Kadınlar ve erkekler arasındaki bilinç farkı (2)

04:008/02/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

I-Cuma günü size bir kitabın mihmandarlığında ilerleyeceğimizi
: Kapitalizm Hakkında Size söylenmeyen 23 Şey.


Bugünkü yazımız için izlek olarak belirlediğim önerme şu: “Çamaşır Makinesi Dünyayı İnternetten daha çok değiştirdi”



Önermeyi okuyunca “hadi canım sende” dediniz büyük ihtimal. Bu satırların yazarı demişti nitekim. Eğitimden tıbba, alışverişten eğlenceye, kurumsal dedikodudan sanal mezarlık ziyaretine kadar neredeyse hayatın bütün çeperlerine karışmış olan internet ile çamaşır makinesini mukayese edince çamaşır makinesi pek mütevazi kalıyor elbette.



Kitabın yazarı Ha-Joon Chang'ın bakış açısı ile bakınca görüntü tamamen değişiyor.



Nasıl mı?



Yazar iletişim teknolojilerinin “mesafelerin ölümüne” sebep olduğunu kabul ediyor. Yaratılan “sınırsız dünya”da eski geleneklerin önemini kaybettiğini, çağımızı adlandıran durumun internet devrimi olduğunu kabul ediyor Güney Koreli yazar. Fakat beyaz eşya ile bilgisayar teknolojilerini mukayese ettiğinde tam puanı çamaşır makinesinin temsil ettiği beyaz eşyaya veriyor.



Şöyle diyor: “Değişimleri yorumlarken genelde en yeni olanları devrimci olarak algılarız. Bu genelde gerçeklere aykırıdır. Telekomünikasyon teknolojilerinde son zamanlarda kaydedilen ilerleme on dokuzuncu yüzyılda gerçekleşenlerle telgraf kıyaslanınca göreceli olarak o kadar da devrimci değildir.(...) İnternet devrimi (en azından şu ana dek) ev işleri için gereken emeği büyük oranda azaltan ,kadınların iş gücü piyasasına girmelerini mümkün kılan ve hizmetçilik gibi meslekleri adeta ortadan kaldıran çamaşır makinesi ve diğer ev aletleri kadar önemli değildir. Geçmişe döndüğümüzde 'teleskoba tersten bakarak' eskiyi küçük görüp yeniyi gözümüzde büyütmemeliyiz.”



Güney Koreli yazar keşke şu sorunun cevabını da lütfetmiş olsaydı: Beyaz ev eşyaları Avrupa ülkelerindeki hizmetçi sayısını azalttı ama, İslam ülkelerinde insanlar beyaz eşyaya rağmen ve üstelik kendi söküğünü kendisi diken bir peygamberin ümmeti olmalarına rağmen, hizmetçi üzerinden statü satın almaya devam ediyor. Niçin?



II-

Cuma günü, Nihayet Dergi'nin Şubat sayısında yer alan Prof. Dr. Canan Karatay ile yazar Emine Şenlikoğlu'nun söyleşilerini arka arkaya okumanızı tavsiye etmiştim.



Her iki şahsiyeti de biliyorsunuz. Görüntüleri, savundukları görüşler, ekranda yer alma biçimleri bir şeklide gözünüzün önüne geldi.



Prof. Dr. Canan Karatay bir hekim. Yemek yapmayı ,bulaşık yıkamayı çok seviyor. Bulaşıklarını asla makinede yıkamıyor.



Yazar Emine Şenlikoğlu “Elimle hiçbir şey üretmem, bazen yemek yaparım” diyor.



Dünyası, ilgileri birbirinden oldukça farklı olan bu iki hanımefendinin cevaplarını niye bir arada zikrediyorum?



olarak her ay dört tema üzerinden sürdürdüğümüz bir Türkiye anketimiz var.

,

,

,



İlerde yayınladığımız bütün cevapları bir araya getirerek, okuyucularımıza kitap olarak sunacağız inşallah.



Bu güne kadar verilen cevapları nazara vermediğim halde niye şimdi, dünyası, ilgileri birbirinden oldukça farklı olan bu iki hanımefendinin cevaplarını bir arada zikrediyorum?



Canan Karatay ve Emine Şenlikoğlu'nun “ev işi, el işi” bahsindeki cevapları bize şu soruyu sorduruyor: Kimin geleneksel kimin modern olduğunu belirleyecek olan kriter nedir?



Modern ve geleneksel kodlarının günümüz açısından müphemliğini en iyi şekilde ortaya koyan örneklerden birisi de karşı yoldan gelen sürücünün hataları sonucu arabasında başına kaya parçası düşerek ölen Hülya Gencer'in hikayesi. Hülya Gencer'in hayatını yaşama şekli, tam da günümüzün hiçbir sınır tanımayan bireyini işaret ediyor. Burada sınır tanımamayı sınırları ihlal etmek anlamında kullanmıyorum. Dündeki kendini geçmek manasında bir sınır tanımazlığı kast ediyorum. Merhume mekanı idrak edişiyle modern, zamanı idrak edişiyle geleneksel. Ya da tam tersi. Şöyle ki, dalış hocası, dağcı, kilometrelerce bisiklet kullanarak tabiatın bağrında yaşayan Hülya Gencer'in hayatının görünmez bir kaza ile sonlanmasıyla onun hayat felsefesine tanık olduk. Eşi ve arkadaşları her zaman yanında bir cezve taşıdığını, zirvede bile muhakkak bir Türk kahvesi pişirdiğini anlatıyor. Tarhanasını, yoğurdunu kendi yapan genç bir kadın(mış) Hülya Gencer.



O vakit soru şu: Bizi modern ya da geleneksel yapan nedir?



Bu soruya niye mi cevap arıyoruz? Bu mesele İngiltere Başbakanı David Cameron'un bile derdi.



Merak ettiyseniz, Çarşamba gününe kadar bekleyeceksiniz...


#kadınlar
#erkekler
#bilinç