Antep’te bir Amerikalı

04:0027/07/2018, Cuma
G: 27/07/2018, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

Bazı şehirler sahip olduğu coğrafi konum, bazı şehirler verimli toprakları, bazı şehirler tarihi kültürel mirası, bazı şehirler mutfağı bazı şehirler aidiyet zincirini pekiştiren yazarları ve şairleri ile öne çıkar. Gaziantep yukarıda adı geçen bütün zenginliklerin hepsine sahip illerimizden biri.Edebiyat deyince çok az şehir Gaziantep kadar şanslıdır. Ülkü Tamer’in Allaben Öyküleri, Onat Kutlar’ın İshak’ı ve Mitat Enç’in, Uzun Çarşı’nın Uluları adlı öykü kitapları şehrin ruhuna katılmış maya olarak


Bazı şehirler sahip olduğu coğrafi konum, bazı şehirler verimli toprakları, bazı şehirler tarihi kültürel mirası, bazı şehirler mutfağı bazı şehirler aidiyet zincirini pekiştiren yazarları ve şairleri ile öne çıkar. Gaziantep yukarıda adı geçen bütün zenginliklerin hepsine sahip illerimizden biri.

Edebiyat deyince çok az şehir Gaziantep kadar şanslıdır. Ülkü Tamer’in Allaben Öyküleri, Onat Kutlar’ın İshak’ı ve Mitat Enç’in, Uzun Çarşı’nın Uluları adlı öykü kitapları şehrin ruhuna katılmış maya olarak kabarmaya devam eden metinler. Her üçü de kendi tarzında türünün en güzel örnekleri.

Bu yazı için özellikle 1909- 1991 yılları arasında yaşamış olan Mitat Enç’i merkeze almak istiyorum. Merhum Mitat Enç, hem Uzun Çarşı’nın Uluları adlı öykü kitabı hem de çocukluk ve gençlik yıllarını anlattığı Selamlık Sohbetleri isimli hatıra kitabı ile Türkiye Tarihi’nin gündelik hayatına dair paha biçilmez bilgiler sunuyor.

Selamlık Sohbetleri üzerine onlarca makale yazmak mümkün. Bu yazı için beni en çok şaşırtan bilgiden bahsetmek itiyorum. Merhum Mitat Enç, Gaziantep’in değişmesini anlatırken şu bilgiyi veriyor:

“Değişmenin en çarpıcı yanıysa, kenti çevreleyen çıplak kızıl tepelerdi... Evliya Çelebi, güneş yüzü görmeden, ormanların içindeki kervan yollarından geçip Bağdat’a gittiğini yazar. Oysa o günden bu yana, kızıl tepelerde gölgesine sığınacak tek bir ağaç bile kalmamıştı. Bu tepelerin ağaçlandırılması gerektiğine öncülük edenlerden birisi de, kırk yıldır Amerikan Hastanesi’nin yöneticiliğini yapan Merryl Isely adında bir yabancı oldu. Her önüne gelenin yakasına yapışıp, Amerikan aksanlı Antep ağzıyla, ağaçlandırmanın gereği üstüne uzun nutuklar atarken; vali, belediye reisi, ortalama yurttaştan tutun da, zaman zaman ziyarete gelen devlet uluları bile bu vaazdan yakalarını pek kurtaramıyorlardı. Yine onun öncülüğü ile bir ağaçlandırma derneği kurulmuş, okullar ve esnaf derneklerine kadar, her yana bu ağaçlandırmanın gereği duyurulup, göreve sahip çıkma fikri yaygınlaşmaya başlamıştı. Sonunda, Tarım Bakanlığı istimlâklara girişerek, her dikim döneminde binlerce çam, meşe, karaağaç fidanı dikti. Isely, kentin dışında yaşayan tanıdıklarını ziyarete her gidişinde, slayd makinesini kurup, hızla göğerip, boy atmaya başlayan genç ormanın gelişimini, ay be ay çektiği saydamlarda gösterip, tüm ayrıntıları ile anlatmayı zevk edinmişti.” (Selamlık Sohbetleri sh.222-223)

Yukarıdaki satırları okuyunca kitabı kapatıp edindiğim bilgiyi zihnime yerleştirmeye çalıştım. Neden bir Amerikalı Antep’in ağaçlandırılması için seferber olmuştu? Konuyu Amerikan tarzı imaj yönetimi kapsamında değerlendirip değerlendireceğimi düşünürken; neyse ki, aradığım cevabı, Gazi Üniversitesi Türk Halkbilim Anabilim Dalı’nda yapılan yüksek lisans tezinin kitap olarak yayınlanan satırlarında buldum.

Merhum Mitat Enç’in bahsettiği Merryle Isely, halk arasında Mr. Ayizli olarak biliniyor olmalı ki, bir semte onun adı verilmiş. “Hikayesi ve Efsaneleriyle Gaziantep Semtleri” adlı Yüksek Lisans Tezinde Tuğçe Işıkhan Erdal şu bilgiyi veriyor:

“Antep savunması esnasında işgal kuvvetlerince kesilen Düllük Baba Ormanlarını yaptığı çalışmalarla yeniden ağaçlandıran ve bir Amerikalı olan Mr. Ayızli’den esinlenilerek yerleşim yerine bu isim verilmiştir.”

Dikkat buyurun. İşgal kuvvetlerinin kestiği... İşgal kuvvetlerinin Amerikan Koleji’ni karargah olarak kullandığı bilgisini de geçerken söylemiş olayım.

Mr. Isley’in izini sürmeye devam edelim.

Antep Kültür Dergisi’nin Mayıs 1961 sayısında, Mr. Isley ile yapılmış bir röportaj bulunuyor. Mr. Isley, bu röportajda Antep’teki deneyimlerini şöyle naklediyor:

“1921 yılında buraya, Beyrut yoluyla geldim. Otomobiller yeni icat edilmişti. Halep’ten buraya, aklımda kaldığına göre, Dodge pikap ile gelmiştim. O zaman Antep nüfusu yaklaşık 25 bindi, 40 sene içinde 125 bine yükseldi. O zamanlar Amerika henüz inkişaf etmemişti, Amerika ile Antep aynı ayardaydı. Yalnız orada radyo vardı, o da yeni piyasaya sürülüyordu. Buraya geldiğimiz zaman, buranın nüfusu azdı. Aileler daha sık birbiriyle temas ediyordu. Hareketsiz bir şehirdi, bu yüzden halk arasında daha fazla sıcaklık vardı. Şimdi şehir canlandı, genişledi, herkes kendi işine bakıyor. Bu yüzden eski sıcaklığını biraz kaybetmiştir”.

Yazıya Mitat Enç’in, M. Isely in Antep’i ağaçlandırışını anlatan satırları üzerinden başlamıştık. Bu defa Isely’nin ağaçlandırma işini anlatan satırları ile sonlandıralım:

“En çok hoşlandığım şey, bulunduğum yeri yemyeşil görmek. Ağaç, ağaç dikmek ve onları yetiştirmek. Büyüdüğünü görmek. Tam 40 yıldan beri de, bu şirin şehri yeşillere bürünmüş olarak görmekti. Elimden geldiği kadar diktim. Fakat şimdiki valimiz Niyazi Araz kadar bu işle uğraşan birine rastlamadım. Keşke Araz bu şehre 10-15 sene önce gelseydi, bu şehrin çehresi bambaşka olacaktı.”

Şunu merak ettim merhum Mitat Enç, Vali Bey’i niye hiç anmadan Amerikalı yöneticiye/misyonere satır arası hayranlık duymamıza vesile olmuştu?

M. Isely Amerikalı bir misyoner. 1800’lerin sonunda Anadolu’da Amerika, İngiliz, Alman ve Fransız misyonerler arasında adeta bir savaş başlamışıtı. Yarışa/yağmaya mı demeliydim, sonradan dahil olan Almanlar, okullarında eğitim gören öğrenci sayısını arttırma noktasında diğerlerini hızla geçmişti.

Antep halkı misyoner faaliyetlerine kuşku ile yaklaşmaktan ziyade pragmatik bir ilişki biçimi geliştirmiş görünüyor. Dışardan gelen ile pragmatik ilişki geliştirme noktasında bölgenin diğer şehirlerine göre daha hızlı hareket eden Gaziantep, “gelen”i kendine dahil etme noktasında bugün de Suriyeliler üzerinden aynı enerjyi göstermeye devam ediyor.

Meraklısı için not: Yazıda geçen bilgileri Gül Kızılca Yürür tarafından Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim dalında yapılmış doktora tezinden aldım: “Gaziantep’teki Amerikan Hastanesi, Hastaneye Bağlı Tıp ve Sağlık Okullarının Tarihi Ve Çevreye Etkileri.” İnşallah bu doktora tezini en kısa zamanda kitap olarak görme imkanımız olur.

#Gaziantep
#Amerika