Dünya büyük bir çıkmazda. Bunalım ve buhranda! Devletler, uyuşarak teslim olmak ile silkelenerek kendine gelme tercihinin sınırında. Yarın ne olacağı belirsiz. Gazze soykırımında 12 ay geride kalırken, iflas eden ve içeriden çürüyen, yapısal olarak da çökme şamasındaki mevcut dünya düzeni yeniden inşa edilebilir mi? New York şehrinin bütün PR çalışmalarına ve koskoca Hollywood parlatmalarına rağmen ilk bakışta fark edilebilen çöküklüğüyle mevcut dünya düzeninin hâli çok benziyor açıkçası.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika ve Sovyetler Birliği arasında sıkıştırılan dünya, zamanla ABD eksenli düzene mahkûm edilmişti. Ancak NATO’nun bölgesel koruma misyonundan, ABD çıkarlarına ve işgallerine hizmet eden askeri kuruma dönüşmesi Avrupa Birliği ülkelerini kendi ordularını kurmak gibi bir kararın eşiğine getirdi. Fakat Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Batı’yı yeniden güvenlikçi politikalara mecbur kıldı ve NATO şemsiyesi altında birleştirdi. Dünya, üç yıldır yeniden iki kutupluluğa doğru yol alıyorken de İsrail’in Gazze’yi işgali ve Batı destekli soykırımı başladı.
İsrail, Gazze’deki soykırıma devam ederken Batı Şeria’yı da fiili işgale başladı ve Lübnan’a saldırıya geçti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Ürdün ile Mısır’ın içten içe kaynadığı ve İsrail’e karşı harekete geçebilecekleri uyarısını da dikkate alırsak, bölgesel savaş kapıya dayandı. Siyonizm terörü tüm dünyayı çıkardığı yangına doğru sürüklüyor.
İsrail’i durduracak yegâne güç olarak görünen ve böyle de bir vazifesi de olan Birleşmiş Milletler’in bir hükmü kalmadı. BM’nin İsrail terörü karşısında çoktan kepenk indirdiğini anlatmaya gerek yok. İsrail, Gazze’de beşiklerindeki bebekleri katlederken, elinden duygusal paylaşımlar yapmaktan başka bir iş gelmeyen Guterres aslında diplomatik bir üslupla BM’nin iflasını ilan etti...
Peki ne olacak, New York’tan nasıl bir sonuç çıkacak? Yeni bir yapılanma mümkün mü?
BM’nin sadece Amerika’nın değil İsrail’in de güdümünde olduğu apaçık ortada. Güvenlik Konseyi’ne sunulan ve acil insani ateşkes talep edilen karar tasarılarının Amerika tarafından aylarca veto edilmesinin önüne geçemeyen bu yapıdan umut beklemek beyhude.
Elde bir tek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, BM kürsüsünden dünyanın gözlerinin içine bakarak yaptığı tonajı yüksek konuşmalar ve ağır tespitleri var. Geçmiş 13 hitabına bakarsak Erdoğan, devletlerin ve tüm insanlığın İsrail karşısındaki çaresizliğini sadece öngörmemiş. Adeta haykırmış.
Bakın, 14 Eylül 2005’te Başbakan olarak katıldığı Genel Kurulu’nda şunları söylemiş: “Her şeyden önce kendini yenileyen, daha demokratik ve şeffaf, tüm üyelerin ortak iradesini temsil kabiliyetine sahip, uluslararası ihtilafların çözüm zemini olan, dünya barışının teminatı olarak görülen, saygınlığı, tüm üyeleri tarafından yüceltilen, daha aktif ve daha dirayetli bir BM teşkilatı, insanlığın ortak yararınadır.”
Erdoğan, aradan geçen 10 yılda BM’nin her genel kurulunda yapısal reform talep etti. 2018’de “Tüm dünya arkasını dönse bile, Türkiye olarak biz mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya devam edeceğiz” dedi. 2019’da işgal edilmiş Filistin topraklarının haritasını açarak, “Ben merak ediyorum, bu İsrail neresidir? Acaba bu İsrail’in toprakları nereleri kapsıyor?” diye sordu ve bugünlere işaret eden şu sözleri söyledi: “Birleşmiş Milletlerin İsrail’le ilgili almış olduğu bunca kararlar var, bu kararlar uygulamaya geçiyor mu? Hayır, geçmiyor. Peki, o zaman Birleşmiş Milletler ne işe yarıyor?”
Bu cümlelerin doğruluğunu kendileri ispat etti ve BM’nin bir işe yaramadığını ise bizzat BM ortaya koydu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.