Sinemanın bütün zamanlara hitap etmesi ve hayatını sinemaya adayan insanların kendi zamanlarının çok ötesine seslenmesi gibi bir hakikat var. Hakikatin ne olduğunu tarif edemeyiz elbette. Fekat bahsettiğimiz şeyin, hakikatin bir parçası olma ihtimali yüksek.
Sinemamızın en özgün isimlerinden olan Ahmet Uluçay, bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Kısa’dan Hisse Kısa Film Festivali’nde anılacak. Her yıl önemli bir sinemacıya adanan festival, vefatının 15. yıl dönümünde Ahmet Uluçay’a adandı. Geçtiğimiz günlerde festivalin yeni dönemi için basın toplantısı düzenlendi. Tasarım, yaklaşım ve içeriğe dair bilgiler verildi.
Direktörü olduğum yarışmada bu yıl Ahmet Uluçay kadar önemli olan bir başka nokta da Gazze… Festival hazırlığı sürecinde üzerinde en çok durulan konu Gazze’de yaşanan soykırım ve böyle bir organizasyon çerçevesinde bu konuda neler yapılabileceği oldu. Bu süreçte çokça düşünme ve istişare etme imkanı buldum. Öncesinde de belki sadece sezebildiğim bir nokta artık benim için aşikar: Ahmet Uluçay’ın sinema mücadelesi ile Gazze’deki mücadelenin çok ortak yönü var.
Ahmet Uluçay, Kütahya’nın Tavşanlı içlesinin Tepecik Köyü’nün bir sakini… Çocukluk yıllarından itibaren ‘gımıldak’ adını verdiği sinemaya dair içsel bir merak içinde. Sadece ilgili olmak değil, üretim alanında yer almak için de elinden geleni yapar. Kısa filmleri, sinema tarihinin en özgün çalışmaları arasındadır. Öylesine fantastik ve kurgusal bir hayal alemi sunuyor ki eşya ile kurduğu ilişki ve Anadolu insanının müktesebatı noktasında kendisinden mühim işaretler alıyoruz.
Uluçay, imkansızlık denen bahaneye sığınmıyor. Her şeye rağmen sinema yapıyor. Hem de ailesini ihmal edecek kadar sarsıntılı bir hal ile… İlk uzun metraj filmi Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak ile ödül aldığında yaptığı konuşmada “Esas yönetmen Ayşe’dir. Sinema yapmak için kendisini, birçoğunuzun hayal bile edemeyeceği bir yoksulluğa ittim” demişti. Ne kadar çarpıcı. Kimilerinin hayal edemeyeceği yoksulluk içerisinde yine birçoklarının hayal edemeyeceği sinemayı yapabilmek…
Gazze’de ise 8 aydır aralıksız devam eden ancak on yıllar öncesinde başlayan soykırıma karşı destansı bir direniş var. Filistinliler, imkansızlık ya da düşmanın gücü gibi bahanelere sığınmadan bağımsızlık mücadelesi veriyor. “Yapamazsınız, başaramazsınız” diyenlere aldırmadan vatanlarını işgalcilere karşı savunuyorlar.
Ahmet Uluçay’a da çok defa “yapamazsın, başaramazsın” dendi. Ama direndi. Sadece kendisinin değil Türk Sinemasının da bağımsızlık mücadelesini yürüttü.
Bugün geldiğimiz noktada özgünlük ve özgürlük söz konusu olduğunda Ahmet Uluçay ve mücadelesini saygıyla anmamız gerekiyor. Ve tek uzun metraj filminin adı olan Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ın isminden ve hayalden duyguya uzaya meselesinden mülhem şekilde de Filistin’in mücadelesine bakmak gerekiyor.
Şu an dünyanın en ücra noktalarından, iletişim araçlarının imkanları ile karpuz kabuklarından gemi yapan insanların desteği Filistin’e yol alıyor.
Şöyle hayal edelim: yeryüzünün her noktasından aynı anda gemiler Gazze’ye doğru yol alıyor. Ne metal, ne tahta, ne de başka bir malzeme… Her biri karpuz kabuğundan yapılmış. Filistin’in simgelerinden birinin karpuz dilimi olmasının da çok manası var. Ahmet Uluçay’ın samimi mücadelesiyle zamanları ve zeminleri aşıp çağlar ötesine ulaşan bir irtibat ile…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.