnafa bakalım, ateşin başında kürek sallayan fırıncı hangimizin şefkatini kazandı?

Herkes değişti, yozlaştı, kimsenin kimseye saygısı kalmadı diye şikayet etmek kolay. Kendimize bakalım, esas biz nerden nereye geldik? Şefkat ve merhametimiz arttı mı eksildi mi? İnsanlara hürmetimiz, saygımız bir kıvama ulaştı mı?

Bir insana sadece insan olduğu için hürmet etmek neden nefsimize zor geliyor?

Kibrimizden! Kibirli insan herkesten saygı bekleyip kimseye saygı göstermeyendir.

-II-

Sosyal medya üzerinden saygı ile ilgili bir soru sordum: En son ne zaman işini iyi yaptığı için saygı duyduğunuz biri oldu ve saygınızı nasıl dile getirdiniz?

Esasında kolay gibi görünmekle birlikte zor bir soru. Çünkü saygı ile nezaket birbirine karıştırıldı. Onlarca cevap geldi. Cevapların ağırlıklı kısmı sunulan hizmeti ucuz ve nazik bir şekilde alanların, hizmeti veren garsona/işletmeciye teşekkür etmesine dairdi.

Teşekkür etmek bir saygı ifadesi değil nezaket ifadesidir, ayrıca nefes alır gibi doğal bir şekilde yapmamız gereken bir eylemdir. Nefes alışımızı hatırlıyor muyuz? Acı olan şu ki, hayatın ve dilin hoyratlaşması yüzünden insanlar uzun uzun kime neden teşekkür ettiklerini yazdılar.

Sonucu kendilerine dönük “iyi bir hizmet için” teşekkür etmenin kişiye saygı göstermek ile bir alakası var mı? Hem var hem yok.

Günlük hayatta ağzımızdan çok fazla çıktığı halde maalesef saygı deyince neyi kastettiğimizi pek bilmiyoruz. Gösterdiğimiz saygının değil, bize gösterilen/gösterilmeyen saygının peşine düşüyoruz daha ziyade. Başkalarına ne kadar saygılı davrandığımızı hiç dert etmeden başkalarının bize saygısızlığını merkeze alıyoruz. “Gençlerde de hiç saygı kalmadı” diyen orta yaşlarına erişen kişi, muhtemelen kendi gençliğini kes yapıştır bir albüm eşliğinde hatırlıyor, vakti zamanında kendisinin büyükleri tarafından “saygısızca” bulunmuş davranışlarını izi kalmayacak şekilde unutmuş olmalı. Onun gençliğinde de o dönemin yaşlıları aynı cümleyi tekrarlıyordu büyük ihtimal.

Diğer taraftan işini iyi yaptığı için sorusuna cevap olarak, tuvaletleri temizleyen kadın, güler yüzle hizmet eden garson, servisi bol kepçe sunan işletme sahibini takdir edişte, “ucuz ve güler yüzlü hizmeti” almaktan dolayı duyduğumuz memnuniyet merkeze alınmış olmuyor mu?

Velhasıl toplumsal bir iletişim ve muhabbet dilini değil, hizmet alan/hizmet veren ilişkisini merkeze alıyoruz. Yani “müşteri memnuniyeti” ile ilgiliyiz daha ziyade.

Bir de “şimdiye kadar işini iyi yapan birine rastlamadım” toptancılığı ile öfkelenmeye hazır cümleler sarf edenler var. En tehlikeli olan da bu toplu yargı.

Birkaç güzel örnek olmadı mı? Oldu. Mesela öykücü Ebru Askan, oğlunun tatil boyunca okulunu ve öğretmenini özlemesinden yola çıkarak, öğretmeni arayıp teşekkür etmesini anlattı. Bir öğretmenin işini iyi yapmasının rakamsal başarı ile ölçülmemesi gerektiğine bundan güzel örnek olabilir mi?

Bir kadın, eşinin her gün türlü sıkıntılar içinde kendileri için rızk kazanması karşısında çok saygı duyduğunu söyledi. Helalinden emek ile kazanılmış rızk için kişiye saygı ve hürmet duymak şükrümüzün artmasına vesile muhakkak.

-III-

İşini iyi yapana saygı göstermek deyince... İş nedir? Para getiren her şey iş midir? Mesela hırsızlar iş sahibi, çalma eylemleri iş midir?

Tanım bir kurmacadan gelecek. Dünyada en çok okunan kitaplar arasına giren takas ekonomisini savunan Doppler’den. Kitabın adı kahramanının adını taşıyor.

Oldukça başarılı bir kariyere sahip iken, karısını ve iki çocuğunu bırakarak, ormanda yaşamaya başlayan Doppler karısının Roma seyahati sırasında çocukları kendisine bırakması yüzünden gergin saatler geçirir. Ormana dönmek istiyordur ama oğlu uyuduğu için onu ormandaki çadıra götürmesine 16 yaşındaki kızı izin vermediğinden gönülsüzce evde kalır, salonda uyur. Uykusu bir hırsızın kapıyı açma teşebbüsü ile bölünür. Hırsız gitmek ister Doppler ısrarla onu içeri davet eder. Kahve ve içki ikram eder. Niyeti hırsızdan hırsızlığın tekniğini, “işinin inceliklerini” öğrenmektir. Çünkü Doppler bundan sonraki hayatına takas ekonomisi, hırsızlık ve ormandan faydalanarak devam edecektir.

Doppler’in evine giren hırsız kendisini, işini iyi yapan biri olarak takdim eder.

Doppler okuyup okuyabileceğim en kötü roman. O halde niye okudum? Norveçlilerin yazdığı romanları sosyolojik bakışı merkeze alarak okumaya çalıştığım için... Pişman mıyım? Hayır. Sorumsuz bencil erkek kimliği için çarpıcı bir örnekti Doppler. Evet Doppler saygısız, sevgisiz ve bencil bir adam.

Benim açımdan roman edebi açıdan başarısız. Hesapta Doppler ormanda yaşıyor ama ormanda yaşamak üzerine okuyucuya ufacık bir deneyim yaşatmıyor satırlar.

O halde edebi metin olarak, kurgu olarak gayet zayıf olan bu roman niye bütün dünyada çok okundu?

Bu sorunun cevabı mühim. Negatif kahraman “herkese” iyi gelmiş anlaşılan.

#Saygı
#Kibir
#Sosyal medya
#Ebru Askan
#Doppler