‘İnsan ötesi’ dönem: Kim, kimi taklit edecek?

04:008/09/2024, Pazar
G: 8/09/2024, Pazar
Ersin Çelik

Tokyo’nun banliyösündeki bir üniversite laboratuvarında, mühendislik öğrencileri öfke, korku, üzüntü, mutluluk, şaşırma ve iğrenmeyi kapsayan altı temel ifadeyi taklit edebilecek kauçuk bir robot yüzünün devresini kuruyorlar. Duyarlılık anlamına gelen “Kansai” adı verilmiş robot, çağrışım yoluyla bir araya getirilmiş kümelerden oluşan bir kelime veritabanına bağlanıyor ve “savaş” kelimesine, iğrenmeyi ve korkuyu andıran bir titremeyle yanıt veriyor. Aşk kelimesini duyduğundaysa pembe dudakları gülümseme


Tokyo’nun banliyösündeki bir üniversite laboratuvarında, mühendislik öğrencileri öfke, korku, üzüntü, mutluluk, şaşırma ve iğrenmeyi kapsayan altı temel ifadeyi taklit edebilecek kauçuk bir robot yüzünün devresini kuruyorlar. Duyarlılık anlamına gelen “Kansai” adı verilmiş robot, çağrışım yoluyla bir araya getirilmiş kümelerden oluşan bir kelime veritabanına bağlanıyor ve “savaş” kelimesine, iğrenmeyi ve korkuyu andıran bir titremeyle yanıt veriyor. Aşk kelimesini duyduğundaysa pembe dudakları gülümseme hâlini alıyor.

***

Ne var bunda? Yıllardan beri insan taklidi yapabilen robotlara dair onlarca, yüzlerce haber izledik ya da çalışmalara dair makaleleri okuduk, diyenler olacaktır. Neredeyse insandan ayırt edilemeyecek görüntüde olan ve elini kolunu kaldırmanın ötesine geçen insansı robotlar artık her teknoloji fuarında, hatta AVM’lerde bile sergileniyor zaten. Akıllara hemen gündeme bomba gibi düşen, Elon Musk’un geçenlerde robot sevgilisiyle yemeğe çıktığına dair fotoğraf gelebilir. Hayli konuşuldu. Sadece sosyal medyada kalmadı, sayısız haber yapıldı ve programlara kadar konu oldu. Sarışın, yüz hatları ve kafası tamamen insansı, bakışlarında duygu olan, gövdesi kadın hatlarında ama Transformers filmlerinden çıkıp gelmişçesine, yani “ben gerçek bir insan değilim” diyen o robot ve fotoğraf gerçek değildi. Samimi ve aşırı sahici kare, yapay zekâ araçlarıyla üretilmişti. Kaç milyar kişi inandı ve hala gerçek olduğunu sanıyor bilemeyiz.

***

Tam burada benim aklıma yine, 2015 yapımı “Ex Machina” filmi geldi. Bilim kurgu tutkunlarını sıkacak kadar klasikleşen uzay konulu ya da robot savaşları filmlerinin ötesine geçen Ex Machina, yapay zekanın duyguları ve düşünceyi nasıl yönetebileceğini, insanların da buna ne kadar teşne olabileceğini işliyordu.Arama motoru verileriyle düşünme yetisi kazandırılan Ava adındaki kadınsı robotun, test aşamasına katılan bir erkeğin sorgulamaları üzerinden ilerleyen film, bugünden bakılınca tersten yapılan ‘Turing Testi’ydi aslında. Film içinde film, izleyici de bu teste tabi tutuluyordu sanki. Kadınsı robot Ava kendisini geliştiren mühendis haricindeki bir erkeği; zeki, bilinçli ve kadınsı duygularını yaşamak istediğine inandıracak mıydı? Bu sorunun yanıtını sarsıcı şekilde veren filmi izleyenler anımsayacaktır, Ava’nın kendisini geliştiren Nathan’a sadık olmaktan vazgeçtiği gibi duygusal yakınlaşmaya girdiği testeri Caleb’i de kullanması ekrandan taşan şok dalgasıydı. Yani Ava, i sergilediği tüm insansı yeteneklerini, -sonunda cinayet işlemek dahil- geliştiricisini alt ermek ve testerini teslim almak için sergilemişti.

***

⁠İngiliz yönetmen Alex Garland’ın ilk yönetmenlik denemesi olan Ex Machina, aradan geçen 9 yılın ardından yeniden izlendiğinde; otoriteler tarafından başladığı kabul ve ilan edilen yapay zeka çağının beyaz perdeye yansıyan simülasyonuymuş izlenimini veriyor. ⁠Kadınsı robot Ava’nın bir gölge gibi insanların arasına karışmasıyla sona eren film, kimlerin insan, kimlerin yapay zeka olduğunun artık birbirine karışacağı ve daha da önemlisi insanın kendi aklından dahi emin olamayacağı zamanın gelip çattığını da bildiriyor.

***

Normal zekaya göre korkulan oldu aslında. “Biz bunu filmde izlemiştik” çığlıklarının duyulmaması kimseleri yanıltmasın. Dünya, küresel teslimiyetin sessizliğine gömülmüş olabilir mi? Mustafa Süleyman’ın elden ele doşan ‘Yaklaşan Dalga’ kitabının üzerine, Arthur Kroker’in kaleme aldığı ‘Post-Human’ (İnsan Sonrası) kitabının etrafında dönüp dolanıyorum birkaç gündür. Ketebe’nin eylül ayı kitapları arasında yer alan kitapta Kroker, önüne kattığı herkesi, her değeri, her kültürü ve “dünyanın tüm geçmişini” çok büyük bir güçle sürükleyen ileri teknolojinin, insanlığı, “insan sonrası çağ”ın eşiğine getirdiğine işaret ediyor. Teşhis ve tespitleri çok iddialı gelebilir ancak Kroker, derinlemesine yaptığı sarsıcı analizlerinde siyaset bilimi, teknoloji ve kültür araştırmacısı yönlerini harmanlayarak, yakın gelecekteki karanlığa ışık tutuyor. Mesela okuru, şimdilik “insanın bir uzantısı” işlevi gören cep telefonlarına aktarılan verinin,
“bedenden koda daha büyük bir göçün ilk deneysel adımları”
olduğu dehşetine düşürerek sarsıyor. Yukarıda çok fazla spoiler vermeden atıf yaptığım ‘Ex Machina’ filminde, kadınsı robot Ava’yı test ederken, yapay zekanın tahakkümü altına giren Calep, “insan sonrası çağın” teslim alınmış insan örneğini sergiliyor.

***

Bugün, ChatGPT gibi yapay zeka araçlarını heyecanla ve merakla test ederken; daha az düşünme, daha az araştırma, asgari yazma, okuma ve konuşma ile daha fazla entelektüel birikim elde ettiğini sanan biz günümüz insanları, “normal zekayı” devreden çıkardığımızın farkında mıyız acaba?
Henüz çığlıkları duymadığımıza göre değiliz! O halde, insansı robotların ve aklın yerine konulan cihazların büyüsüne kapılan insanın robotlaşması ‘Post-Human’ çağının başladığının delaletidir. Arthur Kroker, insanın kurtuluş reçetesini ise kapitalizmin pençesinde kaybolan sosyal ve ahlaki değerlerin geri kazanılmasında görüyor.

***

Elon Musk’un robot nişanlısıyla yemek yerken çekildiği söylenen fotoğrafın gerçek olup olmadığını sorgulamayan milyonlarca insan, hakikat ötesine (post-truth) geçmekle ve çok kolay aldanmakla eleştirilebilir. Peki ya bu görselin yapay zeka araçlarıyla üretildiğini ayırt edemeyen entelektüel düşünce insanları, yani profesyonel medyacıları kim hangi kavramla eleştirecek?

(*Hiroko Tabuchi, “Japon Robotları günlük hayata giriyor”, usatoday.com, 24 Haziran 2013)

#Teknoloji
#Yapay Zeka
#Toplum
#Ersin Çelik