HDP kurumsal olarak PKK’ya destek veriyor, CHP ne yapıyor?

04:0013/02/2019, Çarşamba
G: 13/02/2019, Çarşamba
Bülent Orakoğlu

AK Parti ve HDP milletvekillerinin yıllardan bu yana Mecliste tartışma ve kavga ettiklerine dair haber ve yorumlar medyada sık sık gündeme geliyor. Kavga ve tartışmaların ana nedeni ise Halkların Demokratik Partisi’nin PKK terör örgütü ile arasına bir sınır koymaması veya koyamaması, terör örgütünün kanlı eylemlerini desteklemesi olarak görünüyor.HDP’li milletvekillerinin PKK terörüne açık destek vermelerine karşın Meclis Genel Kurulu’nda demokrasiden, barıştan yana açıklamalar yaparken, Güneydoğu’da

AK Parti ve HDP milletvekillerinin yıllardan bu yana Mecliste tartışma ve kavga ettiklerine dair haber ve yorumlar medyada sık sık gündeme geliyor. Kavga ve tartışmaların ana nedeni ise Halkların Demokratik Partisi’nin PKK terör örgütü ile arasına bir sınır koymaması veya koyamaması, terör örgütünün kanlı eylemlerini desteklemesi olarak görünüyor.



HDP’li milletvekillerinin PKK terörüne açık destek vermelerine karşın Meclis Genel Kurulu’nda demokrasiden, barıştan yana açıklamalar yaparken, Güneydoğu’da şehit olan asker, polis veya siviller hakkında terör örgütünü kınayacak tek bir kelime etmemeleri HDP’nin neden Türkiye partisi olamayacağının açık işaretlerini veriyor. Üstelik PKK terör örgütünün hendeklerle maruf ikinci versiyonuna ‘devrimci halk stratejisine’ HDP’nin parti olarak kurumsal destek vermesi PKK ile HDP arasındaki organik ilişkiyi deşifre ederken HDP’nin bir siyasi parti olarak kendi asli misyon ve programından ne kadar uzaklaştığını da açıkça ortaya koyuyor. Zira PKK terörünün desteklenmesi kararının, sivil siyasetin ilgili kurum ve organlarında alınmış bir destek olduğunu inkar edilemez bir şekilde açık ediyor. Bu durum hem HDP açısından hem de HDP’de siyaset yapan politikacılar! açısından büyük bir meşruiyet ve hukuki sorun yaratıyor.

Geçtiğimiz hafta içinde Meclis Genel Kurulu’nda bu kez CHP’li milletvekilleriyle Ak Partililer arasında yaşanan sözlü kavganın nedenini bir hayli ilginçti. CHP’li parti yöneticileri ve milletvekilleri HDP=PKK söylemlerine tepki göstererek HDP’nin avukatlığına soyunmuşlardı. Öyle ki HDP’lilerden önce AK Parti milletvekilleriyle sözlü atışma ve kavgaya tutuşmuşlardı. Oysa yazımın başlangıç kısmında belirttiğim gibi AK Parti milletvekilleri uzun yıllar HDP=PKK söylemini dillendirmişlerdi. CHP milletvekilleri de araya girerek bu kavga ve sürtüşmeleri yatıştırmışlardı. Geçmiş yıllarda bu söylemlerden rahatsız olmayan CHP’li milletvekillerine ne olmuştu ki bu kez bu söylem karşısında tepkilerini kavga çıkaracak şekilde şiddete dönüştürmüşlerdi. Bu işin arkasındaki sır 24 Haziran 2018 tarihinde birlikte yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile parlamento seçimlerinde CHP’nin açıkça HDP=PKK ile ittifak kurmasında saklıydı. Hatta CHP ülkeye hıyanet sayılabilecek bu ittifakı o derece ileri götürmüştü ki seçimleri kazanmaları sonucunda HDP=PKK’ya ‘Özerklik’ getirebilecekleri önerisini bile sunmuşlardı. Bu ihanet önerisi karşısında, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP’nin seçim beyannamesinde yer alan özerklik maddesi ile ilgili, “CHP’nin bu konuda bizimle aynı noktaya gelmesi sevindirici” açıklamasını yapmıştı. Kılıçdaroğlu bu özerklik önerisi ile Türkiye’nin bölünmesine ve beka tehdidine yol açabilecek gelişmelere bir anlamda yeşil ışık yakmıştı. Kılıçdaroğlu’nun defalarca girdiği seçimlerden yenik çıkmasının asıl nedeni bana göre Türk kamuoyundan bu nedenlerle kırık not almasıydı.

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhur İttifakına karşı CHP=HDP=PKK ittifakını kuran Kılıçdaroğlu bu kez Türkiye’nin ikinci Kurtuluş Savaşını yaşadığı bir süreçte 31 Mart Seçimlerinde İyi Parti’nin yanı sıra HDP=PKK ile aynı ittifakı kurup kurmayacağına yönelik sorulara “HDP ile bir işbirliğimiz yok. Böyle bir şey de söz konusu değil. Ama biz Kürt vatandaşların da oyuna talibiz. Herkesin oyuna talibiz. Bizim söylediğimiz sandıkta ittifaktır. Demokrasiden yana olandan yanadır. Tamamının sandıkta CHP’ye oy vermelerini isteriz. Demokrasiyi savunuyoruz. Yani tek adam rejimine karşıyız. Dikta yönetimlerine karşıyız. Bugün Türkiye bir dikta yönetiminin, dikta tehdidi altında… Demokrasiyi savunan tüm güçleri bu çerçeveyle bir arada olması lazım… Arzumuz bu...” şeklinde cevap vermişti.

Ancak alandaki gelişmeler Kılıçdaroğlu’nu doğrulamıyor. Zira HDP=PKK veya Kandil bu kez CHP/İYİ Parti ittifakını örtülü olarak destekleyecek şu kararı açıklamıştı. Daha önce İstanbul, Adana ve İzmir’de aday çıkarmama kararı alan HDP, bu kez Gaziantep, Şanlıurfa, Mersin ve Ankara’yı da dahil ederek sayıyı 7’ye yükseltti. Ankara’da HDP’nin yüzde 6,4 oranında bir oyu var. Gaziantep’te 11,9, Mersin’de 16,9 ve Şanlıurfa’da yüzde 28’lik bir oy oranına sahip. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan daha önceki açıklamalarında Cumhur İttifakı’nı hedef alarak AK Parti ve MHP adaylarını geriletecek adaylara destek vereceklerini açıklamıştı.

CHP/İYİ Parti ittifakı Güneydoğu, Mersin ve Ankara’da örtülü de olsa HDP=PKK’nın desteği ile 31 Mart seçimlerini kazanmaya yönelik bir strateji uygularken, Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP ise Güneydoğu’yu HDP=PKK şiddet ve tehdidinden kurtaracak çalışmalara ve işbirliğine hız vermiş görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP ve İyi Parti’yi HDP=PKK=FETÖ üzerinden vuracak. Kılıçdaroğlu’nun partisinde ise ciddi anlamda isyan var. İsmi yolsuzluklarla anılan Maltepe Belediye Başkanı’nın şaibeli bir şekilde tekrar aday yapılması partinin ağır toplarını sarsmıştı. Kılıçdaroğlu lider olarak 1Nisan’ı görebilir mi? bilinmez ama 31 Mart seçimlerini de kaybedeceği aşikar görünüyor. Zira bu kez başında yakınlarının karıştığı büyük yolsuzluk iddiaları var.

#AK Parti
#CHP
#PKK
#İyi Parti
#HDP
#31 Mart