Trump’ın Golan Tepeleri açıklaması Yinon Planı’nın revize edilerek devam ettiğini mi gösteriyor?

04:0025/03/2019, Pazartesi
G: 25/03/2019, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

Görünüşe göre ABD Başkanı Donald Trump, Orta Doğu’daki çatışmaları körükleyecek bir provokasyona daha imza attı. Trump, işgal altında olan Golan Tepeleri’ni İsrail’in egemenliğinde olduğunu kabul ettiklerini duyurdu. Trump sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada “52 yılın ardından ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.Trump ayrıca Golan Tepeleri’nin “İsrail ve bölgesel istikrar için stratejik ve güvenlik açısından

Görünüşe göre ABD Başkanı Donald Trump, Orta Doğu’daki çatışmaları körükleyecek bir provokasyona daha imza attı. Trump, işgal altında olan Golan Tepeleri’ni İsrail’in egemenliğinde olduğunu kabul ettiklerini duyurdu. Trump sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada “52 yılın ardından ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.Trump ayrıca Golan Tepeleri’nin “İsrail ve bölgesel istikrar için stratejik ve güvenlik açısından kritik bir öneme sahip olduğunu” belirtti.



İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Trump’ın tweetinin ardından anında bir paylaşım yaparak teşekkür etti. Netanyahu, paylaşımında “İran’ın Suriye’yi kullanarak İsrail’i yok etmeyi düşündüğü bir dönemde Başkan Trump, cesurca İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki egemenliğini tanıyor. Teşekkürler Başkan Trump” ifadelerini kullandı. İsrail’de 9 Nisan’da yapılacak erken seçim öncesi Binyamin Netanyahu yönetiminin, Washington’u işgal altındaki Golan Tepeleri’ni “İsrail toprağı” olarak tanıması için ikna etmeye çalıştığı iddia edilmişti. ABD’nin Güney Carolina Senatörü Cumhuriyetçi Lindsey Graham, Başbakan Netanyahu ile 11 Mart’ta Golan Tepeleri’ne gerçekleştirdiği ziyaret esnasında yaptığı açıklamada, “Golan Tepeleri’nin İsrail’in toprağı olarak tanıması için ABD Başkanı Donald Trump ile görüşebilirim. Buranın bugün ve sonsuza dek İsrail’in bir parçası olarak tanınması için çalışmalara başlayacağım” demişti. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 13 Mart’ta yayımladığı 2018 İnsan Hakları Raporu’nun İsrail bölümünde, daha önce “işgal altında” şeklinde tanımlanan Golan Tepeleri için ilk kez “İsrail kontrolündeki” ifadesinin kullanılması dikkati çekmişti. Öte yandan aynı raporun İsrail bölümünde Gazze Şeridi ve Batı Şeria ile ilgili ifadelerde de “işgal edilmiş” ya da “işgal altındaki” gibi ifadelere hiç yer verilmemesi Golan Tepeleri ile ilgili kararın uzun yıllar önce bölgedeki Müslüman ülkelerin bölünmesi veya parçalanarak zayıflatılmasını öngören bir planın uygulandığını gözler önüne sermişti. O nedenle Trump her koşulda radikal etkileri olacak bir yol haritasında yürüyor diyebiliriz. Filistin ve İsrail politikasını neredeyse tamamen İsrail yanlısı Yahudi asıllı kişilere emanet eden Trump, ilk olarak Aralık 2017’de işgal altındaki Doğu Kudüs dahil olmak üzere “Kudüs’ün tamamını İsrail’in başkenti” olarak tanıdı. Bu nedenle ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı almıştı. Filistin’e yapılan yardımları da kesen Trump, geçen yıl İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekildi. ABD Başkanı Trump’ın nihai anlaşma olarak nitelediği ’’Yüzyılın Anlaşması’’ planı Filistin meselesine çözümden çok sorunun daha da derinleşmesine ve bölgedeki gerginliğin giderek artmasına neden olacak gibi gözüküyor. Yüzyılın Anlaşması’nın İsrail’in işgallerini meşrulaştırdığı Suudi Arabistan’ın Mahmud Abbas’a planı kabul etmesi yönünde baskı yapıldığı biliniyor. Siyonist Evanjelist cephenin çıkarlarını açık bir biçimde savunan ve bu konuda radikal kararlara imza atan Trump ve ekibi ABD devletinin bu konudaki strateji ve politikalarını uyguluyor. Bu nedenle ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Tanrı’nın Yahudileri kurtarmak için ABD Başkanı Donald Trump’ı göndermiş olabileceğine inandığına yönelik söylemleri, Evanjelist Beyaz Saray ekibinin sözcüsü Sarah Sanders da iki ay önceki beyanında, Trump’ın 2016’da başkan seçilmesini “Tanrı böyle istedi” sözleriyle yorumları tamamen psikolojik harekat veya harp söylemi olarak değerlendirebiliriz. Trump’ın Golan açıklaması, Amerika’nın Suriye ve Irak’ta barış istemediğini ve gizli ajandasını açıkça ortaya koymuştur.

ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından Irak’ın istikrarsızlığa sürüklenmesiyle birlikte, Ortadoğu ve Asya’daki Müslüman ülkeleri bölen parçalayan çeşitli planlar ve haritalar ortaya atılmıştır. Bu planlardan en bilinenleri 1 Mayıs 2006 tarihinde New York Times’da yayınlanan “Irak’tan Çıkış Stratejisi” ve 1 Haziran 2006 tarihinde ABD askeri camiasının önemli bir yayını olan Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yer alan “Kanlı Sınırlar: Daha İyi bir Orta Doğu” başlıklı bir makale ve haritalar olmuştur. Bu planlar ile Oded Yinon Planı arasındaki bir iki istisna hariç bire bir benzerlikler bu planların Yinon planının revize edilmiş devamı olduğunu göstermektedir. Bu plan ve haritalarda Büyük Müslüman ülkeler hedef alınarak bölünmekte askeri ve ekonomik açıdan güçsüz küçük devletçikler haline getirilmesi hedeflenmektedir. Türkiye, Irak, İran ve Suriye toprakları içerisinde özgür bir Kürt devleti kurulmalıdır ifadesi Amerika’nın Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yer alan hadsiz bir söylemdir. Ancak günümüzde ABD’nin PKK/PYD’ye verdiği 23 bin TIR’ı geçen ağır silahların ve eğitim desteğinin arka planını da açık etmektedir. Amerika Türkiye’nin PKK/ PYD ve FETÖ terörü ile mücadelesini iç savaş olarak değerlendirebilecek algı operasyonlarıyla Türkiye’ye müdahale etme planları yapmıştır. Yapmaya devam etmektedir. Amerika’nın 2017 yılında “ABD’nin Küresel Üstünlük Dönemi Sonrası Risk Değerlendirmeleri” başlıklı raporunda Türkiye’de 10 yıl içinde bir iç savaş yaşanacağı ve ABD’nin Türkiye’ye askeri müdahalede bulunulacağı ileri sürülüyor.

Böyle stratejik dostlar düşman ülkeler başına!!!

#ABD
#Türkiye