|
Toplu sözleşme ikramiyesinde ısrar edilen düzenleme AYM’den tekrar döner

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hüküm gereğince sendika üyesi memurlara yapılan toplu sözleşme ikramiyesine ilişkin yeni bir teklif torba kanuna ilave edilecek. Elbette ortaya çıkan soruna kısa sürede çözüm üretilmesi sevindiricidir. Ancak teklif metni incelendiğinde çok da sevinilecek bir düzenleme olmadığı anlaşılıyor. Bu yazımızda konuyu farklı açılardan incelemeye çalışacağız.


Rekabet ihlaline ve eşitliğe aykırı düzenlemeler iptal edilir

Sendikaların daha fazla üye kazanmak için çaba göstermesi elbette takdir edilecek bir durumdur. Ancak bunu kanuni düzenlemelerin sağladığı avantajla rekabet ihlali ile yapmaya çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Nitekim AYM, mevzuatla büyük sendikalara üye olmaya dolaylı yönlendirmeleri rekabet ihlali saymakta ve iptal etmektedir.

Getirilen Kanun Teklifinde de iptal edilen önceki düzenlemede yer alan rekabet ihlaline ve eşitliğe aykırı düzenlemeler yer almaktadır. Nitekim Kanun teklifinde aynen; “Kamu görevlileri Sendikası’nın kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek
toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde birini sendika üyesi kaydeden
kamu görevlileri sendikalarına üye olup aylık veya ücretinden üyelik ödendisi kesilen kamu görevlerine aylık veya ücretleri ile birlikte aylık 707 gösterge rakamının memur aylık sayısı ile çarpımı sonucu tutarda toplu sözleşme ikramiyesi ödenir. Toplu sözleşme ikramiyesi ödenen kamu görevlerine ayrıca toplu sözleşme desteği yapılmaz bu fıkraya göre üye sayılarının tespitinde ödeme tarihi itibari ile 4688 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince resmi gazetede yayımlanan en son tebliğ esas alınır.” ifadesine yer verilmiştir.

Daha önceki düzenlemede yer aldığı için iptal edilen yüzde iki üye kaydetme kısıtı şimdi de yüzde bire düşürülüyor. Ancak iptal için aynı gerekçeler bu durumda da yer alıyor. Çünkü teklif edilen düzenleme ile büyük sendikalara yönlendirme olacağı, küçük sendikaların zarar göreceği ve dışlanacağı için rekabet ihlali ve eşitliğe aykırılık nedeniyle iptalle karşı karşıya kalacaktır.

Nitekim iptal edilen önceki düzenlemede aynen; “Kamu görevlileri sendikasının kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi
sayısının en az yüzde ikisini
sendika üyesi kaydeden kamu görevlileri sendikalarına üye olup aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte toplu sözleşmeyle belirlenen tutarda toplu sözleşme ikramiyesi ödenir. Toplu sözleşme ikramiyesi ödenen kamu görevlilerine ayrıca toplu sözleşme desteği yapılmaz.”

Görüleceği üzere getirilmeye çalışılan düzenlemenin iptal edilen düzenlemeden farkı yüzde ikinin yüzde bire düşürülmesidir. Yani mantık aynı.

Büyük memur sendikalarının ısrarla iptal edilecek bir düzenlemeyi tekrar kanun teklifi olarak Meclise getirtip kanunlaştırmaya gayret etmeleri anlaşılır gibi değildir. Zira getirilecek düzenleme yeni bir iptale kapı aralayacaktır. Israrla teklife Kamu görevlileri Sendikası’nın kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde birini sendika üyesi kaydetme ifadesinin koydurulmasını anlamak mümkün değildir.

Meclise getirilen Kanun Teklifi aynen geçerse üye sayısı yüzde birin altında kalan sendikalar bu durumun iptali için harekete geçecek ve muhalefet partileri de iptal için AYM’ye müracaat edeceklerdir. Daha şimdiden küçük sendikalar bağırmaya ve feryada başladılar bile.

Büyük sendikaların ısrarla küçük sendikaları bitirmeye yönelik tutumları doğru değildir. Bırakın memurlar istediği sendikaya üye olsunlar ve rekabet sonucunda da sunulan hizmet kalitesi artsın. Hep benim olsun mantığını bırakın da küçük sendikalar da yaşasın ve büyük sendikaların yararlandığı aynı haklardan faydalansın.

Daha önce de sürekli Danıştay tarafından iptal edilen ama her defasında da toplu sözleşme metinlerine koydurulmaya çalışılan dayanışma aidatı uygulamasında da memur sendikalarınca benzer bir yaklaşım sergilenmişti. Hepsi benim olsun mantığı doğru değildir ve yargıdan döner.

Benzer düzenlemenin AYM tarafından iptal edilmesi sonrasında sendika üyesi personeller maddi olarak ilave aidat ödemek zorunda kaldılar ve büyük sendikalara tepki göstererek üyelikten istifa etmeye başladılar. Benzer bir yanlışta ısrar edilirse aynı sorunlarla karşılaşılacağını şimdiden hatırlatalım.

Nitekim düzenlemenin AYM tarafından iptal gerekçesinde; “Kuralla kamu görevlileri sendikasının kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde ikisini üye kaydeden kamu görevlileri sendikalarına üye olma zorunluluğu öngörülmemiş ise de toplu sözleşme ikramiyesinin sadece bu sendikalara üye olanlara ödeneceğinin öngörülmüş olmasının bu sendikalara üye olmaya zorlayıcı nitelik taşıdığı dolayısıyla yeni sendikaların kurulabilmesini ve çalışanların dilediği sendikayı seçebilmesini fiilen engelleyici nitelik taşıdığı açıktır. Dolayısıyla kuralın anayasal yönden nesnel ve makul bir temele dayandığı söylenemez. Bu itibarla kuralın sendika hakkı bağlamında eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” ifadesine yer verilmiştir.

Dolayısıyla AYM’nin iptal gerekçesinin bir kenara bırakılarak yanlışta ısrar edilmesini anlamak mümkün değildir. Eğer yanlışta ısrar edilir ve düzenleme benzer şekilde Meclisten geçerse iptal davası açılacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur. Şayet iptal davası açılır ve sonrasında da iptal edilirse dava açanlardan ziyade yanlışta ısrar edenlerin sorumlu olacağını ve bu nedenle de sendika üyesi kamu personelinin tepkisinin çekileceğinin bilinmesini bir dost olarak hatırlatmak isterim.


Asker ve polisler borçlanmada haksızlığa uğradık-larını düşünüyor

Söz verdiğimiz üzere okuyucularımızın gündeme getirilmesini istediği konulara yer vererek seslerini duyurmaya çalışacağız. Ümit ederiz ki okuyucularımıza faydalı oluruz.

Okuyucularımız; “Malumunuz ülkemizdeki çalışanlar arasında yaptıkları “Askerlik Borçlanması” nedeniyle tanınan haklar bakımından çok büyük adaletsizlik var.” “Askerlik borçlanmasında çok büyük adaletsizlik ve haksızlık var. Tüm çalışanlar askerlik borçlanması ile emeklilik hakkı kazandı. Sadece Vatanın Bekçileri Polis, Asker ve Memurlara verilmedi.” ifadelerini kullanarak yaşadıkları mağduriyetin gündeme getirilmesini istiyor.

Daha önceki yazılarım incelendiğinde EYT uygulamasının birçok soruna yol açacağını belirtmiş ve aleyhte yazılar yazmıştım. Muhalefetin hesapsız kitapsız vaatleri ve oluşan kamuoyu baskısı EYT düzenlemesinin çıkmasına sebep oldu. Bazıları muhalefetin niçin suçlu olduğunu soracaktır. Muhalefetin tamamı EYT için koro halinde düzenleme sözü verdiler. Yıllarca kabinede bakan olarak görev yapan Ali Babacan dahi EYT’lilere emeklilik sözü verdi. Halbuki EYT konusunda en tavizsiz bakan Ali Babacan'dı. Sonuçta EYT düzenlemesi Meclisten ittifakla geçti ve kanunlaştı.

Maalesef şu an yaşadığımız ve ilerde de yaşayacağımız bir çok sorunun kaynağı EYT düzenlemesi olacaktır. Dünyanın en gelişmiş sistemleri dahi böyle bir sosyal güvenlik yükünü kaldıramaz. Okuyucumuzun paylaştığı sorun bunlardan sadece birisidir. Bir tarafta 11200 prim gün hizmeti olduğu halde emekli olamayanlar varken diğer yanda çok düşük primle emekli olanlar bulunmaktadır. Eşitlik sağlanmaya çalışılırken birçok adaletsizlik ortaya çıktı.

Anayasal eşitlik açısından bakıldığında bu mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir. Ancak ortaya çıkan sorun sadece bu değil ki. Bir günle kanun kapsamına giremeyenlerde ister istemez hak arayışına başladılar. Ne kadar uyarsak da herkes bildiğini okuyor.

#Ekonomi
#AYM
#toplu sözleşme
#ahmet ü
٪d أشهر قبل
Toplu sözleşme ikramiyesinde ısrar edilen düzenleme AYM’den tekrar döner
Millî Mücadele’mizde sûfîlerin katkıları
Bir X’ten, bir diğer X’e: Batı Cephesi’nin mutemet borazanları
Öldüre öldüre kazanacağını zannetti
Biz Erdoğan’ın kendisini sevdik, güç için sevenler ne bilsin!
Doğu Akdeniz’de tektonik kırılma beklentisi