İspanya'dan Mekke'ye at sırtında hac yolculuğu

Nisa Nur Çavuşoğlu
Nisa Nur Çavuşoğlu
17:4526/02/2025, Çarşamba
G: 26/02/2025, Çarşamba
Yeni Şafak

İspanya'dan at sırtında hac yolculuğuna çıkan ve 8 bin kilometrelik bir rota izleyerek Mekke'ye ulaşmayı hedefleyen Endülüslü Müslümanlar İstanbul'a ulaştı. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin misafir ettiği hacı adayları Abdullah Rafael Hernandez Mancha, Abdelqader Harkassi Aidi, Tarek Rodriguez Fernandez ve Bouchaib Jadil ilham verici hac yolculuklarını medya mensuplarına anlattı. Ramazan ayını İstanbul’da geçirmeyi planlayan Endülüslü hacı adayları, “İzin alabilirsek iki kıtayı birleştiren köprüden at sırtında geçecek, Ayasofya ve Sultanahmet'te dolaşacağız” dedi. Ettiği bir yemin sonrası at sırtında hacca gitme fikrini ortaya çıkaran ve çalışmaları başlatan isim olan Abdullah Rafael Hernandez Mancha, "bu yolculuk Müslümanlar için bir bolluk ve rahmet kapısıydı bunu fark ettik" ifadelerini kullandığı hikayesini Yeni Şafak muhabiri Nisa Nur Çavuşoğlu'na anlattı.

Endülüslü 4 Müslüman hacı adayı, 8.000 kilometrelik hac yolculuğunun İstanbul durağında medya mensupları ile buluştu. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde (İZÜ) düzenlenen ve akademisyenler ile öğrencilerin dinlediği söyleşide ilk sözü Uluslararası Öğrenciler ve İlişkiler Koordinatörü İlhan Yalım aldı. Hacı adaylarını İZÜ olarak 1 aydan beri adım adım takip ettiklerini anlatan Yalım, “İstanbul, onların bu tarihi yolculuğunda anlamlı duraklardan biri. Bu sebeple hem üniversitemizde hem de İstanbul’da onları misafir etmenin onurunu yaşıyoruz.” dedi.

"Hac yolunda İstanbul önemli bir durak"

İZÜ İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Koyunoğlu ise tarih boyunca hac yolculuklarında İstanbul’un önemine dair bir konuşma yaptı. Surre Alaylarının Osmanlı döneminden bile daha eskiye dayanan bir uygulama olduğunu anlatan Koyunoğlu, “Özbekistan, Hindistan ve Türkistan gibi uzak bölgelerden gelen Müslümanlar, özellikle İstanbul’a uğrayarak Surre Alaylarına katılmışlardır. Yol üzerindeki kanaat önderleri ve toplumun ileri gelenleriyle bilgi alışverişinde bulunulmuş, ortak problemlere çözüm aranmıştır. İstanbul, hac yolcularını ücretsiz misafir etmiş, en meşhur konaklama yerlerinden biri de Özbekler Tekkesi olmuştur. Günümüzde de hâlâ, bilhassa Uzak Doğu Asya ülkelerinden hac yolculuğuna çıkan Müslümanların yollarını uzatarak İstanbul’a uğradıklarını görmekteyiz. İstanbul, geçmişte olduğu gibi bugün de Dersaadet (Saadet Kapısı) olarak anılmaya devam ediyor.” dedi.

İspanya Filistin soykırımının karşısında yer aldı

İZÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar ise Endülüs medeniyetinin önemine işaret ederek Endülüs Müslümanlarını İZÜ’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Acar şöyle dedi: “Hacı adayları, sembolik değeri çok yüksek olan yolculuklarında bizlere misafir oldular. İspanya, özellikle Filistin’de yaşanan ve belki de yüzyıllardır örneği görülmemiş bir soykırıma karşı aldığı tutumla dikkatimizi çekti. Görüyoruz ki 5-6 yüzyıl önce sona ermiş bir medeniyetin mirası hâlâ izler taşıyor ve belki de yeniden canlanıyor. Bu bağlamda, bu hac yolculuğunun da tarihsel bir anlam taşıdığını düşünüyorum.”

Sonradan Müslüman olan İspanyol akademisyenin 35 yıllık hayaliydi

Selamlama konuşmalarının ardından Endülüslü hacı adayları ile söyleşiye geçildi. İZÜ Kurumsal İletişim ve Tanıtım Daire Başkanı Ömer Çakkal’ın moderatörlüğünde ilerleyen söyleşide ilk sözü alan Dr. Abdellah Rafael Hernandez Mancha, 35 yıldır bu yolculuğun hayalini kurduğunu söyledi. Sevilla Üniversitesinden Eylül ayında emekli olduğunu anlatan Mancha şunları anlattı:
“Bilim üzerine çalışırken Kur’an-ı Kerim ile de ilgilenmeye başladım. Bir gün Kur’an’da, denizlerin dağların üzerinde olduğuna dair bir ayetle karşılaştım. Dağların tepelerinin denizlerin altında olduğu ve yaratılışın bir döngü içinde gerçekleştiği yazıyordu. Yaratma ve yıkımın birbirine paralel olduğunu anlatan bu ayetler üzerine düşündükçe Allah’a bir söz verdim: Eğer coğrafya alanında sınavda başarılı olursam Müslüman olacak ve atalarım gibi at sırtında hacca gidecektim. Sınavda başarılı oldum ve kendi kendime İslam’ı kabul ettim. Müslüman olduktan sonra ilk 3 yıl hiçbir Müslüman ile tanışmadan dinimi yaşadım. Zamanla bölgedeki Müslümanlarla tanıştım ve adımı Abdullah olarak benimsedim.”

Endülüs'ten Mekke'ye

35 yıl boyunca, tıpkı Endülüs Müslümanlarının yüzyıllar önce yaptığı gibi at sırtında hac yolculuğunun hayallerini kuran Mancha, üniversiteden emekli olduktan sonra ilk adımı attı. Mancha, kendisine eşlik eden Abdelqader Harkassi Aidi, Tarek Rodriguez Fernandez ve Bouchaib Jadil ile 4 ay önce İspanya'dan yola çıktı. Fransa, İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek, Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkeleri at sırtında geçen kafile, konakladıkları hemen her yerde büyük ilgi gördü. Bu hafta İstanbul'a ulaşan hacı kafilesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinin Halkalı Kampüsünde misafir ediliyor. Endülüs Müslümanları, koşullar el verirse Suriye ya da Irak üzerinden, aksi halde gemi ile ulaşacakları Mısır üzerinden hac yolculuğunu sürdürerek Mekke'ye ulaşmayı planlıyor.

İspanyol hacı adayları Bosna Hersek'te

"Bizi tanıdıkça İslam'a karşı kalbi yumuşadı"

Dr. Abdellah Rafael Hernandez Mancha, en başta niyetlerinin Cebelitarık’ı geçip Kuzey Afrika üzerinden Mekke’ye ulaşmak olduğunu ancak Fas ve Cezayir arasında yer alan karayolundaki problemler nedeniyle bu yolculuğu Avrupa üzerinden sürdürmeye karar verdiklerini anlattı. Yolculuk esnasında pek çok ilginç anı biriktirdiklerini anlatan Mancha, “İtalya’nın kuzeyinde bir eve misafir olduk. Adam koyu İtalyan milliyetçisiydi. Evinde Mussolini'nin resimlerinin olduğu bir köşesi bile vardı. ‘Ben İslam karşıtıyım’ diye baştan belirtmişti. Ama bizi tanıdıkça İslam'a karşı kalbi yumuşadı. Şimdi bile sık sık beni arayıp yolculuğumuzun nasıl geçtiğini soruyor.” dedi.

İspanyol Profesör Abdullah Rafael Hernandez Mancha.

"Yolculuk esnasında yırtılan kıyafetlerimiz yolculuğumuza şahit"

Yolculuk esnasında yaşadıkları maddi problemlere de değinen Mancha şöyle dedi: “İspanya'dan ceplerimizde kişi başı sadece 1.500 avro ile yola çıktık. Yola çıkmadan önce Suudlu bir reklam şirketi kendilerinin reklamını yapmamız karşılığında bize sponsor olacak, yüklü para verecekti. Ama biz yolculuğa başladığımızda ‘Siz bu yolculuğu bitiremezsiniz’ diyerek parayı vermediler. Oysa İspanya'da Faslı göçmen Müslümanlarının yaşadığı bir köyde ya da Saraybosna’da insanların ceplerimize hatta çizmelerimizin içine kadar 2-3’er avro sıkıştırmaları ile buraya kadar gelebildik. Yani zengin insanların değil fakir Müslümanların desteğiyle İstanbul’a kadar ulaştık. İspanya’dan yola çıktığımız kıyafetleri hiç değiştirmedik. Kıyafetlerimiz temiz ama eski ve yırtık sökük. At sırtında çalılara takıldık ve yırtıldılar. Gene de onları üzerimizden çıkartmak istemiyoruz. Çünkü bu kıyafetler yolculuğumuzun şahitleri.”

"Sultanahmet'te at sırtında dolaşacağız"

Bir ay önce İZÜ’nün kendileriyle temasa geçtiğini ve İstanbul’da oldukları süre boyunca onları misafir etmek istediklerini anlatan Mancha şöyle devam etti: “Şimdi İstanbul’dayız. İnanılmaz sayıda telefon ve mesaj alıyoruz. Oteli, restoranı olduğunu söyleyenler ağırlamak istiyor, insanlar evinde misafir etmek istiyorlar. Niyetimiz kutsal Ramazan ayını İstanbul’da geçirmek ve at sırtında bu güzel şehri gezmek. İki kıtayı birleştiren köprüden geçeceğiz. Ayasofya'ya gideceğiz, Sultanahmet'te at sırtında dolaşacağız ve mesajımızı tüm dünyaya ulaştırmaya çalışacağız.”

"Atlarımızı İspanya'ya geri götüremeyeceğiz"

Yolculuğa hazırlanırken 750 km antrenman yaptıklarını belirten Mancha, şöyle devam etti: “Hazırlık sürecinde 10 kişiden daha fazlaydık. Ancak sadece Tarek bu yolculuğa devam etti. Bir de yolculuğa 1 hafta kala gelen ve eşinden izin alıp bize katılan Abdelqader ile 3 atlı olduk. Ben bu yolculuğu 35 yıl hayal ettim.

hacı adayları Abdullah Rafael Hernandez Mancha, Tarek Rodriguez Fernandez ve Bouchaib Jadil ilham

Abdelqader ise 1 haftada karar verdi. Bouchaib Jadil ise araçla bize katıldı. Her gün yaklaşık 40 km at sırtında ilerledik. Şu ana kadar 4.000 km yol yaptık. Bize yardım edenlerin portre resimlerini yapıyorum. Yolculuk bittiğinde bu yolculuğun bir kitabını kaleme alacağım. Belki de filmini yapacağız. Avrupa Birliği kendi topraklarından çıkan atları, hastalık riskine karşı geri kabul etmiyor. Bu da yolculuğumuz tamamlandığında atları İspanya’ya götüremeyeceğimiz anlamına geliyor ki bu yolculuğumuzun biraz hüzünlü taraflarından biri. Hac görevimiz sonrası biz Suudi Arabistan’dan İspanya’ya uçakla gideceğiz ama atlarımız maalesef bizimle dönemeyecek.”

"Allah'ın bizimle olduğunu fark ettik"

Mancha’ya yolculuğunda at sırtında eşlik eden Abdelqader Harkassi Aidi ise Don Kişot örneğini verdi ve “Bu yolculuğu birkaç çılgın İspanyol’dan başka kim yapabilirdi ki” diyerek konuşmasına başladı.

Tarek Rodriguez Fernandez

Aidi şöyle dedi: “Bu yolculuk için birkaç yıl para biriktirmeli ve antrenman yapmalıydık. Yolculuğumuz gerçekten zorluydu. Don Kişot gibi biz de maceralar yaşadık. Karikatürlerde yer alacak kadar komik anlarımız da oldu. Ama nerede olursak olalım, Allah’ın bizimle olduğunu fark ettik. Dr. Mancha’nın hikayesinden çok etkilendim. Yolculuğumuz sadece saf bir şekilde hacca ulaşma hedefiyle gerçekleşti. Allah’ın bizi ona yönlendirmesi, onun ekibinde yer almamız bile bir işaret.”

"Hayatımın en büyük olayı"

Son sözü alan Bouchaib Jadil ise Dr. Mancha’nın evinde inşaatçı olarak çalıştığını, bu yolculukta kendilerine araçla eşlik edecek birini aradıklarını duyunca hemen ekibe katıldığını anlattı. Jadil şunları anlattı: “Hac yolculuğunu duyduğumda hemen ‘Ben varım!’ dedim. Yolculuğun başında lojistik, yemek ve atlarla ilgileniyordum. Her gün nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim olmadan yola çıkıyordum. Her gün farklı bir yerdeydik ve her yerde yeni aileler ve yeni arkadaşlar ediniyorduk. Bu yolculuk hayatımın en büyük olayı.”

#İspanya
#Endülüs
#Hac
#At sırtında hac yolculuğu