ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin imzalandığını duyurdu. Trump, kendisine ait sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Ortadoğu'daki rehineler için bir anlaşmamız var. Yakında serbest bırakılacaklar. Teşekkürler" dedi.
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Al Sani de ateşkesin 19 Ocak'ta yürürlüğe gireceğini bildirdi.
Anlaşmanın detayları da netleşiyor. İlk gelen bilgilere göre; Hamas 33 rehineyi, İsrail 950-1650 arasındaki Filistinli mahkumu serbest bırakacak.
Ersin Çelik moderatörlüğünde TVNET'te canlı yayınlanan Siyaseten programında, Gazze'nin zaferi ele alındı.
Yeni Şafak Yazarı Aydın Ünal, şehit sayılarını ve yıkılan binaları örnek göstererek Gazze'nin zaferine gölge düşürenlere sert çıktı.
"Hamas, Müslümanların şerefi ve namusunu kurtardı"
"Yıkıntılara bakanlar, bu şehitlerin sayısına bakanlar, onur, namus, haysiyet, şeref gibi kavramların ne anlama geldiğini, yiğitlik ve kahramanlık gibi kavramların ne anlama geldiğini; vatan toprağını savunmanın, vatanseverliğin ne olduğunu maalesef bilmeyen kişilerdir."
diyen Ünal,
"Hamas, ümmetin namusunu ve şerefini kurtarmıştır"
ifadelerini kullandı.
"Biz şehit vereceğiz diye savaşmayacak mıyız? Teslim mi olacağız?"
Ünal'ın açıklamalarının tamamı şöyle:
"Şimdi bu 7 Ekim operasyonunu yapınca Hamas’a sağdan soldan herkes, 'Bu İsrail’e yarayacak,' dedi. İşte, Suriye’de yaptıkları gibi komplo teorileri üzerinden, İsmail’in de üzerine basa basa söylediği gibi, kendilerini haşa Allah’ın yerine koyup gayb üzerine birtakım kesin ifadeler kullandılar.
Geldiğimiz noktada, 467 gün sonra İsrail kazanmadı.
Bugün çok net bir şekilde şunu söyleyebiliriz: Hamas’ı konuşuruz, konuşacağız. Birazdan da bir şeyler söyleyeceğim ama İsrail’in 467 gün sonunda kazanmadığını biliyoruz. Hatta şunu da söyleyeyim,
1948’den bu yana İsrail en büyük yenilgisini bugün yaşadı.
Bu çöküntüyü asla unutamazlar. Halk da unutamayacak, İsrail yönetimi de unutamayacak. Üstelik sadece kaybedenin İsrail olmadığını da biliyoruz; Amerika Birleşik Devletleri kaybetti, Almanya, Fransa ve bütün müttefikleri kaybetti.
Amerika, en azından başkan değişimi yaparak bu işten sıyrılabilecek. Dün Blinken dışişleri bakanı, son konuşmasını yaptı. Orada protestolarla karşılandı. Bu bir değişime sığınıyorlar. 'Nasıl olsa gidiyoruz,' diyorlar ama bunlar asla unutulmayacak. Bu katliam ve bu katliama destek verenler unutulmayacak. Şimdi Amerika’da iki-üç üniversitenin rektörünü görevden aldılar, sırf protestolara izin verdikleri için. Bu, Batı’nın bilim tarihine kara bir leke olarak geçecek. Belki bin yıllık bilim tarihine kara bir leke olarak geçecek.
Avrupa’da protestoları, gösteri hakkını, ifade özgürlüğünü yasakladılar. Bunun altından asla kalkamayacaklar.
Dolayısıyla çok farklı bir gece yaşıyoruz. 8 Aralık’ta muhteşem bir sabah yaşamıştık; mücahitlerin Şam’a girişiyle birlikte bugün onun iki-üç kat daha büyük bir sevinci, ihtişamını yaşıyoruz. Büyük bir zaferi yaşıyoruz.
7 Ekim’de 'İsrail kazanacak,' dediler; kazanmadı. İsrail kaybetti.
Bugün de söyledikleri şu: 'Gazze mi kaldı geride?' diyorlar. Şimdi arkadaşlar, kuşatma diye bir savaş taktiği vardır. Daha önce yazdım, bu yayında da söyledim. Bugün bir kez daha hatırlatmak zorundayım. Bir kaleyi, bir şehri kuşatır askerler, bir ordu. İçeridekilerin iki seçeneği vardır: Ya teslim olurlar ya da direnirler. Teslim olduklarında da kurtulmazlar. Gelenlerin boyunduruğu altına girerler.
Bazen, Moğolların yaptığı gibi, bir şehir teslim olsa bile hepsini kılıçtan geçirmişlerdir. Tarihte bunun çok örneği var.
Mesela Hristiyan ordusu Gırnata’yı kuşattığında, Gırnata’nın son kralı anahtarı teslim etti ve şehri terk etti. Meşhur bir hikâyedir. Gırnata’yı, Endülüs’ü en son gördüğü noktada gözyaşları dökmeye başlamıştı. Annesi de ona, 'Bir erkek gibi savunamadığın şehir için şimdi bir kadın gibi ağlıyorsun,' demişti. Kudüs defalarca kuşatıldı. Bizim kuşattıklarımız var, bizi kuşatanlar var vesaire. Mesela Trablusşam kuşatması dört yıl kadar sürdü. Haçlılar dört yıl boyunca kuşatma altında tuttular. İki seçeneğiniz var: Ya teslim olacaksınız, boyunduruk altına gireceksiniz ya da direneceksiniz. Direndiğinizde de ölümler kaçınılmaz olur, şehitler kaçınılmaz olur.
Biz 15 Temmuz’da 250 şehit verdik. Kim diyebilir ki, 'Bunlar boşuna öldü'? Direnmeselerdi, bıraksalardı, darbe olsaydı da bu 250 kişi ölmeseydi, diyebilir misiniz? Terörle mücadelede 10 bin güvenlik görevlimiz, askerimiz, polisimiz, korucumuz şehit oldu. Şunu diyebilir misiniz: 'Bu insanlar ölmeseydi de PKK Doğu’yu, Güneydoğu’yu ele geçirseydi'? Sakarya Savaşı’nı düşünün. Yunan ordusu Sakarya’da Türk ordusuna saldırdı. Binlerce askerimiz şehit oldu. Çok sayıda subayımız ve neferimiz orada şehit oldu. 'Bunlar şehit olmasaydı, Yunan girseydi, Ankara’yı alsaydı,' diyebilir misiniz? Bizim yaptığımız bütün savaşlarda bu söz konusu. Ya teslim olursunuz ya da haysiyetinizle, şerefinizle, şehit de verseniz, yıkım da olsa ayakta kalırsınız.
Bugün Hamas, haysiyetiyle, şerefiyle, onuruyla, namusuyla ayakta kalmıştır. Tekrar ediyorum, bütün ümmetin onuru olmuştur, gururu olmuştur. Ümmetin namusunu ve şerefini kurtarmıştır Hamas. Eğer yıkıntılara bakacak olursanız, orada kaybettiğimiz şeylere bakacak olursanız o zaman hiçbir konuda direnmeyelim. Kimsenin karşısında durmayalım. Herkes istediğini alsın, güçlü olan kazansın. Dolayısıyla bu yıkıntılara bakanlar, bu şehitlerin sayısına bakanlar, onur, namus, haysiyet, şeref gibi kavramların ne anlama geldiğini, yiğitlik ve kahramanlık gibi kavramların ne anlama geldiğini; vatan toprağını savunmanın, vatanseverliğin ne olduğunu maalesef bilmeyen kişilerdir. Gazze yok oldu, 50 bin kişi öldü. Bunun neresi zafer diyor. Sen ne anlarsın zaferden? Bunu söylerken dedelerinden utanman gerekiyor. Ecdadından utanman gerekiyor. On binlerce, belki yüz binlercesi öldü. Mehmet Akif’in deyimiyle, 'Toprağa sıçran şüheda.' Her yer şehit mezarları, her yer şehit kabirleri.
Şehit vereceğiz diye savaşmayacak mıyız? Teslim mi olacağız? Hamas, şehitlere rağmen, yıkıntılara rağmen, tahribata rağmen direndi ve kazandı.
Dolayısıyla bu onurlu direnişi herkesin selamlaması, önünde saygı duyması, hürmet göstermesi gerekiyor. Ve bu burada kalmayacak. Tekrar ediyorum, bu zafer o kadar büyük bir zafer ki, bu zafer dalga dalga yayılacak. Suriye zaferiyle birlikte Suudi Arabistan ve bütün dünyaya yayılacak."