15 Temmuz, yakın tarihin en uzun gecesi...

04:0018/07/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

I-


15 Temmuz 2016, en uzun gece.



Cumayı cumartesiye bağlayan o uzun gece pek çok şeyi idrak ettiğimiz geceydi diyebilecek miyiz yıllar sonra?



Geceden sabaha salalarla kavuştuk. Her sala ciğerimizi yaktı.



Ama iyi insanların en acelesinden şehit olduğu geceydi diyeceğiz.



Merhum

2013 yılında çekmiş olduğu “reklam filmi”nin film değil gerçek olduğuna tanık olduğu/olacağı saatlerde 16 yaşındaki oğlu ile beraber şehit oldu.



Filmini yaptığı şeyi yaşamaya gitmişti yanına oğlunu da alarak.



Şimdi elimizde bir reklam filmi “bu bir reklam değildir” diyerek ağlayarak seyrediyoruz tekrar tekrar.



II-


15 -16 Temmuz'un herkeste ayrı bir fotoğrafı kayıtlı kalacak. Bende kayıtlı kalan



Mustafa Cambaz Yeni Şafak'ı Yeni Şafak yapan isimdi. Nerede ihtiyaç olsa orada olurdu. Kendini sonuna kadar saklar, muhatabını dikkatiyle özne kılardı.



Derdimize kulak, sevincimize ortaktı. Ağabeydi, kardeşti. Onu görmeseniz bile orada olduğunu hissederdiniz. Çünkü o selamı dua niyetine verenlerdendi.



Kelama hürmet edenlerden, ışığı kağıtlara düşürenlerdendi.



Fotoğraf çektirmekten korkardım. O korkumu Mustafa Cambaz ile aştım. Bir yerde fotoğrafım çekilmesi gerektiğinde Mustafa Cambaz'a rica ederdim. Hiç karşılıksız gelip çekerdi.



Vatansızlığı tatmış hiçbir yere ait olamamış bir göçmendi Mustafa Cambaz. Türkiye'nin taşına toprağına bağlılığı, göçmen duyarlığının bir parçasıydı. Türkiye'nin tarihi eserlerini kayıt altına almaya adamıştı kendisini: “Türkiye'nin Ulu Camileri”.



En son Kars'a giderken, istediğiniz bir “kare olursa Kars'tan, telefon edin” demişti.



Çengelköy Karakolu'nun önünde yediği bir kurşun ile aramızdan ayrıldı. Ondan bize kalan son cümle: “Başkomutan Erdoğan'ın emri ve isteği ile sokağa çıkıyoruz.”



III-


O kavurucu Temmuz gecesinde yanına bir su şişesi bile almadan çoluğu çocuğu ile sokaklara çıkan insanlar vardı, bir de kendi konumundan haber basanlar/haber kasanlar.



Diyorlardı ki, Kadıköy'de insanlar bankamatiklerin önünde parasını çekiyor. Diyorlardı ki, marketlerdeki bütün makarnalar yağmalandı.



Kişiyi kendin gibi bilirsin.



Onların bu tivitleri attığı saatlerde salalar veriliyordu, bir su şişesi almadan sokağa fırlayanlar; ayağında terlik, elinde sopa ile çıkmıştı yola.



Sırtlarına pelerin gibi aldıkları bayraklar ile geceyi sabaha bağladılar, sonra da bayrakları seccade niyetine serip namaza durdular.



IV-


Vatan evlatları canlarını siper etmiş meydanları doldururken aramızdaki İrlandalılar “bir tiyatro daha başarı ile sonuçlandı balkon konuşmasına geçebiliriz” diye tivitler atıyordu.



Onların tivit attığı saatlerde alçaktan uçan F16'ların gürültüsü ile camlarımız sallanıyordu.



Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Varank'ın ağabeyi İlhan Varank şehadet şerbetini içmiş bulunuyordu.



V-


15 Temmuz gecesi siyasi partiler iyi bir sınav verdi.



Medya iyi bir sınav verdi. Yerli sermayenin medyası 15 Temmuz gecesi milli bir duruş sergiledi.



CNN Türk basıldı, dik durdu yenilmedi. Erdoğan Aktaş uzun gecenin kahramanı oldu.



Murdochların Fox'u için hiç de aynı duyguları paylaşmadığımı söylemeliyim.



VI-


Kendi içinden tek bir yazar, gazeteci, edebiyatçı, siyasetçi çıkaramamış bir cemaatin son durağı cinnet sahnesi oldu. Taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışanlar, başkasının değirmenine su olduğunu idrak edemez/edemediler.



15 Temmuz'u kana bulayanlar ne adına yaptı bütün bunları? Dini? Ahlaki? Siyasi?



Hiçbiri.



Sadece iktidar hırsı. Muktedir olma arzusu.



Darbeyi gerçekleştirince kendilerine uygun gördükleri yerlere bir bakın. THY Genel Müdürlüğü... AFAD Başkanlığı filan... Yazıklar olsun!



Devleti korumaktan mesul TSK'yı, devlete kurşun sıkar hale getirenleri, iktidarı ele geçirmek için herkesin ölümünü mübah görenleri, Allah'ın kahhar sıfatına havale ediyorum.



FETÖ ya da PDY isimlendirmesi zayıf kalıyor artık.



Bir zamanlar kendilerinden “Hizmet” diye bahsettiklerimizin son “hizmet”ini asla unutmayacağız.


#FETÖ
#PDY
#TSK