15 Temmuz şehidi: Özel Harekatçı Gülşah Güler

04:0014/07/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Fatma Barbarosoğlu

Ben onu ilkin âmâ şarkıcının acemi nağmelerini dinlerken, sanki onu kimseler dinlemezse etrafını çevreleyen karanlık daha da artarmış ve artan karanlıktan ben mesulmüşüm gibi şarkısını bitirmesini, bitirdikten sonra alkışlamayı alkışladıktan sonra cebimdeki son bozuk paraları ona vermeyi beklerken... GÖRDÜM.Onbeş Temmuz şehitlerinin fotoğraflarına bakıyordu. İlkin şaşırmadım. Yenikapı istasyonunda Mustafa Cambaz ile karşılaşınca... Bir vakit fotoğrafın karşısında durduğumu, benimle birlikte dünyanın

Ben onu ilkin âmâ şarkıcının acemi nağmelerini dinlerken, sanki onu kimseler dinlemezse etrafını çevreleyen karanlık daha da artarmış ve artan karanlıktan ben mesulmüşüm gibi şarkısını bitirmesini, bitirdikten sonra alkışlamayı alkışladıktan sonra cebimdeki son bozuk paraları ona vermeyi beklerken... GÖRDÜM.


Onbeş Temmuz şehitlerinin fotoğraflarına bakıyordu. İlkin şaşırmadım. Yenikapı istasyonunda Mustafa Cambaz ile karşılaşınca... Bir vakit fotoğrafın karşısında durduğumu, benimle birlikte dünyanın durduğunu ve bu hız çağında dünya ancak iyilerin kendi hamurlarından kattığı maya ile işte böyle dursun Allah’ım diye dua ettiğimi hatırlayınca...

Dedim ki, bu kadın bir sevdiğini burada buldu. Bir sevdiğini burada bulunca bir müddet burada duracak. Kadın durdu. Ben durdum. Ben durdukça acemi kör şarkıcı (kendinden bahsederken kör şarkıcı dediğini duymuştum) en acı türküleri birbirine ekledi. O ekledi biz bekledik. Biz bekledik, o türküyü türküye ekledi. Gözü kör gönlü açık bu adam bizim bekleme frekansımızı mı hissetmişti? Onun frekansı ile biz bekleyişin içinde kaybolmayı mı göze almıştık?

Yolcular geldi geçti. Kimisinin sesini duydum, kimisinin ayak sesini. Kimisinin küfrünü duydum kimisinin hıçkırığını... Telefon ile kavga edenleri duydum, içindeki acıyı bir nefeste dışarı çıkarmaya çalışanları dinledim. Sonra hepsi gitti, sesler bitti.

Sonra o orta yaşlarını süren kadın da gitti. Trene doğru değil de yolculuktan vazgeçmişçesine çıkışa doğru yürüdü.

O gün güvenlik görevlilerine kim bu kadın diye sormadım. Kadının nöbet tutarmış gibi beklediği fotoğrafın önünde, nöbeti devralmışçasına bir müddet de ben bekledim. Fotoğraftaki genç kızın gülen yüzüne, hayatı bir yudumda içmişçesine neşe ile bakan gözlerine, omuzuna düşen tek örgü saçına baktım.

Erkeklerin eline niye silah, kızların eline niye bebek verilir diyen cümleler sökün etti elindeki çifte tabancaya bakınca...

Yüzündeki tebessümü ince ince karelere böldüm. Kareleri ince ince tekrar böldüm. Ben yüzünü parçalara böldükçe 24 yaşın ışığı ile yüze düşürülmüş o tebessüm, bakanı bir anafor gibi kendisine çekmeye devam etti.

O gün tam mesai Gülşah Güler ismini aradım internette. Eşe dosta 15 Temmuz şehitlerinden en çok hangisinin hikayesi ile vurulduklarını sordum. Birisi Gülşah Güler deseydi... Hani şu elinde çifte silah ile poz vermiş olan 24 yaşındaki özel harekâtçı deseydi... Onun cümlelerinden yol alacaktım. Ya da hani ressam olan deseydi. Üç arkadaşı ile üçü de resim bölümünde okurken Özel Harekâtçı olmaya karar vermiş deseydi...

Ertesi sabah aynı yerde aynı kadını yine gördüm. Kadın dünün tekrarı bir şekilde öylece duruyordu Gülşah Güler’in fotoğrafının önünde. Bu defa “kör şarkıcı”nın yeri boştu. Onun yeri boş olunca türkülerin acıyı ve kederi hayata düğümleyen nameleri de yok olmuştu.

Neyi bahane edip bekleyecektim! Bekleyip de kadının bıraktığı nöbeti devralacaktım! Aksi gibi bugün metro olağanüstü bir tenhalığın içindeydi. Tek tük yolcu geçiyordu. Tek tük geçen yolcuları kontrol edecek güvenlik görevlisi yoktu. Ortalık tenha olunca hiçbir tekinsizliğin olmayacağına kanaat getirmiş de bir yerde oturup laflamaya mı girişmişti güvenlik görevlisi...

Metro girişinde bir ara sadece ikimiz kaldık; Gülşah Güler’in fotoğrafına bakan kadın ile Gülşah Güler’in fotoğrafına bakan kadına bakan kadın olarak.

Sessizlik, zamanı durdurmuştu, duran zamanın içinde o kadının yanında saf tutarken en bildiğim hikâyenin karşısına geçtim:

Kimliğine, şehadet şerbeti ile kavuşan Mustafa Cambaz’ın fotoğrafının önünde bekledim. Dün gece rüyamda görmüştüm. Suya anlatamadığım rüyayı harflerin gövdesine yükleyip 140 karakter olarak kayda geçirmiştim.

Rüyamda ekmek alıyordu. Demek şehitler de ekmek yemeye devam eder diyordum.

Uyandığımda niye ekmek diye sordum kendime? Peynir, süt gibi şeyler olsaydı kedilerini hatırlatıyor bana diye düşünürdüm. Mustafa Cambaz’ın şehadet şerbetini içtiği gün, bütün güvenlik görevlilerini atlatıp Mustafa Cambaz’ın masasına gelen, onun kokusunu arayan kediyi/kedisini düşündüm.

Gülşah Güler’in fotoğrafının karşısında bekleyen kadın ile “şehitlerin fotoğrafına” bakan iki kadın olarak birbirimizle karşılaşmamızı bekledim.

İlk soruyu o sorsundu. Yakının mı olur deseydi. Yakınım. Mesai arkadaşım, dünya ahiret kardeşim, deseydim. Sonra ben sorsaydım. Sorarken gözyaşlarımı beyhude tutmaya çalışmasaydım ya siz deseydim. Şehide yakınınız mı deseydim... (Yakınının fotoğrafına bakmak için metro istasyonuna gelmesinin anlamsız olacağını da aklımda tutarak...)

Kadın bana sormadı.

Kadın benim bakışımı merak etmedi.

Nasıl merak edecekti ki kadın beni hiç görmedi.

Not: Yukarıdaki olaya tanıklığımın üzerinden aylar geçti. O anı yazayım da kayıtlı kalsın dedim. Yazamadım. Yaşananların kağıda dökülmesi için bazen değil aylar yıllar bile az geliyor. Bazı acılar, bazı tanıklıklar, bazı şoklar çok derinde. Kelama, kaleme gelmesi için beklemek gerekiyor.

Gülşah Güler, girdiği sınavlarda derece yapan, çok gayretli bir genç kız. Özel Harekatçı olmayı seçiyor. Sur’da bir ay görev yapıyor. Sahaya inip yakın çarpışan ilk kadın harekatçılardan.

Resim bölümünü bırakıp polis olmak için sınavlara girerken; girdiği her sınavda derece yaparken; yaptığı derecenin karşılığı olarak Türkiye’nin şehirlerinden bir şehir seçme imkânına sahip iken; Sur’da çarpışmayı seçen genç kız, anacığına “Adımı bütün Kırıkhan duyacak” diyor.

Gelinliğe sarılı tabutu onun adını, hikâyesini, gayretini ve sorumluluk bilincini sadece Kırıkhan’a değil bütün Türkiye’ye duyurdu.

Mekanın cennet olsun güzeller güzeli Gülşah.

#15 Temmuz
#Özel Harekat