Ne oluyor, nereye gidiyoruz, insanlığın hali nicedir peki? Seferberliğin öncüsü Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç ile sohbet ederken, söylediklerini söyleşiye çevirmem gerektiğini anladım. Mehmet Hoca, psikiyatri alanında yaptığı çalışmalar, kitapları, konuşmaları ve televizyon programlarıyla biliniyordu. Ancak şimdi Yeşilay neferi olarak sahada ve insanlık için başlatılan seferberliğe öncülük ediyor. Bağımlılık meselemizle ilgili durum tespitler ise şöyle:
Dünyada ve Türkiye’de bağımlılıkla mücadele için çeşitli önleme programları uygulanıyor. Model olarak gösterilen programlardan biri Kuzey Karelia Projesi’dir. 1970’lerde Finlandiya’nın Kuzey Karelia bölgesinde başlatılan bu proje, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıkların önlenmesine yönelik kapsamlı bir halk sağlığı girişimi. Önlemede okul odaklı programlar öne çıkıyor. Madde kullanımının azalması, bağımlılık başlangıç yaşının ertelenmesi ve daha sağlıklı yaşam tarzlarının benimsenmesi okullarda sağlanabiliyor. Etkin sonuçları var.
Manevi boşluk yaşayan kişiler, içsel huzursuzluk ve “yönsüzlük” hissiyle karşılaşabilir. İçlerindeki boşluğu bastırabileceklerini düşünerek bağımlılık yapıcı madde veya davranışlara sığınabilirler. Ancak bağımlılık yapıcı madde ve davranışlar kişinin yaşadığı boşluğu doldurmaz, sorunu çözmek, aksine sorunları derinleştirebilir. İnanç sistemleri, tam da noktada koruyucu rol oynar. Ama tek başına yeterli değildir. Maneviyatın derinlikli olarak anlaşılması, anlamının hayata nüfus etmesi, sosyal çevre ve risk faktörlerinin azalması gibi etkenlere de bakmak lazım. Koruyucu faktör olmasının yanında, hadi insan bir şekilde bağımlı oldu; tedavi sürecinde etki artırıcı bir faktör müdür? Evet maneviyat tedavi sürecinde etkilidir. Ama yine tek başına yeterli olmaz. Çünkü bağımlılık adı konulduktan sonra artık bir hastalıktır. Hastalık sadece maneviyatla çözülmez. Tedaviyi de beraberinde götürmek lazım. Bütün hastalıklarda olduğu gibi maneviyatın iyi olması, yüksel olması hastalığın pozitif seyrini mümkün kılar.
Bağımlılık türleriyle ilgili risk faktörleri çoğunlukla ortaktır. Biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörler, bir bağımlılığa sahip kişinin diğer bağımlılıklara da yatkın olmasına neden olabilir. Kumar ve oyun bağımlılıkları gibi davranışsal bağımlılıklar, madde bağımlılığına benzer beyin mekanizmalarını aktive eder. Bağımlılık beyin yapısını ve ödül sistemini etkilediği için bağımlılıklar arası geçiş kolaylaşabilir. Bağımlılıkların ortak bir nörolojik temeli vardır; dopamin sistemi gibi ödül mekanizmalarını etkileyen tüm bağımlılıklar, beyinde benzer yolları aktive eder. Ayrıca, genetik yatkınlık ve dürtü kontrol bozuklukları gibi faktörler, kişiyi birden fazla bağımlılığa yatkın hale getirebilir. Kumar bağımlısı bireyler, birçok ruhsal bozukluk ile alkol ve madde bağımlılıkları açısından risk altındadır. Bağımlılıkta sık karşılaşılan kavram olan çapraz bağımlılık kişinin bir bağımlılığı bırakmaya çalışırken başka bir bağımlılığa veya zararlı davranışa yönelebileceğini ifade eder. Psikolojik olarak, bireyler stres veya duygusal boşluk gibi nedenlerle farklı bağımlılıklar arasında geçiş yapabilir. Örneğin, madde kullanımından kurtulan bir kişi, rahatlama ihtiyacını kumar veya oyun bağımlılığı ile karşılamaya çalışabilir. Bu nedenle, bağımlılık tedavilerinde bütüncül bir yaklaşım benimsemek, bireyin tüm risk faktörlerini ele almak açısından kritik öneme sahiptir.
İnsan ilişki odaklı varlıktır. Doğduğu andan itibaren ilişki kurmaya ihtiyacı var. Bu ilişkinin tekelinde de bağlanma teorileri üzerinden açıklanan bir insanlarla yakın ilişki kurma söz konusu. Anneden başlıyor. Sonra babaya. Oradan yakın çevreye ve yaşı ilerledikçe topluma geçiyor. Bu ihtiyacını erken yaşlardan itibaren sağlıklı şekilde karşılamayan insan başka bir madde, eşya ve düşünce üzerine bir bağlanma geliştirebiliyor. Ama bu bağlanma sağlıksız bir zeminde olduğunda bağımlılığa dönüşüyor. Bağlılıkla bağımlılık arasında hakikaten ciddi bir etkileşim söz konusu ve dikkat edilmesi gereken bir konu. Bağımlılık tedavisinde de bağlanmayla ilgili problemi çözmek gerekiyor.
***
Mehmet Dinç’in özellikle bağlılık ve bağımlılık ilişkisine dair tespitleri benim de bir süredir okumalarımdan çıkardığım sonuçları fazlasıyla doğruluyor. Dijital kapitalizmin tüketim ve performans insanlarıyla inşa ettiği yeni ve farklılıklarından arındırılmış “dünya toplumu”nun en belirgin semptomu ise şu: sömürgecilerine bağlılığını bildiren ve kendini sömürdüğünün idrakinde olan insan! Bu meseleleri daha fazla konuşmamız gerek. Bilhassa pazar yazılarında değinmeye devam edeceğim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.