15 Temmuz gecesi millet devleti sokaktan tuttu kaldırdı; 16 Temmuz sabahından itibaren ülkede ne sosyoloji eski sosyolojiydi, ne de siyaset eski siyaset olabilirdi.
FETÖ ile mücadele amansız yürüyor, evet, ama bu mücadele, kimi zaman bumerang olabiliyor, kimi zaman silah geri tepebiliyor, kimi zaman bomba elde patlayabiliyor.
Nedeni çok açık: Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık 2013’de, 17 Aralık’ı bir milat olarak etti. Başlattığı zorlu kavgaya, kendisi, etrafındaki bir avuç yol arkadaşı ve basiret, hikmet sahibi millet dışında kimse girmedi. Kavgaya asıl girmesi gerekenler gönülsüz davrandılar. 15 Temmuz’daki alçak darbe girişimi dahi bu gönülsüzlüğe çare olmadı, gönülleri de, gözleri de açmaya yetmedi.
Şimdi, bu gönülsüzler, samimiyetsizler ve korkaklar sayesinde, sınırları elastiki, geçişken, delik deşik, kevgire dönmüş, haydi daha iyimser olalım, dönüşmeye eğilimli ya da öyle algılanan bir mücadele var.
Eskiler “şüyuu vukuundan beter” derlerdi; modern zamanlarda “algı gerçekliği örter” diyorlar.
FETÖ ile mücadeleye dair oluşan algı gerçekliği hızla perdeliyor; söylentiler, dedikodular gerçekte olanın önüne geçip hızla yaygınlaşıyor.
“Şu kendisini kurtarmış, bu oğlunu-kızını kurtarmış, parası, adamı olan çıkıyormuş, gücü olan hiç girmiyormuş, masumlara ya da en alttaki, en zayıf halkaya dokunuluyor, gerçek suçlular ellerini kollarını sallayarak geziyormuş…” Gerçekliği çoğu durumda ispat edilemeyecek iddialar. Ama dedikodusu, söylentisi, yani şüyuu, yani algısı gerçekte olan kadar tehlikeli iddialar. Mide bulandırıcı emareleriyle, tertemiz insanların mağduriyeti ve tasfiyesiyle her gün maalesef güçlenen iddialar bunlar.
Bu iddialar artık sadece FETÖ’cülerin ailelerini etkilemekle kalmıyor, sıradan insanı da vuruyor.
Hayır, bir algı operasyonu neticesinde yayılmıyor bu iddialar. Basbayağı, son derece tabii bir biçimde ortaya çıkıyor ve yayılıyorlar. FETÖ ile mücadelenin içindeymiş gibi yapan gönülsüzler, samimiyetsizler, korkaklar tarafından besleniyor bu iddialar. Yarası olduğu için korkanlar, defosu olduğu için çekinenler, kavgaya tüm gövdesiyle giremeyenler, buradan bile rant devşirmeye çalışanlar, kendisini sorgulatmamak için avazı çıktığı kadar bağıranlar, FETÖ ile Fetullahçı ahlaksız yöntem ve araçlarla mücadeleye kalkışanlar, örgütsel bağı olmasa da zihinsel olarak Fetullahçı olanlar, gösteriş budalaları, kaypaklar, baş olmaya yeltenen ayaklar, müptezel operasyoncular ve elbette münafıklar mücadeleyi her gün ama her gün sulandırıyorlar.
Yeni sosyoloji, bu sulandırmayı, bu sınırları geçişken mücadeleyi, bu şüyuu, bu algıyı kaldıramaz, kaldıramıyor.
Devleti sokaktan tutup kaldıran şehitlerimizin aileleri, gazilerimiz, onlarla birlikte aziz millet bu sulandırmaya tahammül edemez.
2019’a ve geleceğe yürürken, AK Parti’nin önündeki en büyük imtihan alanına dönüştü FETÖ ile mücadele.
FETÖ’cüler bu topraklarda bir daha asla kendilerine zemin bulamazlar. O savaşı mutlak bir zaferle sonuçlandırdık. Ancak, FETÖ ile mücadele “küçük cihad”dı; şimdi “büyük cihad”la, “kendi nefsimizle olan cihad”la karşı karşıyayız.
Değişim bunun için gerekli, “metal yorgunluğunu atmak” bunun için çok çok önemli.
FETÖ ile mücadelede AK Parti kendisine düşen sorumluluğu en adil, evet, en adil biçimde yürütmek zorunda; yargının sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamak için de daha hassas olmak zorunda.
Mesele sadece algının “yönetilmesi” değil; mesele, daha çok, algının gerçeklikle örtüşmesi ve gerçekliğin de adil olması.
2019’a ve geleceğe yürürken AK Parti FETÖ ile mücadele gibi zor bir süreçten, zor bir imtihandan geçiyor. Her zaman olduğu gibi “gönüllüler, samimiler, cesurlar” bu imtihanın kazanılmasını sağlayacaklar. Onlara daha fazla alan açılmalı. Onların küstürülmemesi için, dua eden ellerin inmemesi, dillerin susmaması için çok hassas davranmamız gereken bir süreçteyiz.
Son 6 yazıda, AK Parti’nin önündeki zorlu imtihan süreçlerini anlatmaya çalıştım. AK Parti’yi bugünlere getiren, her fırsatta kendi muhasebesini açıklıkla yapabiliyor olmasıdır. 2019 ve geleceğe yürürken, AK Parti, kendi muhasebesini yaparak, değişerek, dinamizm ve heyecanını koruyarak, daha da güçlenerek siyasetin baş aktörü olmayı sürdürecek.
Hatırlatmakta fayda var: 1071’den beri sahnedeyiz, sahadayız; inşallah hep burada olacağız.
İslam coğrafyasında taş üstünde taş bırakmayan Cengiz Han’a atfedilen bir söz var: “Nasıl bir kötülük işlediniz ki Tanrı beni size ceza olarak gönderdi…”
Yeter ki iyi olalım, iyilik edelim; gerisi kolay.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.