Yeni Şafak Yazarı Aydın Ünal, 22 bin 104 TL olarak belirlenen yeni asgari ücrete ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Az, bu asgari ücret yetmez." diyen Ünal, "Beklenen, bu yükün işverenlere de eşit şekilde dağıtılmasıdır. Sanayicilere ve üreticilere de sorumluluk yüklenmelidir." diye konuştu. Mağazalardaki ve ev kiralarındaki 'keyfi' artışlardan örnekler veren Ünal, "Bununla mücadele çok kararlı ve keskin bir şekilde yürütülmeli. Aksi takdirde, asgari ücret bu rakamlarla bir zulme, bir işkenceye ve büyük bir haksızlığa dönüşür." ifadelerini kullandı.
Milyonların merakla beklediği asgari ücret zammı belli oldu. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun 4. toplantısı sonrasında açıklama yapan Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücretin yüzde 30 zamla 22 bin 104 TL olarak belirlendiğini açıkladı. Işıkhan, "Mali disiplinin korunması ve enflasyonla mücadele sürecinin zarar görmemesi için en dengeli seviyeyi bulmaya çalıştık" dedi.
Yeni asgari ücret Ersin Çelik moderatörlüğünde, TVNET'te canlı yayınlanan Siyaseten programında ele alındı.
"Bu asgari ücret yetmez"
"Yüksek faiz piyasaya para girişini engelliyor"
Ekonomi nasıl düzelecek?
"Rakamlar tatmin edici değil..."
"31 Mart seçimlerinden sonra, yani 2024 seçimlerinden sonra kemerlerin sıkılacağına dair bir beklenti vardı ve bunun gerçekleşmeye başladığını görüyoruz." vurgusunu yapan Ünal, "Ancak bu durum, ortaya çıkan rakamların beğenildiği anlamına gelmiyor. Bu rakamlar kesinlikle tatmin edici değil. Ancak, enflasyonu düşürüp Türkiye ekonomisini düzlüğe çıkarmak istiyorsak, başka bir yolumuz yok. Geçmişte, 70’lerdeki ve 80’lerdeki yüksek enflasyon dönemlerini gördüm. Aranızdaki en yaşlı kişi olarak “Birinci Dünya Savaşı’nı gördün mü abi?” diye espri yapıyorsunuz, o kadar eskiye gitmiyorum, ama 90’lardaki yüksek enflasyonu hepimiz yaşadık. O dönemlerde enflasyonla mücadelede uygulanan yöntemlerin başında ücretlerin kısılması geliyordu. Doğrudan işçilere ve çalışanlara yük bindiriliyordu. Sendikacılık yıllarında da sıkça dile getirdiğimiz gibi, faturayı çalışanlara yüklememek gerektiğini savunuyorduk." ifadelerini kullandı.
"Yük sadece çalışana değil işverene de bindirilmeli"
Enflasyonla mücadelede yükün çalışanlara bindirilmemesi gerektiğini anlatan Ünal, "Geçmişte olduğu gibi bugün de beklenen, bu yükün işverenlere de eşit şekilde dağıtılmasıdır. Sanayicilere ve üreticilere de sorumluluk yüklenmelidir. Bazı işaretler görüyoruz; İsmail, vergi yükünün artmasından yakınıyor. Ancak bundan çok daha önemlisi, vergi kaçaklarının üzerine gidilmesi. Mehmet Şimşek, bu konuda kararlı görünüyor. Vergi kaçaklarıyla mücadele ve kayıt dışı para ile ilgili girişimler oldukça önemli. Dolayısıyla hem zenginlere hem de fakirlere, hem işverenlere hem de ücretli çalışanlara adil bir şekilde sorumluluk dağıtılmalı." dedi.
'Keyfilik' uyarısı: Önlem alınmazsa işkenceye dönüşür
"Asgari ücretin 2002 yılında 126 dolar olduğunu hatırlatalım. Az önce 620 dolar dedi, ancak doğru rakam muhtemelen 629 dolar olacak bugünkü değeriyle. Dolar enflasyonunu da hesaba kattığınızda, 2002 yılına kıyasla asgari ücretin çok daha iyi bir noktada olduğunu görüyoruz. Ayrıca enflasyona ezdirilmediğini de söyleyebiliriz. Yani, yüzde 30’luk bir artış varsa bu enflasyon oranında gerçekleşmiş. Tekrar ediyorum, bu yeterli değil ama önümüzdeki bir veya iki yıl bu tür kısıtlamaları göreceğiz. Çünkü bu adımları atmadan enflasyonla mücadele edemezsiniz.
Bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. İşçiye ve ücretliye yük bindirdiğiniz kadar işverene de fatura çıkarmanız gerekiyor. Ancak burada ahlaksızca bir durum var. Az önce stüdyoya girerken TV Net’te çalışan arkadaşlarla sohbet ettik. Çoğu asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyor. Bir arkadaşımız, buzdolabı almak istediğini ancak fiyatların bir ay içinde yüzde 30 civarında arttığını söyledi. Aynı marka ve özelliklerde bir buzdolabının fiyatı bir ay önce 30 bin lira iken şimdi 40 bin liraya çıkmış. Bu süre zarfında dolar kurunda herhangi bir artış olmadı ve fiyatı yükseltecek hiçbir gelişme yaşanmadı. Görüyoruz ki, buzdolabı üreticisi veya satıcısı fiyatı keyfi bir şekilde yüzde 30 oranında artırmış.
Bu durum sadece buzdolabı sektöründe değil, birçok sektörde ve üründe karşımıza çıkıyor. Hükümet, şu anda işçiye bir fatura yükledi, ancak aynı şekilde bu tür keyfi fiyat artışları yapanlara da ağır cezalar yüklemeli. Bu konuda ciddi bir mücadelenin artık başlaması gerekiyor. Örneğin, kira artışlarında da ciddi bir keyfilik var. Enflasyonun çok üzerinde kira artışları yapılmakta. Aynı şekilde birçok ürünün fiyatında da anlamsız artışlar yaşanıyor.
Yakında asgari ücrete yüzde 30 zam yapılacak. İşverenler muhtemelen bu zammı ürün fiyatlarına yansıtacak ve "İşçime yüzde 30 fazla maaş veriyorum, bu nedenle ürün fiyatlarını artırıyorum" diyerek yüzde 50, hatta yüzde 100 oranında zamlar yapmaya başlayacaklar. Bununla mücadele çok kararlı ve keskin bir şekilde yürütülmeli. Aksi takdirde, asgari ücret bu rakamlarla bir zulme, bir işkenceye ve büyük bir haksızlığa dönüşür.
Eğer bu mücadelenin diğer tarafı da yapılabilirse, yani sadece işçiye değil, üreticiye, sanayiciye, tüccara, marketlere ve ev sahiplerine de sorumluluk yüklenirse, Türkiye’nin bir veya iki yıl içinde enflasyonla mücadelesini başarıyla tamamlayacağını ve çok daha iyi günlere ulaşacağını düşünüyorum. Tekrar etmek gerekirse, işçiye yüklenen faturanın aynısı üreticiye, sanayiciye ve ev sahiplerine de yüklenmelidir. Aksi halde ciddi bir haksızlık ortaya çıkacaktır."