AK Parti yarın kuruluşunun 17. yıldönümünü kutlayacak. Yarın, kuruluş yıldönümü vesilesiyle, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yapacağı bir sempozyum düzenleniyor; ama asıl kutlama, Cumartesi günü, geniş bir katılımla ve büyük bir coşkuyla gerçekleştirilecek olan AK Parti 6. Olağan Büyük Kongresi’nde yapılacak.
Bundan 21 yıl önce, 28 Şubat 1997’de, seçimle işbaşına gelmiş Erbakan Hükümeti’ne yönelik bir darbe yapılmıştı. Darbeciler sadece hükümeti devirmekle kalmadılar, inanç özgürlüğünü zorbaca, zalimce baskı altına aldılar. Siyasete ve özgürlüklere yönelik bu baskı, 2000 ve 2001 yıllarında büyük bir ekonomik krize dönüştü. Türkiye hem fakirleşti, hem de ümidini yitirme noktasına geldi.
AK Parti, işte böyle bir dönemde, 14 Ağustos 2001’de siyaset sahnesine adım attı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında başarılarıyla sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin beğenisini ve takdirini kazanan, okuduğu bir şiir nedeniyle görevinden uzaklaştırılan ve hapse mahkum edilen Recep Tayyip Erdoğan’ın ve yol arkadaşlarının kurduğu AK Parti, umutsuzluğun pençesindeki millet için kurtuluş umudu, çıkış umudu oldu. Kuruluşundan çok kısa bir süre sonra, 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde AK Parti millet tarafından tek başına iş başına getirildi.
17 yıl hiç kolay geçmedi… AK Parti’nin millet tarafından güçlü şekilde sahiplenilmesi, milletten aldığı güçle en çetrefilli meselelerin üzerine cesaretle gitmesi, Türkiye’yi büyütmesi, içeride ve dışarıda çıkar odaklarını rahatsız etti. AK Parti’yi yavaşlatmak, durdurmak, hatta ortadan kaldırmak için birbirinden alçakça senaryolar devreye sokuldu.
Örneğin, daha AK Parti kurulur kurulmaz, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Kanal D televizyonu Erdoğan’ın 10 yıl önce Rize’de yaptığı bir konuşmayı yayınladı. Bunun üzerine dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, Erdoğan’ın “idamla” yargılanmasını talep eden bir iddianame hazırladı. Neyse ki hakim bu iddianameyi reddetti.
Hemen arkasından, AK Parti’ye kapatma istemiyle suç duyurusunda bulunuldu. Bu girişim de başarısız oldu.
AK Parti Genel Başkanı’nın, Recep Tayyip Erdoğan’ın, 3 Kasım seçimlerinde milletvekili adayı olmaması için hukuk “ışık hızında” işlemeye başladı. Diyarbakır DGM Erdoğan’ın adli sicil kaydını silmişti; Sabih Kanadoğlu ve Nuh Mete Yüksel ise çok hızlı bir şekilde, tatillerini yarıda keserek, bu kararın iptalini sağladılar. Erdoğan milletvekili listelerine giremedi.
Kuruluşla başlayan bu saldırılar 17 yıl boyunca durmadan devam etti. Darbe senaryoları hazırlandı. AK Parti’ye, sadece gazete kupürleri delil gösterilerek kapatma davası açıldı. AK Parti’nin cumhurbaşkanı seçmesi, başörtüsünü özgürlüğe kavuşturması engellendi. Muhtıra verilmek istendi. Danıştay saldırısı gibi kanlı kumpaslar kuruldu. Terör azdırıldı. Defalarca ekonomik saldırı düzenlendi. MİT Müsteşarı tutuklanmak istendi. Gezi kalkışmasıyla ülkenin istiklali, istikbali tehdit edildi. 17/25 Aralık’ta yargı darbesi denendi. 15 Temmuz’da, Fetullahçı teröristler kanlı bir darbe girişiminde bulundu.
AK Parti, 17 yıl içinde bütün bu saldırıları soğukkanlılıkla, cesaretle, ortak akılla, istişareyle, en önemlisi de milletten aldığı güçlü destekle bertaraf etti. AK Parti’nin ve lider Recep Tayyip Erdoğan’ın, saldırılar karşısında, arkasına milleti alarak gösterdiği cesur ve dirayetli duruş, milletin, hatta ümmetin takdirine, hayranlığına mazhar oldu. Erdoğan dimdik yürüdü; millet de, ümmet de arkasından yürüdü.
Şimv di, AK Parti kuruluşunun 17’nci yılını kutlarken, hem parti, hem Erdoğan, hem de onların şahsında Türkiye yeni bir saldırıyla karşı karşıya.
vBu son saldırı, belki de 17 yılın en büyük, en kapsamlı ve en sinsi saldırısı.
Türkiye düşmanları, AK Parti ve Erdoğan’dan kurtulmanın yegane yolunun sandık olduğunu artık anladılar. Milletle AK Parti ve Erdoğan’ın arasını açmanın, darbeyle, terörle, yalan ve iftirayla, algı operasyonlarıyla mümkün olmadığını gördüler ve ekonomiye yöneldiler.
Bu saldırı da mutlaka etkisiz hale getirilecektir. Bu saldırı da boşa çıkarılacaktır. Zafer bir kez daha AK Parti’ye, Erdoğan’a, onlara umut bağlamış millete ve Müslümanlara müyesser olacaktır.
17 yıl boyunca da gördük ki, her kriz aslında bir fırsattır; insanı öldürmeyen her darbe onu güçlendirir. Bu son saldırı da, hem Türkiye için, hem de AK Parti için inşallah fırsata dönüşecektir. Örneğin, Cumhurbaşkanımız’ın, “metal yorgunluğu” diyerek ifade ettiği “reform zorluğu”, bu son saldırı vesilesiyle, partide, teşkilatta, bürokratik kadrolarda, tüm ülkede köklü bir değişime, yeni bir heyecan fırtınasına dönüşebilir.
AK Parti, 17. kuruluş yıldönümünde ve 6. Olağan Büyük Kongresi’nde, bir kez daha, bu ülkenin, bu milletin ve ümmetin yegane umudu olduğunu, sapasağlam, dinamik, dimdik ayakta durduğunu gösterebilir.
17 yılda neleri aşmadık ki? Biiznillah bu son saldırıyı da aşarız. Yeter ki istişare, ortak akıl, liyakat olsun. Yeter ki, AK Parti’nin kılcal damarlarında, “milletin ve ümmetin yegane umudu” olduğumuz farkındalığı olsun. Biz sağlam durdukça her saldırı cephemizde söndürülecektir; 17. kuruluş yıldönümü ve 6. Büyük Kongre, sapasağlam durduğumuzun ve duracağımızın inşallah göstergesi olacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.