Hafıza tazeleyen ada: Ya başarılı olsaydılar?

04:0011/07/2024, Perşembe
G: 11/07/2024, Perşembe
Ersin Çelik

Dün bir grup gazeteci ve muhabir arkadaşla, üzerinde bulunduğumuz toprakların son 200 yılındaki siyasi ve sosyal hadiseleri adım adım dolaştık adeta. Tarihte yolculuk derler ya hani, Eyüp-sultan’daki vapur iskelesinden Marmara açıklarına doğru böyle bir sefere çıktık işte. Eski adıyla, -eskilerin deyimiyle adı batasıca- Yassıada’ydık. Adı silinmiş ama acı hatıraları yerli yerinde duruyordu. Demokrasi tarihimizin “kara lekesi” 1960 askeri darbesinin ardından yargılamaların yapıldığı, 2020 yılında


Dün bir grup gazeteci ve muhabir arkadaşla, üzerinde bulunduğumuz toprakların son 200 yılındaki siyasi ve sosyal hadiseleri adım adım dolaştık adeta. Tarihte yolculuk derler ya hani, Eyüp-sultan’daki vapur iskelesinden Marmara açıklarına doğru böyle bir sefere çıktık işte.

Eski adıyla, -eskilerin deyimiyle adı batasıca- Yassıada’ydık. Adı silinmiş ama acı hatıraları yerli yerinde duruyordu.
Demokrasi tarihimizin “kara lekesi”
1960 askeri darbesinin ardından yargılamaların yapıldığı, 2020 yılında yeniden düzenlenerek açılan Demokrasi ve Özgürlükler Adası canlı bir hafıza merkezine dönüştürülmüş.

15 Temmuz darbe girişimini püskürtmenin 8. yılına girdiğimiz şu günlerde 27 Mayıs ile özdeşleşen mekânda olmak bazı meseleleri yeniden düşünmeme vesile oldu. Mesela, 15 Temmuz darbe girişimi henüz çok taze olduğundan olsa gerek, kahraman Türk halkının tam olarak nasıl büyük bir badireyi bertaraf ettiğini yine halk olarak idrak edemediğimizle yüzleşmiş oldum.

Hızlı bir özet geçmek gerekirse; sayıları az olmayan bir grup asker üniformalı terörist 15 Temmuz 2016 akşamı darbe girişiminde bulundu. Kalkışmayı duyan cesur insanlar sokaklara döküldü ve canları pahasına namluların önüne dikildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan direniş çağrısı yaptı.
Hainler, uçaklar, tank ve helikopterlerle TBMM’yi, emniyet binalarını ve sivilleri hedef alarak bombalar yağdırdı
. Siyasetçiler, halk ve vatansever güvenlik güçleri geri adım atmayınca darbeciler pes etti. Kalkışmanın üzerinden 12 saat geçmeden FETÖ’cüler teslim alındı.
Bu çetin vatan müdafaasında 251 şehit verildi. İki binden fazla da gazi.
Sonrası ise gözaltılar, firarlar, yargılamalar, ayıklamalar, deşifreler ve hapis cezaları şeklinde gelişti.
Gelinen süreçte 15 Temmuz birileri tarafından politik bir çatışma ve ayrışmaya da dönüştürüldü. ‘Tiyatro’ denildi.
Darbeciler kendilerini mağdur dahi ilan etti.
Oysa ben her seferinde 16 Temmuz sabahını düşünüyorum. Orada kaldım.
Ya başarılı olsaydılar? Ya halk canını ortaya koymasaydı. Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan geçmiş darbe dönemlerinde ülkeyi yönetenler gibi darbecilerle uzlaşmayı gündemine alsaydı?
Öyle ya FETÖ’cüler girişimin ilk saatlerinde müzakere çağrılarında bulunmuşlardı.
İşte bu soruların sarsıcı yanıtlarını dün Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda buldum.
Başarılı olmuş bir askeri darbeden sonra neler olabileceğinin canlı tanığı gibi tek tek anlatıyordu Marmara’nın kalbindeki 120 dönümlük toprak parçası.

27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonucunda Demokrat Partilileri yargılamak üzere kurulan Yassıada Mahkemeleri orada duruyordu. Dahası da vardı. Osmanlı’nın döneminden itibaren son 200 yılın politik süreçlerinin, darbeler ve demokrasi mücadeleleri özelinde canlandırılarak anlatıldığı zaman çizelgesi ziyaretçilerine kronolojik bir tarih yüklemesi yapıyor.

Tarihimizin kırılma noktalarını adım adım dolaşırken yolunuz bir süre sonra tekrar 27 Mayıs dönemine düşüyor ve askeri cunta tarafından mahkeme salonu haline getirilen spor salonundan içeriye giriyorsunuz
. Tarih sanki duruyor. Zalimlikleriyle anılan Salim Başol’un başkanlığındaki mahkeme heyetinin mumyadan tasvirleri, karşılarında yorgun ve bitkin halde ama ayakta savunmasını yapan merhum Adnan Menderes, hemen arkada Celal Bayar, Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan... Bir film sahnesindeymişsin gibi. İşte
o salona girenin öfke yüklü çıkmaması elde değil.
Dahası bu salonda, mumyadan bile olsa Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol, Başsavcı Altay Ömer Egesel ve diğer divan üyelerinin yüzlerine tükürmemek de elde değil.
Dışarı çıktığımda zihnimde yine 16 Temmuz sabahı vardı.
15 Temmuz gecesi aslında neyi göğüslediğimizin, tarihin akışının nasıl değiştiğinin yanıtı bu adadaydı aslında.

An be an yaşadığımız 15 Temmuz’u gelecek kuşaklara doğru taşıyabilmek için 27 Mayıs’ı öncesi ve sonrasıyla çok iyi okumak gerekiyor. İşte bu yıl ilk defa böyle bir geçişkenlik olacak. Mesai arkadaşımız ve 15 Temmuz şehidimiz, kahramanımız Mustafa Cambaz adına, Yeni Şafak’ın düzenlediği 3. Fotoğraf Yarışması’nın ödül töreni ilk defa Demokrasi ve Birlik Adası’nda yapılacak. 13 Temmuz Cumartesi günkü programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılacak.

15 Temmuz’da direniş çağrısı yaparak halkın iradesini darbecilere teslim etmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece FETÖ’cülere değil aynı zamanda 27 Mayısçılarla ve tüm darbecilerle hesaplaşmanın önderliğini de yapmış oldu.
Cumartesi günkü program bu yönüyle de anlamlı olacak.
Şehidimiz Mustafa Cambaz’ın ruhu şad olsun.
Çok sevdiği fotoğrafçılık mesleğini, şehadetinden sonra da devam ettirerek, tarihin akışının fotoğrafını çekenler arasında yer aldı.
#Tarih
#15 Temmuz
#FETÖ
#Ersin Çelik
#Yassı Ada
#Mustafa Cambaz