28 Şubat darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. 28 Şubat’ın darbeci üst düzey 21 askeri BÇG üzerinden Refahyol hükümetini cebir ve şiddet kullanarak devirdikleri için yargılandıkları mahkemede ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında darbenin medya ayağına önemli bir vurgu yapmıştı.
Türkiye’nin geleceğini çalan 28 Şubat postmodern darbesinin en önemli ayaklarından birini cunta medyası oluşturdu. Askerler, yargı önüne çıktı. Ancak darbeye çanak tutan medyadan hesap sorulmadı. Meslek ilkelerini askıya alarak 28 Şubat darbesinin gerçekleştirilmesine sınırsız lojistik destek veren, çok sayıda görüntülü, sesli, yazılı, medya kuruluşu ve medya mensubu, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının taleplerine ve talimatlarına uygun haberler üretti. Gerçek olmayan haberler yayınladılar, gerçek olan haberleri gizlediler, sanal irtica haberleriyle gündem oluşturmaya çalıştılar.
28 Şubat darbesinin gerçekleşmesinde, dönemin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan, Yazı İşleri Müdürü Erdal Şafak, Milliyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Derya Sazak başta olmak üzere çok sayıda gazeteci ile radyo ve televizyon program yapımcıları çok önemli bir rol oynadı. Eğer medya desteği olmasaydı, 28 Şubat darbesi gerçekleşmezdi. Bu darbe sürecinde, komutanların talimatıyla manşetler atanlar, haberler yapanlar, anayasayı ilga ve hükûmeti düşürme suçlarının şerikleridir (ortaklarıdır). 28 Şubat darbesini gerçekleştirenler, ileride muhtemel bir darbe soruşturmasına istinaden, ‘askeri bir müdahale olmadığı’ algısını oluşturabilmek amacıyla, sözde sivil toplum örgütlerinden de yararlanmışlardı. Bunların başında ise “sivil inisiyatif”veya “bizim çete” olarak da adlandırılan grup bulunuyordu
FETÖ Savcısı Mustafa Bilgili’nin hazırladığı iddianame 28 Şubat darbesinin yalnızca BÇG ayağı üzerinden darbeci askerlerin yargılanmasına yol açmıştı. “54’üncü Refahyol Hükümeti’ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak” suçundan dolayı 103 sanık hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen 28 Şubat davası, ÖYM’lerin kaldırılmasıyla beraber, 5’nci Ağır ceza Mahkemesi’ne alınmış Mustafa Bilgili’nin yerine Savcı Mehmet Hanefi Yıldırım atanmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat davasının BÇG ayağı dışındaki, medya ve sermaye ayağına yönelik soruşturma kapsamında MASAK, BDDK ve Gelirler İdaresi Başkanlığı’nın darbeci sivil ayakları çok yönlü araştırdığı medya ya yansımıştı. Davaya bakan mahkemenin haklı olarak darbenin sivil ayaklarına yönelik soruşturmaların bir an önce bitirilerek sivil cuntadan da hesap sorulması amacıyla kamu davası ve davaların açılmasını istemesi adaletin tecelli etmesi açısından önemli bir duruma işaret eder sanırım. Zira 28 Şubat darbesine katılan asker sivil tüm darbecilerin yargılanması adil yargılamanın olmazsa olmaz şartıdır. Mahkemenin bu önemli hususu gerekçeli kararında açıklaması, gazeteci yazar Hüseyin Gülerce’nin 28 Şubat cuntasıyla FETÖ Gladyosu’nun Gezi ve 17 Aralık’ta ittifak içinde oldukları iddiasıyla birlikte değerlendirildiğinde bu illegal yapıların AK Partiyi de alaşağı etmek için anlaşmış olduklarına işaret eder. Aynı zamanda 28 sivil cuntasına neden operasyon yapılmadığının ve yargılanamadıklarının arka planını deşifre eder. Zira BTK ve DDK müfettişlerinin yaptıkları soruşturmalarda bu konuda ellerinde çok net önemli bilgi ve belgelerin olduğu belirtiliyor.
28 Şubat darbesi asker sanıklarının yalnızca BÇG üzerinden yargılanmaları PKK, FETÖ ilişkileri ve Refahyol’u yıkmak için DYP milletvekillerinin rüşvet, tehdit ve şantaj dahil her yolun denenerek partilerinden istifa ettirilmelerine yönelik soruşturmalar FETÖ’cü savcı Bilgili tarafından açık ve kasıtlı ihmal sonucu yapılmamıştı. Dönemin Başbakanı rahmetli Erbakan “28 Şubat’ta Refahyol hükümetini düşürmek için DYP’li milletvekillerine baskı yapıldığına, hatta bazılarına para teklif edildiğini tehdit dahil her yolun denendiğine inandığını belirtmişti. Bu tehdidin Çevik Bir tarafından yaptırıldığının söylendiğini açıklayan Erbakan; milletvekillerinin ya istifa edin ya da Yassıada’ya gidersiniz şeklinde tehdit edildiklerini açıklamıştı. 27 Şubat 2011 tarihinde hakka yürüyen Erbakan hocamıza Allahtan rahmet dilerken Türk milletine bir kez daha başsağlığı diliyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.