Müesses nizam Trump’a şantaj mı yaptı?

04:0016/01/2019, Çarşamba
G: 16/01/2019, Çarşamba
Bülent Orakoğlu

Trump neredeyse bütün dünyayı şoka uğratan çekilme kararını 14 Aralık’ta Erdoğan’ın Suriye ve DEAŞ ile ilgili ikna edici açıklamaları sonunda almıştı. Suriye’de barışı sağlayabilecek bu tarihi karar sonrasında ABD müesses nizamını oluşturan Amerikan Kongresi’ndeki Neo-con/ Evanjelist şahinler, Pentagon, Amerikan istihbarat birimleri, İsrail lobileri, iş dünyası ve ABD medyasının yasal veya gayri yasal yöntemlerle Trump’ı baskı altına alarak bu tarihi kararından caydırma faaliyetlerini koordineli

Trump neredeyse bütün dünyayı şoka uğratan çekilme kararını 14 Aralık’ta Erdoğan’ın Suriye ve DEAŞ ile ilgili ikna edici açıklamaları sonunda almıştı. Suriye’de barışı sağlayabilecek bu tarihi karar sonrasında ABD müesses nizamını oluşturan Amerikan Kongresi’ndeki Neo-con/ Evanjelist şahinler, Pentagon, Amerikan istihbarat birimleri, İsrail lobileri, iş dünyası ve ABD medyasının yasal veya gayri yasal yöntemlerle Trump’ı baskı altına alarak bu tarihi kararından caydırma faaliyetlerini koordineli bir şekilde yürütüyorlardı.



Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’un İsrail’de PKK’nın uzantısı PYD/YPG’yi kast ederek, Türkiye’nin “Kürtleri korumak için güvence vermesi durumunda” ABD’nin güçlerini Suriye’den çekeceğini ve bunun Trump’ın talebi olduğunu iddia etmişti. İsrail temasları sonrasında yanındaki heyetle birlikte Türkiye’ye gelen Bolton muadili İbrahim Kalın ve heyeti ile görüşmüş ancak Erdoğan tarafından kabul edilmemişti. Amerika’da bazı medya kuruluşlarında bu durum Bolton başkanlığındaki heyetin Türkiye’de hor görüldüğü iddialarını manşetlerine taşımasına neden olmuştu.

Trump’un Suriye’den çekilme sürecine ilişkin tartışmalar devam ederken Trump’tan Türkiye’de her kesimden aşırı tepki çeken skandal bir açıklama geldi. Trump twitter hesabından yaptığı Türkiye’yi tehdit eden mesajında ’’Kürtlere saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvedeceğiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız. Aynı şekilde Kürtlerin de Türkiye’yi provoke etmesini istemiyoruz’’ demişti. Milli Savunma Bakanlığı, Trump’un bu tehdit açıklamasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2015 yılında Twitter’da yaptığı paylaşımla cevap verdi. ’’Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Haziran 2015 tarihinde Tweet hesabındaki mesajında, “Tüm dünyaya sesleniyorum; bedeli ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Trump’ın tehdidine stratejik ortaklar sosyal medya üzerinden konuşmaz. Hiçbir tehdide pabuç bırakmayacağız” açıklamasıyla cevap vermişti. Çavuşoğlu, ’’Biz, Kürt kardeşlerimizin düşmanı değiliz. Kürt kardeşlerimizin haklarını her zaman PKK/YPG terör örgütlerine karşı dahi savunmaya devam edeceğiz’’ açıklamasında bulunmuştu,

Trump’un Türkiye’yi ekonomik yaptırımlarla tehdit etmesi askeri yaptırımlardan bahsetmemesi ABD’nin Türkiye ile alanda karşı karşıya gelmek istemediğinin açık kanıtıdır. Uluslararası analistlere göre, Amerika NATO’nun 2’nci büyük ordusuna sahip Türkiye’ye karşı PKK /PYD-YPG ve FETÖ terör örgütlerini açıkça destekleyerek Türkiye’nin bekasını tehdit etmesi Amerika’nın hegemonik ve küresel gücünü kaybettiğinin ve NATO’nun sonunu getirebilecek önemli gelişmelerin işaretlerini taşımaktadır. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ”Şimdi Trump’ın içinde bulunduğu durum zordur. Görüyoruz. Üzerinde ciddi bir baskı var. Kendisi çekilme kararı aldı ve özellikle güvenlikle ilgili birimleri de çekilmemesi için sürekli baskı yapıyor. Son tweet’in de bir iç politika mesajı olduğu biz biliyoruz” açıklaması ne kadar doğru bir tespit olursa olsun ‘’ABD’nin Suriye’den çekilme kararı gibi Suriye’de iç savaşı bitirebilecek böylesine önemli bir kararın arkasında Trump’un durması gerekirdi. Ancak FBI tarafından 2017 yılı içinde TRUMP’un Rus ajanı olup olup olmadığına yönelik başlatılan bir araştırma ile Trump’un davranışlarının ABD’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturup oluşturmadığına yönelik diğer bir soruşturma başlatılmasına yönelik haberlerin Amerikan medyasında Suriye’den çekilme kararı sonrasında yer alması manidar ötesi müesses nizamın Trump’a yapılan şantajı açıkça ortaya koyuyor sanırım. 2020’de yaklaşık 2 yıl sonra yapılacak başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçiler ile Demokratların Trump’a karşı işbirliği yapabileceklerine yönelik medya haberleri ile İsrail lobileri ve Neo-Con /Evanjelist ittifakının Trump’ı Cumhuriyetçilerin adayı göstermemeye yönelik faaliyette bulunma ihtimali Trump’u kararından caydıran önemli nedenler arasında olması kuvvetle muhtemel görünüyor.

Bu köşe yazısını kaleme aldığımız saatlerde Trump ile Erdoğan’ın telefon görüşmesi yaptıklarına yönelik haberler medyada flaş gelişme olarak duyuruldu. Gerek Türk tarafı gerekse ABD tarafı görüşmelerin içeriğini kısa açıklamalar ile duyurdu. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan telefon görüşmeleri ilgili resmi açıklama dışında attığı tweet mesajında ‘’ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik gelişme hakkında konuştuk, büyük ölçüde genişleme potansiyeli var. Ayrıca Suriye sınırında oluşturmayı planladığımız 20 millik güvenli bölge hakkında konuştum’’ demiş.

Türkiye ise; ’’Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’a Türkiye’nin Kürtlerle hiçbir sorunu olmadığını, Türkiye’nin amacının ulusal güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütleri DEAŞ, PKK ve PKK’nın Suriye uzantıları ile mücadele etmek olduğunu vurguladı. Bölgede otorite boşluğu meydana gelmemesi için Münbiç Yol Haritası’nın tamamlanması, ayrıca çekilme kararının hayata geçirilmesini engellemek isteyen unsurlara fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan iki lider, kamuoyuna yönelik sağlıklı iletişimin önemine değinmişlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve ABD Başkanı Sayın Trump, Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde ülkenin kuzeyinde terörden arındırılmış güvenli bir bölge oluşturulması fikrini de ele almışlardır’’ açıklaması yapıldı.

Gerek Beyaz Saray’ın yaptığı resmi açıklamada, gerekse Trump’ın son attığı tweet mesajında dile getirdiği görüşlerin müesses nizam tarafından Trump’a dayatılan maddeler olduğunu unutmayalım. Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonun Türkiye’nin kırmızı çizgisi, ve bekası ile doğrudan ilişkili olduğu bilincinde askeri harekat öncesi bölgedeki tüm aktör ülkeler ile diplomatik girişimlerden bir netice alamazsak gereğini de bir an önce yapalım. İster tek başına gerekirse Astana ittifakı ile!

#Donald Trump
#Suriye
#DEAŞ
#PYD/YPG