“Hayal ihracatçısı, aman ne hoş!”

04:0028/06/2024, Cuma
G: 28/06/2024, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

I- Torun annesi için sipariş verdiği hediye paketini açıyor. İncecik bir paket. Belli ki yükte hafif, pahada ağır bir hediye. Paketin içindekini görmeyen babaanne “Ne o, içi boş mu çıktı?” diye soruyor tedirgin bir eda ile. 23 yaşındaki genç kız “Eski kuşağın internet alışverişine bakışı.” diyor, ablasına göz kırparak. Babaanne kendisi ile alay edildiğinin farkında “Bu kulaklar neler duydu neler. Bir zamanlar hayali ihracatçımız olduydu, Başbakan’ın yeğeni hem de...” diyerek sitem ediyor. 23 yaşındaki

I-

Torun annesi için sipariş verdiği hediye paketini açıyor. İncecik bir paket. Belli ki yükte hafif, pahada ağır bir hediye. Paketin içindekini görmeyen babaanne “Ne o, içi boş mu çıktı?” diye soruyor tedirgin bir eda ile.

23 yaşındaki genç kız “Eski kuşağın internet alışverişine bakışı.” diyor, ablasına göz kırparak.

Babaanne kendisi ile alay edildiğinin farkında “Bu kulaklar neler duydu neler. Bir zamanlar hayali ihracatçımız olduydu, Başbakan’ın yeğeni hem de...” diyerek sitem ediyor.

23 yaşındaki genç kız, babaannesinin cümlelerini sevinçle karşılıyor: “Ah ne hoş bir isimlendirme ‘hayal ihracatçısı’ ”

“Hayal ihracatçısı değil, hayali ihracatçı.”

“İkisi de bana uyar. Hayal ihracatçısı da hayali ihracatçı da.”

Abla her zaman olduğu gibi “eski kuşak” ile “yepisyeni kuşak” arasında ara bulucu olmaya çalışıyor.

“Bak sevgili Z kuşağı, babaannem bir dönemin siyasi çalkantılarından bahsediyor. Süleyman Demirel Başbakan...”

“Ha ben biliyorum o şarkıyı. Süleyman hep başbakan. Bak size de dinleteceğim şimdi. Uğur ile Ceyda TİKTOK çekti bu şarkı ile. Oradan biliyorum.”

Şarkıyı dinlerken babaanne bağırıyor:

“Adı Yahya idi. Yahya Demirel. Ahretliğim torununa Yahya ismini koyacaktı da kaderi benzer diye koymaktan vazgeçmişti.”

“Ne alaka babaanne ya!”

“Alakayı sen kur sevgili Z kuşağı. Bas tuşa gelsin sana.”

Ablasından komutu olan “Z kuşağı” derhal gugulluyor. Gugullarken soruyor:

“Nasıl heyecanlı mı? Vidyoluk bir şey çıkar mı?”

“Orası sana kalmış.”

“Ne vidyosu ya hu! Adam dolandırıcının teki idi. Yapmadığı ihracat üzerinden devletten yalan yere teşvik aldı diye hapse atılmıştı.”

“Babaanne sana ne oluyor ya hu! Adam safi aksiyon. Güzel hikâye imiş.”

“Ya sabır. Bi sus da cehaletinin koyu rengini biraz açacak bilgi vereyim sana.”

“Üzülme beybi, bizim her şeyimiz toz pembe. Sen hangi koyuluğu açacaksın, ben anlamadım.”

Kendisine sürpriz yapılacak anne giriyor odaya. Kargo paketleri el birliği ile ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Anne hayatından bezmiş bir şekilde “Hanginiz, yine ne aldı diye sormak vardı ama kargocular bile bizi tanıdı. Selin’in annesi, Selin’in ablası ve Selin’in babaannesi olarak...”

“Acaba bu benim influencer olmam ile alakalı olabilir mi?”

“Aç tavuk ve buğday ambarı deyip geçiyoruz. Beş bin takipçi ile...”

“Bugün beş bin, yarın beş milyon güzelim.”

“Güzellimmiş! Kibariye ağzı diyeceğim de sen Kibariye kim bilmezsin bile.”

“Peki bundan sonra sana güzelim değil Nevin’im derim. Olur mu kanka! Yani abla. Hatta APla! Bu arada Kibariye kim biliyorum, kadın müthiş düşmüş.”

“Nevin’im mi? Mafya ağzı. Aidiyet patlaması.”

“Ailemizin filozofu, ailemizin sosyal sorumluluk projesi… Sana da hitap beğendiremedik yahu!”

“Like almadım diyorsun yani!”

“O değil de Yahya Demirel şimdi hayatta olsaydı hikâyesini dijital platformlardan birine satardı. Oh mis gibi para.”

II-

Bir zamanlar “Bizim niye Ayşe Arman’ımız yok?” diye dert edinen muhafazakâr gazete yayın yönetmenlerinin yerini son beş yıldır “Bizim niye milyon takipçili tesettürlü fenomenlerimiz yok?” diyen vekiller, sermaye sahipleri, kanaat önderleri aldı.

Yukarıda paylaştığım Z kuşağı hikâyesinin birkaç yıllık geçmişi var bendenizde. Küçük kız fenomen olma yolunda ilerlerken babası onunla gurur duyuyordu. Ben nereden biliyorum? Babanın sitayişkâr paylaşımlarından.

Fenomen olup olmadığından haberdar değilim. Dün bir arkadaşım bütün istikbalini, milyon takipçili fenomen olma yolunda planlayan “küçük kız”ın başını açtığını, ailesinin perişan olduğunu söyledi.

Başını açtığı için perişan olunacak bir durum yok. Esas fenomen olma yolunda ailesinin, büyük ebeveynlerinin, arkadaşlarının her türlü mahremiyetini paylaşırken perişan olmaları gerekmiyor muydu(?) diye sordum.

Sorumu arkadaşım bile anlamadı.

Başörtüsünü put haline getirenler, putu helva niyetine yiyenler karşısında perişan olmaya devam edecek...

#Z Kuşağı
#fenomen
#Fatma Barbarosoğlu