Gençlik konusunda kafamız neden karışık?

04:004/07/2018, Çarşamba
G: 4/07/2018, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

Gençler konusunda kafamız karışık. Bazen onlardan aşırı sorumluluk bekliyoruz bazen yok yok onlar henüz daha çocuk diyoruz. Kafa karışıklığımız sadece aile meclislerinin konusu değil, devlet olarak toplum olarak da “gençlik kategorisi” hakkında işimize geldiği gibi bir sınır çizmek konusunda “mahir” davranıyoruz.Biliyorsunuz 24 Haziran seçimlerinde ilk defa 18 yaşındakiler seçilme hakkına kavuştu. Bu konu ile ilgili olarak seçim öncesi sosyal medya hesabımdan şöyle bir paylaşımda bulundum:“Mesele

Gençler konusunda kafamız karışık. Bazen onlardan aşırı sorumluluk bekliyoruz bazen yok yok onlar henüz daha çocuk diyoruz. Kafa karışıklığımız sadece aile meclislerinin konusu değil, devlet olarak toplum olarak da “gençlik kategorisi” hakkında işimize geldiği gibi bir sınır çizmek konusunda “mahir” davranıyoruz.



Biliyorsunuz 24 Haziran seçimlerinde ilk defa 18 yaşındakiler seçilme hakkına kavuştu. Bu konu ile ilgili olarak seçim öncesi sosyal medya hesabımdan şöyle bir paylaşımda bulundum:

“Mesele kamuoyunda pek tartışılmıyor. Şunu merak ediyorum, 17 yaşında aile sorumluluğunu alamayacağını düşündüğümüz ve “çocuk gelin”, “çocuk damat” dediğimiz gençler bir yılda nasıl bir aydınlanma ile donanıyor ve hayat tecrübesi biriktiriyor ki, memleketi yönetecek hale geliyor?”

Tahmin edileceği üzere, paylaşmış olduğum bu tweete çok farklı tepkiler geldi.

Gelen tepkiler arasında cevap vermemi gerektirecek en önemli soru şu idi: Bu eleştirinizi referandum sırasında dile getirdiniz mi?

Getirmedim. Birkaç yıl önce gençlik ve sorumluluk yaşı üzerinden yazdığım yazı üzerinden linç edildim. Hangi yazıda? Adalet Akademisi’ne bir seminer vermek üzere davet edildim. Seminer sonrası 25 yaşın hakim ve savcı için erken bir yaş olduğunu, geçmişin 25 yaşı ile günümüzün 25 yaşının hayat tecrübesi edinmek noktasında aynı yerde durmadığını yazdım.

Kıyamet koptu. Haftalarca süren bir linç kampanyasının içinde kaldım.

Linç kampanyasını yapanlar tahmin edileceği gibi henüz yeni mezun olmuş adaylardı. Ancak onların aleni kampanyasına karşılık kapalı kapılar ardında tecrübeli hakim ve savcılardan ve hukuk hocalarından yazdığım yazıya sonuna kadar katıldıklarını ifade eden “destek”ler geldi. Hatta bazı vekiller arayıp “şu konuda da yazsanız, şu konuyu da dile getirseniz” diye siparişte bulunmaya kalktı. TBMM’de olan sizsiniz siz niye dile getirmiyorsunuz diye sordum o vekillere, sorunun cevabı bin dereden gelen su oldu.

Yaklaşık bir yıl sonra stajyer kaymakamlara seminer vermek üzere Ankara’ya gittim. Orada da kaymakam olmak için de 25 yaşın erken olduğunu söyledim.

Kaymakam adaylarının bir kısmı bir kaç ay kaymakamlık yaptıktan sonra bu programa katıldıkları için, bu görüşüme sonuna kadar destek çıkıp, kendi hayatları üzerinden paylaşımda bulundular.

Dolayısıyla 18 yaşın seçilme hakkının onaylandığı referandum esnasında bir yazı yazmadım. Daha önce fikrimi beyan ettiğim konularda tekrar tekrar yazı yazmamayı tercih ediyorum.

Fakat gençler ve gençlik konusunda kafa karışıklığımız sürdüğü için size konu ile alakalı olarak Robert Pogue Harrison’un, Gençleşme/Yaşımızın Kültürel Tarihi kitabından tadımlık alıntılar sunmak istiyorum. Kitap yaş meselesinin hem kültürel hem de biyolojik olduğunu çok güzel anlatıyor.

Yaşın kültürel olduğu kısmını en iyi ifade eden cümle, “Sorgulamayan gençlik gerçek gençlik değil, vakitsiz bir yaşlıktır cümlesi”(sh.103).

92 yaşında ölen Z. Bauman’ın ne kadar genç olduğuna okurları olarak hepimiz şahidiz öyle değil mi?

“... Bugün San Diego’daki tenis kortunda gördüğümüz otuz yaşındaki kadın, Balzac’ın Otuzundaki Kadın’ının kız kardeşinden çok kızı gibi duruyor... Aradaki fark basitçe daha iyi beslenme ve sağlık imkanlarına sahip olmamız ya da olumsuz doğa şartlarına daha az maruz kalmamızdan değil; görünüş, davranış, zihniyet, yaşam tarzı ve en önemlisi arzular bakımından insanoğlunun büyük bir kısmını “gençleştiren” topyekun bir biyo-kültürel dönüşümden kaynaklanıyor.” (Gençleşme,sh.10)

“Bugün yaşlı birinin 2014 yılında (kitabın basıldığı tarih) çocuk, ergen ya da genç yetişkin olmanın ne demek olduğu konusunda hiçbir fikri yok. Yaşlılar tam da bu yüzden, olgunlaşma yönündeki ilk adımlarında, eninde sonunda baş etmek durumunda kalacakları kamusal alana dahil olma meselesinde gençlere rehberlik etmekte büyük güçlük çekiyorlar. Kuşaklar arası devamlılığı bu derece yitiren bir toplumun ne kadar süre ayakta kalabileceğini ise bekleyip göreceğiz.” (Gençleşme, sh 11)

Konuşmamız, üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken mesele, kuşaklar arası devamlığın yitirilmesi. Gençler, kendilerinden önceki kuşaklara teknolojik alanda rehberlik ediyor lakin yaşlılar gençlere hayat yordamı konusunda rehberlik etme basiretini giderek yitiriyor.

#Toplum
#Gençlik