Türkiye’de kadın kimliğinin inşası ya da değişimi üzerinden yürütülen münakaşalar elbette yeni değil! Batı karşısında kendimizi anlamaya çalıştığımız anda kadını da tartışmaya başlıyoruz. Kısacası son 200 yıldır bu tartışma ve itiş kakış hali sürüp duruyor. Yani mevzu ne İstanbul Sözleşmesi’yle başlıyor ne de sona eriyor.
Türkiye’nin kadın tarihine baktığımızda, en içte kadınların kendi hikâyelerini oluşturduğu süreci, ardından ülkenin hikâyesini ve en dış halkada da dünyadaki değişimleri gördüğümüz bir sarmal çıkıyor karşımıza. Birbirinden ayrılmaz katmanlardan oluşan bu sarmaldan soyutlanıp bir “modern kadın’’ ya da “dindar kadın’’ modeli çıkartmak mümkün değil. Olsa olsa hayal olur. Hakeza erkek için de durum farklı değil.
Türkiye’de ülkenin istikametiyle birlikte kadın kimliği de değişime uğruyor. Tanzimat’la başlayan siyasi ve toplumsal değişim süreçlerinin her birisinde aynı tablo görülüyor. Döneminde her alanda ilerici kabul edilen isimler dahi konu kadına gelince cedelleşmeye başlıyor.
1930’lu yıllarda, Kemalist kültür modeline göre oturtulmaya çalışılan “’Cumhuriyet kadını’’ yani “asri kadın’’ modeli bir taraftan toplumu cepheleştirse de diğer taraftan erkekleri birleştiriyor.
“Kadın bugün müstehlik olmaktan çıkıp mühlik” olmuştur diyen milletvekiline Bedia Muvahhit şöyle cevap vermiş: “Bu darbeyi bekâr bir mebus indirmeye kalkışmış olsaydı, bekârlık kabahatini tevil etmek istiyor derdim. Kadın öteden beri müstehlik değil müstahsildir…’’
O yıllarda “Cumhuriyet kadını’’ demek, asri olmak anlamına geliyor, bazı yeni özellikler yükleyerek bu prototipin içi doldurulmaya çalışılıyor.
1960’lara gelindiğinde ise kadın kimliği siyasi ve ekonomik kırılmalarla yeniden bir değişime uğruyor. Bu yılların getirdiği ekonomik koşullar ve köyden kente göç, kadın konusunu yakından etkiliyor. Fabrika işçisi kadınlar ayrı bir başlık!
Yarışmaya katılanların % 89’unun aynı zamanda dışarıda da çalışan hanımlar oluşu klasik ev kadını meziyetlerinin yanısıra hayat yükünü eşleriyle bölüşenlerin sayısının arttığını gösterdi.’’ 1970 öğrenci olayları ve 1980 darbesi kadın tartışmalarını yakından etkiledi. Bugüne geldiğimizde tüm bu tarihi dönemeçlerin kadınlar üzerindeki etkisi devam ediyor. Bugünün kadın prototipi tek tip değil; çok renkli ve seçenekli. Mahalleleri farklı olsa da ortak özellikleri çok.
İz Yayıncılık’tan Şule Albayrak’ın editörlüğünde çıkan ve ağırlıklı olarak din ve kadın ekseninde çalışan kadın akademisyenlerin çalışmalarının yer aldığı kitap; tam da bu noktada tekil bir gelenek ve kadın okumasına karşı çıkıyor. İslâm, gelenek, modernite ve ötesinde, kadın olmayı farklı alanlarda uzmanlaşmış akademisyenlerle birlikte irdeliyor. “Kadın Olmak’’ isimli kitabı tartışmalara katkı sağlaması umuduyla okumanızı tavsiye ederim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.