Elime geçen ve beni çok şaşırtan parça parça videoları izliyorum. En önde bebekli aileler var… Yavrularını koydukları pusetleri tek sıra halinde dizmiş geniş caddede yürüyorlar. Arkalarında binlerce insan.Birçoğu karı koca. El ele tutuşmuşlar.Bazı babalarçocuklarınıomuzlarına almış.Yürüyenler arasında din adamları da var. Azizlerin tasvir edildiği ikonaları taşıyan aileler göze çarpıyor.Papazlar, pazar ayinini kiliseden caddeye taşımışlar sanki.Burası Sırbistan’ın başkenti Belgrad. Elli binden fazla
Elime geçen ve beni çok şaşırtan parça parça videoları izliyorum. En önde bebekli aileler var… Yavrularını koydukları pusetleri tek sıra halinde dizmiş geniş caddede yürüyorlar. Arkalarında binlerce insan.
Birçoğu karı koca. El ele tutuşmuşlar.
çocukları
Yürüyenler arasında din adamları da var. Azizlerin tasvir edildiği ikonaları taşıyan aileler göze çarpıyor.
Papazlar, pazar ayinini kiliseden caddeye taşımışlar sanki.
Burası Sırbistan’ın başkenti Belgrad. Elli binden fazla insan, geçtiğimiz pazar günü aileyi korumak ve geleneksel değerleri savunmak için caddelere dökülmüşler. “
cümlesi” kurdum, çünkü bu yürüyüşten haberimiz olmadı. Duymadık. Zira tek satır haber olmadı.
Teyit etmek için Novi Pazar’da (Sancak) yaşayan dostum Avdiya Salkoviç’i aradım. Twitter’a düşen bir 30, diğeri 15 saniyelik görüntüleri gönderdim önce. İzledi ve “
Sorma. Tek bir haber kanalında bir saniye bile haber olmadı. Ne hükümet medyası ne muhalefete yakın kanallar… 50 bin kişiyi görmezden geldiler”
dedi.
Balkanlar’da yaşayan bir gazeteci dostuma da mesaj attım, “Yürüyüşü devlet ajansı takip etmemiş” yanıtını verdi.
Nasıl olur, iktidar yanlısı veya muhalif medya, birinden birinin haber yapması gerekmez mi? Yapamamışlar. Çünkü devasa yürüyüş LGBT’lilere karşıymış. Her yıl bir Avrupa başkentinde düzenlenen
önümüzdeki eylül ayında Belgrad’da yapılması planlanıyor. Belgrad’da yaşayan Ortodoks Sırplar ise LGBT’lilerin ülkelerinde etkinlik düzenlemesini istemiyorlar. Bu büyük tepkinin arkasında da kilise varmış. Zaten yürüyüşe Sırp Ortodoks Kilisesi Piskoposu Nikanor liderlik etmiş. En önde bulunan Nikanor,
LGBT yürüyüşünü organize edenleri ve katılan herkesi lanetleyeceğini söylemiş.
Medyadaki sansüre dönecek olursak. Bir engelleme olduğu çok bariz.
Sırbistan’daki muhalefet medyası Amerikan televizyonu CNN’in güdümünde.
Muhalefeti destekleyen kanallar aynı zamanda Sırbistan’da Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’e karşı muhalefet yapıyor. CNN televizyonundan LGBT karşıtı 50 bin sivilin sokaklara dökülmesini haber yapması beklenemez.
Aksine onların eylül ayındaki yürüyüşe hazırlandıkları
söyleniyor.
Cumhurbaşkanı Vucic ise tam bir Sırp milliyetçisi. Türkiye kamuoyu yakından biliyor ki Rusya’nın güdümünde bir lider. Ancak
Vucic, eşcinsel faaliyetlere taviz vermemede Putin gibi net tavır sergileyemiyor.
Aksine LGBT lobisini ülkesinde cesaretlendiren adımı atan da kendisi. Lezbiyen olduğunu ilan eden Ana Brnabiç’i 2016 yılında hükümetine bakan yapan Vucic’ti. Brnabiç daha sonra ülkenin başbakanı oldu ve görevine devam ediyor.
Avdiya Salkoviç’in şu analizi mühim: “LGBT’lilerin Sırbistan’da kazanımlar elde etmesinin, aşırı sağcı ve milliyetçi Vucic’in yönetimi altında olması akıl alır değil. Böyle bir milliyetçi kişiliğin, çok önem verdiği dini ve aile değerlerine ihanet etmesine ülkede kimse anlam veremiyor.
Hem halkına ve hem de kilisesine savaş açtı.
Bir homoseksüelin ülkede siyasetçi olarak düşünülmesi imkânsızdı.
Fakat Avrupa lobisi bunu başardı.”
Görüldüğü gibi LGBT lobisi her alanda ve var güçleriyle baskı uyguluyor. Popüler iletişim kanallarını ve içerik platformlarını kullanarak
toplumsal zemin oluşturamadıkları ülkelerde yönetimleri siyasi baskı altına almaya başardılar.
Zaten LGBT ideolojisini mevcut dünya düzeninde siyasetten ayrı düşünemeyiz.
Eşcinselliğin aynı zamanda teolojik ana vatanı olan Amerika’da,
propaganda Trump sonrası dönemde anaokullarına kadar girdi.
Avrupa zaten uzun yıllar önce teslim oldu. Arjantin, Kanada ve Güney Afrika ‘
olarak listeleniyor.
Son olarak İsrail de diz çöktü ve ‘Yahudi
Şeriatıyla’ yönetilen ülkede eşcinsel eğilimleri gösteren gençlerin tedavi edilmesi yasaklandı. Tedaviyi uygulamaya devam eden doktorların lisanslarının iptal edileceği ilan edildi.
Rusya, Macaristan ve Polonya hem devlet hem de halk nezdinde direnç gösteriyor.
Türkiye’de de bir süredir siyasi denemeler yapılıyor. Özellikle de
CHP ve HDP, partiler düzeyinde LGBT örgütlerine ev sahipliği
yapıyorlar. Etkinliklerine katılıyor, siyasi vaatler veriyorlar. İktidarın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı ise çok net. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması en bariz gösterge. Asıl sorun ise medyada. Açıkça söylemem gerekiyor; Yeni Şafak’ın yaptığı haberler medyaya biraz da olsa yön verdi. Fakat yeterli değil.
Halk, artık konuşulmamasını değil; neslin devamının tehlikede olduğuna dikkat çekilmesini istiyor.
Sırbistan’da yaşananları hem dini, hem politik, hem medya hem de sosyolojik açıdan derinlemesine analiz etmeliyiz. Bence,
2023 seçimleri LGBT konusunda da belirleyici olacak.
#LGBT
#CHP
#HDP
#Kanada
#Arjantin
#Avrupa
#Rusya
#Polonya