Süper Lig’e süresiz verilen ara bir haftanın ardından sona erdi! Hakem Halil Umut Meler’e yapılan saldırı sonrası oluşan infialin etkileri de zaten gün geçtikçe soğuyacak ve bir süre sonra spor sahalarında yaşanan herhangi bir saldırı gibi sıradanlaştırılacak! Tıpkı, kalecinin kafasına bayrak direğiyle vurulması gibi, tıpkı karşı tribüne havai fişek atıp bir taraftarı ağır yaralamak gibi, tıpkı tribünden sahaya atlayıp rakip futbolcuyu ya da hakemi darp etmek gibi... Bakın ilk düdük çaldığında, ilk derbi oynandığında, geçen haftaki açıklamalar yaklaşımlar nasıl unutulacak. Bundan önce böyle oldu, bundan sonra da böyle olacaktır elbet! Bu asla temenni değil, tahmin... Hatta aynı şeyler olmasın diye üstüne basa basa hem yazılarda hem de yayınlarda bu olup bitenin sıradanlaştırılmaması ve kanıksanmaması için yazıp, konuşuyorum.
Hakemlerin maçlara yeniden çıkmak için TFF’den talep ettiği isteklerine baktım; aslında zaten bu zamana kadar olması gereken, yani TFF ve kurullarının asli vazifesi olan şeyler o kadar yapılmıyor, ihmal ediliyormuş ki, görmüş olduk... Hakemler 4 maddede; 1- Saha içi ve seyahat güvenliği sağlanmalı, 2- Şiddet ve darp olaylarında özellikle alt liglerde mağdur olan hakemlerin sağlık ve hukuki ihtiyaçlarının TFF tarafından üstlenilmesi, 3- Disiplin talimatlarında daha caydırıcı düzenlemelerin yapılması, 4- TFF ve MHK arkamızda dursun, bizi savunsun...
Bunlar aslında zaten olması gereken talepler değil mi? Hatta hakemlerin bunu talep etmesine bir gerek yokken, direkt asli vazife olarak yapılması gereken şeyler. Ancak yaşananlar, bu konulardaki ihmalleri gözler önüne seriyor. İhmale rağmen, bir yetkili bile görevinden istifa etmediği gibi, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, saldırıdan saatler sonra kameralar önüne geçip kendilerinden başka herkesi suçluyor. Hakemlerin isteklerine bakarsanız, kimin aslında yapması gereken görevini yapmadığı aşikar. Herhalde bu durumu kapatmak için bağırıp çağırıp kendilerinden başka herkesi suçluyor TFF Başkanı. O yüzden bu işler bağırıp çağırmakla, koltuğu korumak için herkese mavi boncuk dağıtmakla olmaz. Bu işler, bütün kulüplere eşit mesafede durmakla, ikili ilişkileri değil hakkaniyeti ve yazılı kuralları öncelemekle, hakemleri kulüplere çerez etmemekle birlikte kulüplerin de bam teline basacak uygulamalar yapmamakla olur. Sayın başkan, göreve geldiğinde herkese mavi boncuk dağıtayım derken, sonunda kimseye yaranamaz ve herkesle kavga eder hale geldi!
Beşiktaş’ta teknik direktörlük meselesi gündemi meşgul ediyor. Elbette Rıza Çalımbay, Beşiktaşlılar için tartışılacak bir isim değil. Gerçi göreve geliş zamanı ve şekli bir önceki yönetimin süreci hatalı yönetmesi nedeniyle karmaşık oldu ama atılan imzanın 2 aylık olması normaldi. Çünkü yeni bir başkan seçildi. Sayın Hasan Arat kongre tarihinin en fazla oyunu alarak başkan seçildi. Kendisinin hayalleri, planları vardır elbet. Bu planlarını hayata geçirmesi ve rahat hareket etmesi için teknik direktörlük konusunda kendisine baskı yapılmaması gerekiyor. Fikri, Rıza Çalımbay ile devam etmek ise saygı duyulmalı, yok farklı bir isimle çalışmak isterse ona da saygı duyulmalı. Sözün özü; Hasan Arat’a “Rıza Çalımbay Beşiktaş efsanesidir, onu gönderemezsiniz!” gibi bir baskı oluşturmak Beşiktaş’a iyilik yapmak demek değildir. Arat’ın bu konudaki her kararı saygı ile karşılanmalıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.