Trump’ın ABD askerlerini Suriye’den çekme kararı kendi iradesi mi?

04:0026/12/2018, среда
G: 26/12/2018, среда
Bülent Orakoğlu

Bilindiği gibi Amerikalı askerlerin Suriye’den çekilme kararı 14 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump arasında heyetlerin de katıldığı telefon görüşmesinde alınmıştı. Trump neredeyse bütün dünyayı şoka uğratan çekilme kararını Erdoğan’ın DEAŞ ile ilgili ikna edici açıklamaları sonunda almıştı.Telekonferans olarak yapılan görüşmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının doğru olduğu güvenlik danışmanı Bolton tarafından mecburen tasdik edilmişti. Ancak Bolton ve Dışişleri Bakanı Pompeo’nun

Bilindiği gibi Amerikalı askerlerin Suriye’den çekilme kararı 14 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump arasında heyetlerin de katıldığı telefon görüşmesinde alınmıştı. Trump neredeyse bütün dünyayı şoka uğratan çekilme kararını Erdoğan’ın DEAŞ ile ilgili ikna edici açıklamaları sonunda almıştı.



Telekonferans olarak yapılan görüşmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının doğru olduğu güvenlik danışmanı Bolton tarafından mecburen tasdik edilmişti. Ancak Bolton ve Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Erdoğan’ın tezlerine karşı yaptığı açıklamalar Trump’ı ikna edememişti. Anlaşılan Trump yakın çalışma ekibine karşı özellikle Siyonist ve Evanjelist Dışişleri Bakanı Pompeo, ve güvenlik danışmanı Bolton hakkında olumsuz kanaatlere sahipti. Bir iddiaya göre Trump, Neocon olmadığı için ideolojik saplantılarla hareket etmemeye çalışıyordu. Neocon çetesinin Pentagon ve diğer istihbarat birimlerine sızarak terör örgütleri kurması ve yönetmesinden rahatsızdı. Özellikle Pentagon’un PKK-YPG, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleriyle ilişkisi ve Ortadoğu’ya harcanan 1 trilyon dolar rahatsızlığını arttıran konuların başında geliyordu. Bu nedenle ABD askerlerini Suriye’den çekip seçim gezilerinde Redneck’lere (varoş) verdiği sözü tutmak istiyordu. Fuzuli askeri harcamaların yönünü Amerikalı Redneck’lere çevirme amacındaydı. ABD Başkanı Trump Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Başkanlığım döneminde Suriye’de bulunmamızın tek nedeni olan DEAŞ’ı yendik. Amerikan gençlerinin artık eve dönme vakti geldi. Amerika Ortadoğu’nun polisi değil” açıklamalarında bulundu. Bu defa ikna edilmeye fırsat vermeyecek şekilde, karşı çıkacakların birçoğu için sürpriz olacak biçimde twitter mesajlarıyla kararını duyurdu. Buna rağmen karşı çıkanlara şans vermemek için ise sürekli yeni tweetler atarak kararlı olduğunu gösterdi. Bu tweetlerle tarihi kararını doğrudan kendisinin en büyük destekçisi olan Amerikan halkıyla paylaştı. Bu şekilde yaparak, verdiği karara karşı çıkan güvenlik bürokrasisi ve lobilere, halktan aldığı güçle bu kararı verdiğini ve halktan aldığı destekle kararın arkasında duracağını göstermek istedi.

Ancak Suriye’de 23 askeri üs kuran, Türkiye ve İran başta olmak üzere bölge ülkelerini istikrarsızlaştırıp darbe ve kaos faaliyetlerinde bulunan, Türkiye’de yalnızca son yıllarda siyasi iktidarı darbelerle iktidardan uzaklaştırıp iç savaş çıkarıp parçalamaya çalışan ABD ve Başkanı Trump ne yapmak istiyor? Başkan seçildiği günden günümüze Pentagon’un vesayetinden kurtulamayan Trump birdenbire ABD’nin Suriye politikasını kökten değiştirecek adımları tek başına nasıl attı? ABD askerlerini Suriye’den çekme kararı kendi iradesi mi? Bugüne kadar iki yıl içinde 40’tan fazla bakan ve danışmanlarını değiştirmek zorunda kalan kendisi ve görevden alınanlar hakkında 17 dava açılan Trump’un arkasındaki güç veya güçler kim?

Trump’ın Başkan seçilmesi sonrasında Wall Street’teki küresel sermayeyi temsil eden Neocon’cular, CIA, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’nda etkili lobileriyle neredeyse Trump’a savaş açmışlardı. Son Suriye açıklamasıyla birlikte istifa eden Savunma Bakanı Mattis ve PKK dostu “IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi” Brett Mc Gurk gider ayak “Suriye’de IŞİD henüz bitmedi” açıklamalarıyla devlet içindeki bu savaşın devam edeceğine işaret etmişlerdi. Bu durum Amerika ve dünya kamuoyuna Pentagon içine sızarak neredeyse ele geçiren ve orduyu kullanan Neocon’ların Amerika başkanları üzerinde kurduğu hegomonik vesayeti açık bir şekilde ortaya koymuştu. Türkiye’de vesayet dönemlerinde siyasi iktidarı ve Genelkurmay Başkanlarını darbe ile tehdit eden “Genç subaylar rahatsız söylemi” 21’inci yüzyılda Amerika’da ‘Yaşlı Neocon’lar rahatsız söylemine yerini bırakmış görünüyor. Zira Clinton, Bush, Obama farklı partilerden, Demokrat veya Cumhuriyetçi partili olsalar da Neocon’cu olduklarından dolayı Müesses Nizam ve Dünya Derin Devleti de olarak anılan küresel sermaye ile bir çatışmaya girmemişlerdi. Doların dünyada rezerv para olmasına yönelik karşı faaliyetlerde bulunan, küreselci sermayeye karşı, merkez bankası ile mücadele eden ve Establishment’ı (Kurulu düzen) sorgulayan tüm ABD başkanlarına karşı suikastlar yapılmıştı. Amerikan Doları’nı küresel sermaye çemberi içindeki bankerlere rağmen basmak isteyen Abraham Lincoln, J.F Kenndey ve McKinley gibi başkanlar farklı tarihlerde suikastlara uğramışlardı. Ancak Trump’un kazanmasıyla birlikte doğal olarak ABD ulusal sermayesi ve Milli Devleti’nin özellikle ABD ve Avrupa da yuvalanmış küreselci dev şirket ve bankalara karşı harekete geçerek finans (dolar) oligarşisini yok etmesi bekleniyordu. Bu nedenle Guardian başta olmak üzere bazı gazetelerde Trump’un her an hatta başkanlığa oturmadan dahi suikasta uğrayabileceğine yönelik yorumlar yapılıyordu. Küresel sermayenin tetikçisi Gladyo yapılanması Cumhuriyetçi Trump’a karşı neden suikast yapmamıştı. Bu soruların cevabı Rus Milletvekili Nikonov’un Facebook sayfasından yaptığı önemli açıklamalarla aydınlandı. Yeni Şafak’ta yer alan habere göre Nikonov “ABD’de Cumhuriyetçiler ile Demokratların Türkiye’ye karşı yürütülen kampanyada birleşmesini ‘büyük bir oyunun’ göstergesi olarak yorumlamıştı. Hedef Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı. Erdoğan’ı devirmeye veya direncini kırmaya çalışıyorlardı.”

Devlet millet işbirliği Yenikapı ve Çanakkale ruhuyla ülkemizin bekasını hedef alan şer güçlerin faaliyetleri etkisiz hale getirildi. Getirilmeye devam ediyor. Hatta bu derin yapılar bükemedikleri eli öpüyor.

Son Kaşıkçı cinayetinde gösterilen performans Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin dünyadaki imajını arttırmıştı. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı operasyonlarında diplomatik ve askeri zaferlerin yanısıra operasyon yapılan bölgelerde sivil zayiat ve yıkım olmaması adına gösterilen hassasiyet ve operasyon bölgelerinin süratle inşasının yapılarak hayatın normale döndürülmesi, Irak ve Suriye’de savaştan kaçan milyonlarca insana Türkiye’nin sınırlarını açarak bu sığınmacılara sağlık başta olmak üzere elden gelen her türlü imkanın sağlanması Türkiye’nin sert gücü yanında yumuşak gücünü de gösterdi. Sıra şimdi Fırat’ın doğusunu özgürleştirerek ‘terör koridorunu’ bitirmekte.

Suriye’de Rusya ve İran ile birlikte başarılan Astana zirvesi ve son gelişmeler Suriye’de savaşın bitmesi ihtimalini güçlü bir şekilde gündeme getirdi. ABD’nin Suriye’den çekilmesini sağlayan Türkiye dış politikada, diplomaside destanlar yazmaya devam ediyor.

#ABD
#Donald Trump
#Çekilme
#Suriye